İSTANBUL
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, Türkiye'de kredi talep edenlerin taleplerini karşılayacak güçte, kuvvette ve kudrette bir bankacılık sektörü bulunduğunu belirterek, "Türk bankacılık sistemi sağlıklıdır ve güçlüdür." dedi.
AA Finans Masası'na konuk olan Aydın, ticaret savaşları, gümrük duvarları, para birimi fiyatlamaları gibi ekonomik ve politik gelişmeler açısından seyredilen oyunlara bakıldığında, herkesin kendi malını satmanın peşinde olduğunun görüldüğünü söyledi.
Aydın, Türkiye'nin artık küresel bir oyuncu olduğuna değinerek, "Sadece bizim iyi olmamız yetmiyor. Bazı şeyleri yapabilmek için dünyanın da iyi olması gerek. Yoksa arkadaşımız, komşumuz grip olunca bize de bulaşabiliyor. Dünya da eskisi kadar hızlı büyüyemiyor, biraz daha yavaş büyüyor. En büyük ekonomi partnerimiz Avrupa Birliği'nde de işler çok hızlı gitmiyor. Biz de çok hızlı büyüyen bir ülkeydik. Bu kadar hızlı büyürken, ani fren yaptığımızda ne olacağını hepimiz biliyoruz. Biz bunu normal seviyeye çektik ve daha yavaş büyümeyi sağladık." ifadelerini kullandı.
Daha yavaş büyümeden en çok KOBİ'lerin etkilendiğini vurgulayan Aydın, 2016'nın son çeyreğinden başlayarak Nefes Kredisi, KOBİ Değer Kredisi ve Ekonomi Değer Kredisi gibi çok sayıda paket çıktığını anlattı.
Aydın, şu ana kadar hazırlanan paketlerin ağırlıklı olarak KOBİ'ler için yapıldığına işaret ederek, sonuncusunda ise KOBİ'lerin dışında büyük firmaların da sisteme dahil edildiğini, bunun yumuşak geçişi temin ettiğini dile getirdi.
Atılan adımlarda zamanlamanın doğru olduğunu belirten Aydın, şunları kaydetti:
"Zamanlama doğru. Başarılı olduk. Türkiye bu süreci hep beraber doğru yönetti. Biz de KOBİ'ler de tüketiciler de kazandı ve bir noktaya kadar geldik. Artık sadece İstanbul için, ya da Marmara Bölgesi için üretmek yetmiyor. Hatta sadece Türkiye ve komşular için üretmek de yetmiyor. Talep önemli bir unsur. Bizim kredi verme işimiz de talebe bağlı bir olay. Önce krediyi talep eden olacak. Hiçbir ülke ve ekonomi yönetimi, mücbir sebep olmaksızın küçülmek istemez.
2008 krizinde hem ABD Merkez Bankası (Fed) hem Avrupa Merkez Bankası (ECB) piyasayı hem likidite, hem vergi indirimleri hem de sıkıntıya girenleri konsolide ederek ekonomiyi ayakta tutmaya çalıştı. Bizim bu ülkede yaptıklarımız da benzer şeyler. Bunu yaparken bankacılık sektörü kredi kalitesi normal devam etti. Hala hayret ediyorlar, 'Bütün bunlardan sonra Türk bankacılık sisteminin aktif kalitesi nasıl olacak?' diye... Bütün hesap kitap ortada, Türkiye'de sorunlu kredilerin toplam krediye oranı yüzde 4'ler civarında, 'yüzde 10 olacak' diyorlardı."
"TÜFE'ye dayalı mevduatta vade 180 güne geldi..."
Hüseyin Aydın, bugüne kadar Türk bankacılık sistemindeki 17 bankanın KOBİ Değer Kredisi ile 125 bin KOBİ'ye 50 milyar liralık kredi verdiği bilgisini verdi.
Cirosu 25 milyon liraya kadar olan firmalara azami 5 milyon lira kredi verildiğinden bahseden Aydın, bu rakamın cirosu 25-125 milyon düzeyinde olanlarda azami 20 milyon, 125 milyonun üzerinde bulunanlarda azami 50 milyon lira olduğunu bildirdi.
Aydın, "Ekonomi Değer Kredisi Paketi 25 milyar lira büyüklüğünde. KOBİ'lerimize 20 milyon liraya, KOBİ dışı firmalara 50 milyon liraya kadar kredi kullandırabileceğiz" dedi.
