Türkiye'de futbol kulüplerine baktığımızda yeterli oyuncu yetişmediğini ve transfer yanlışları sorununun olduğunu görüyoruz. Bu noktada karşımıza keşfetmek ve yetenek avcılığı anlamlarında kullanılan 'scouting' kavramı çıkıyor.
Altyapılardan yeterli sayıda oyuncu çıkaramıyoruz. Oyuncu çıkaramadığımız gibi iyi oyuncuları keşfetmekte de sıkıntı yaşıyoruz. Biz de scouting'in ne olduğunu, Türkiye'de scout ekiplerinin önemini ve Türk futbolunun geleceğini Haliç Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu'ndan Öğr. Gör. Kıvanç Egeaka ve Öğr. Gör. İlhami Tek'e sorduk.
Scouting kavramının geniş bir konu olduğunu belirten Haliç Üniversitesi BESYO Öğr. Gör. Kıvanç Egeaka, "Scouting, keşfetmek, gözlemlemek, incelemek, araştırmak, bulmak olarak tanımlanabilir. Scout ekipleri sadece oyuncuları izlemez. Bunun yanında antrenörlere yardımcı olma, takımların maçlarını ve takım oyuncularını izleyip onların analizini çıkarma gibi görevleri de vardır" dedi.
Scouting kavramının Türkiye’de yeni yeni gelişmeye başladığını vurgulayan Öğr. Gör. Kıvanç Egeaka, "Scouting kavramı, ülkemizde alt ve üst yapılarda yeni yeni gelişmeye başladı. Scout ekiplerinin görevleri, kulübün mali yapısına ve antrenörlerin düşüncelerine göre sporcuları bulmaktır. Ülkemizde olmazsa olmazlardan bir tanesi de menajerlik sistemi. Bu sistem de işin içine girdiği zaman kulüpler, başkanlar ve antrenörler çok kolay yanılabiliyor. Menajerler scout ekiplerine oyuncu tavsiye edebiliyorlar. Bu yüzden iş, başlangıç noktasından itibaren yanlış ilerliyor. Doğru olan ise scout ekibinin oyuncu bulup kulüplere ve antrenörlere tavsiye etmesi" ifadelerini kullandı.
"TRANSFERLER KULÜP BAŞKANLARININ NEZDİNDE GERÇEKLEŞİYOR"
Transferlerin başkanların isteği doğrultusunda gerçekleşmesinin Türk futbolunu olumsuz yönde etkilediğinin altını çizen Öğr. Gör. Egeaka, "Transferlerin kulüp başkanlarının isteği ile gerçekleştirilmesi Türk futbolunu olumsuz etkiliyor. Genel olarak kulüplerde başkanlık yapan kişiler sporun içinden değil de ticaretten geldiği için bu tip hatalar yapılabiliyor. Kulüplerimiz sporun içinden gelen başkanlara emanet edilirse ne kurumsal yapıda ne de transferlerde yanlışlık yapılır" diyerek konunun önemine dikkat çekti.
ÖRNEK: ALMANYA MODELİ
"Türk sporunun ilerlemesi için uzun vadeli spor politikalarının olması lazım. Daha sonra altyapı konusunda geliştirmeler yapılmalı" diyen Öğr. Gör. Egeaka, "Dünya futboluna baktığımızda karşımıza bir Almanya modeli çıkıyor. 2000 Dünya Kupası'nda dibe vuran ama 2014 Dünya Kupası'nda şampiyon olan bir takım var. Yapılan araştırmalar doğrultusunda Almanya'nın gençleri geliştirmeye yönelik birçok çalışma yaptığını, kulüp bütçelerinin yüzde 10’unu altyapılara harcadığını görüyoruz. Bu da başarılarını sırrı olarak gösterilebilir. Bununla ilgili rakamları da söylemek gerekirse 12 yıllık toplam maliyet 140 milyon Euro'ya denk gelmiş. Bu yatırımlar karşılığında da 5 bin 601 sporcuya 36 Bundesliga takımında lisans çıkartmışlar. Bizim kulüplerimize baktığımızda ise Galatasaray ve Fenerbahçe 1,2 milyon, Beşiktaş da 500 bin Euro harcamış. Bir başka örnek ise Ajax. Kulüp gelirlerinin yüzde 10’unu altyapısına yatırmış ve her sene 3 oyuncuyu A takıma çıkarma zorunluluğu getirmiş" şeklinde açıklamalarda bulundu.
Türk futbolundaki sorunların herkes tarafından bilindiğini söyleyen Öğr. Gör. Egeaka, "Gittiğimiz panellerde, seminerlerde sürekli sorunun ne olduğu konuşuluyor. Asıl konuşmamız gereken, bunların çözümlerini nasıl hayata geçireceğimiz olmalı. Bunlar devlet gözetiminde spor politikalarıyla zorunluluk haline getirilebilirse, bence kısa zamanda uzun bir yol kat edeceğiz" dedi.
"SPOR KULÜBÜ YÖNETMEK HOLDİNG YÖNETMEKTEN DAHA ZOR"
Haliç Üniversitesi BESYO Öğr. Gör. İlhami Tek, "Türkiye’de yöneticilerin çoğu iş adamı. Bu kişiler sporun içinden gelmiyor ve kulübü de kendi şirketleri gibi yönetmiyor. Bir spor kulübünü yönetmek 10 holdingi yönetmekten daha zordur. Dolayısıyla yapılan transferlerde etkin rol oynayan yöneticilerimiz, "Nasıl olsa 2-3 sene sonra gidiyorum." diyerek bu işe kalkışıyor. Bu da kulübün üzerine büyük bir yük oluşturuyor. Günümüzden örnek vermek gerekirse, Süper Lig'de oynarken 2 yılda 3. Lig'e düşen takımlarımız var. İşte bunlar yönetimlerin hatalarından ve yapılan yanlış transferlerden kaynaklanıyor. O yüzden bana göre asıl büyük sorun, Türkiye'de nitelikli insan bulunmayışı. Buna nitelikli yöneticiler de dahil" diye konuştu.
dikGAZETE.com