Kullandırılacak kredilerde 36 aya kadar faiz oranının Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)+4 olduğunu, bunun bugün itibarıyla karşılığının yüzde 22,71 seviyesinde bulunduğunu anlatan Aydın, şunları söyledi:
"48 aya kadar olan vadelerde faiz oranı TÜFE+4,5 düzeyinde. Bunun da bugünkü karşılığı yüzde 23,50 civarında. Enflasyona endeksli fiyatlama ile hem pasif hem aktif, uzun vadeli proje finansmanlarının TL cinsinden fiyatlanmasının antrenmanını yapıyoruz.
Çok yakın bir zamanda orta ve uzun vadeli yatırım kredilerinin TL fiyatlanması diye bir sorun bir daha Türk bankacılık sisteminde olmayacak. Sadece mevduata başlayalı bir kaç ay oldu ama şu anda Ziraat Bankası'nın TÜFE'ye dayalı mevduatında, tutar olarak 15 milyar civarında, vade 180 güne geldi.
Daha yeni başladık. Değişken faiz çıpa haline dönüştü. Sektörün diğer oyuncuları da bunu yaptığı için... İyi ki öbür bankalar var, iyi ki Ziraat Bankası var."
"Bankacılık sistemimiz kredi talebini karşılayacak düzeyde..."
Hüseyin Aydın, Kredi Garanti Fonu'nun (KGF) bir kredi değil, teminat düzeneği olduğuna dikkati çekerek, Hazine destekli KGF kefaleti kapsamında kullandırılan kredilerde yüzde 2 kefalet komisyonu dışında hiçbir masraf alınmayacağını vurguladı.
Şu anda KGF'nin limitlerinin yeterli olduğunu belirten Aydın, şu anda teminatla ilgili herhangi bir sıkıntının bulunmadığını dile getirdi.
Aydın, bankacılık sektörünün ilk beş ayına ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, bankaların birer ticarethane olduğunu ve ülkenin genel ticaretinin içinde yer aldıklarını söyledi.
Bankaların tek başlarına ticareti kurmadıklarını vurgulayan Aydın, "Ülke büyüyecek ki biz de kredi verelim. Kredi vereceğiz ki ülke büyüsün. Birbirleriyle iç içe geçmiş durumda. Bir ülkenin ekonomisinin güçlü olup olmadığına karar vermek için neye bakarsınız?
Kişi başına milli gelire, toplam milli gelire, sanayinin gelişmesine ve bankacılık sektörünün gelişimine bakarsınız. Türkiye'de kredi talep edenlerin taleplerini karşılayacak güçte, kuvvette ve kudrette bir bankacılık sektörü var. Türk bankacılık sistemi sağlıklıdır ve güçlüdür." dedi.
Aydın, Türk bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik rasyosunun dünyada kabul görmüş yüzde 8'in en az yüzde 50 üzerinde, yüzde 14,7 civarında bulunduğuna dikkati çekti.
Türk bankacılık sektörünün krediyi yurt içindeki fonlar ve yurt dışından sağladığı fonlardan verebildiğini söyleyen Aydın, şöyle devam etti:
"Türk bankacılık sistemi yurt dışından aldığı kredi ve sendikasyonların tamamını zamanında geri ödemiştir. Halen Türk bankaları borçlanıp bunu Türkiye'deki firmalara kulllandırabilmektedir. Nihai olarak bizim iştahımız, taleple ilgilidir.
Şu anda en çok tartışılan taraf verdiğimiz kredilerden ziyade, Türk bankacılık sisteminin kredi kalitesine yönelik olmuştur. Bir bütünün hepsine bir şey olmuş gibi değerlendirmek çok yanlış.
Türk bankacılık sektöründe sorunlu kredilerin toplam krediler içindeki payı zaten yüzde 4. Bununla birlikte söz konusu yüzde 4'ün içinde bizim yüzde 4'te kabul ettiklerimiz de ortadan kalkmış, tüketilmiş aktifler değil.
Biz 2001 krizinden sonra teminat olarak aldıklarımız, bizde kalanlar daha sonra İstanbul'da, Bursa'da çok kıymetli yerler oldu. Muhasebesel olarak yazdığımız şey başka olsa da toplam Türkiye'nin bilançolarına hep artı olarak yansımıştır.
Türk bankacılık sistemi müşterilerinin kredi talebini karşılayacak düzeydedir. Türk bankacılık sistemi, aktifi iyi yönetecek bankacılardan müteşebbistir. Türk bankacılık sisteminin teknolojik altyapısı dünyayı geçmiş durumdadır, insan kaynağı da iyidir ve iyi bir rekabet ortamı vardır.
Türk bankacılık sistemi Türkiye'nin büyümesine dün olduğu gibi bugün de yarın da katkı vermeye devam edecektir. Elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz. Bunun halkımızca böyle bilinmesinde yarar vardır."
(Bitti)
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com