USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Dünya

Trump'ın yaptırım politikası İran'ı sarstı ancak müzakere masasına çekmeyi başaramadı

ABD Başkanı Donald Trump'ın ülkesini nükleer anlaşmadan tek taraflı çekerek yürürlüğe koyduğu geniş çaplı yaptırımlar, İran'da büyük ekonomik sorunlara yol açsa da Tahran'ı yeniden müzakere masasına çekmeyi sağlamadı.

Trump'ın yaptırım politikası İran'ı sarstı ancak müzakere masasına çekmeyi başaramadı
04-11-2020 14:16
Google News
Ankara

ABD Başkanı Donald Trump'ın ülkesini nükleer anlaşmadan tek taraflı çekerek yürürlüğe koyduğu geniş çaplı yaptırımlar, İran'da büyük ekonomik ve toplumsal sorunlara yol açtı ancak Tahran'ı yeniden müzakere masasına çekmekte başarılı olmadı.

Trump, Beyaz Saray'daki görev süresinin en başından beri Tahran'a karşı sert bir duruş sergiledi. ABD yönetiminin, "azami baskı" adını verdiği İran karşıtı politikanın en önemli adımlarından biri 8 Mayıs 2018'de Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesiydi.

Washington, Ağustos 2018 itibarıyla Tahran'ın füze programı ve bölgesel nüfuzunun da sınırlandırıldığı yeni bir anlaşmaya zorlamak için İran'a yönelik "tarihin en ağır yaptırımlarını" uygulamaya başladı.

Bu süreçte ekonomisi büyük yara alan İran, ekonomik sorunlardan kaynaklı toplumsal hareketliliklerle de başa çıkmaya çalıştı ancak ABD Başkanı Trump'ın tekliflerine rağmen müzakere masasına oturmaya yanaşmadı.

Müzakere için ABD'nin nükleer anlaşmaya geri dönmesi şartını koşan İran yönetimi, 2018'den beri Trump'ın seçimleri kaybedeceğini umarak baskılara direnmeye çalıştı. İran, ABD'deki seçimi kazanması halinde nükleer anlaşmaya geri döneceğini açıklayan Demokrat Parti'nin adayı Joe Biden'ın başkanlığını umut ediyor.

ABD'den ağır yaptırımlar

İran'a yönelik ağır yaptırımlar, 2018'de 7 Ağustos ve 5 Kasım'da olmak üzere iki aşamayla devreye girdi.

ABD, ilk aşama yaptırımlarla İran'ın dolar, altın ve değerli madenlere erişimini yasaklarken, bu ülkenin çelik, kömür, alüminyum ticareti ile otomotiv ve sivil havacılık sektörlerini de hedef aldı.

5 Kasım'da getirilen ikinci aşama yaptırımlarla da Tahran'ın petrol ve enerji ticareti darbe aldı. Washington, bu süreç boyunca Merkez Bankası dahil İran'a ait birçok bankayı yaptırım kapsamına alarak Tahran'ın uluslararası ticaretine büyük zarar verdi.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 26 Eylül'de yaptığı bir konuşmada ABD yaptırımlarından kaynaklanan zararın ülkeye maliyetinin 150 milyar doları bulduğunu belirterek, "Bu yıllarda halkımızın yaşamı daha rahat ve kolay olabilirdi.

Doların ve ihtiyaç ürünlerinin fiyatı daha makul seviyelerde olabilirdi. Bu suçların tüm sorumluluğu Beyaz Saray'a aittir." ifadelerini kullandı.

İran hükümetinin ana gelir kaynağını hedef alan yaptırımlar, hükümete azami baskı yapmak, petrol ihracatını sıfıra indirmek ve İran petrolünü dünya piyasalarından tamamen çıkarmayı hedefledi.

İran'ın son üç yıldaki petrol ihracat istatistiklerine bakıldığında ABD'nin İran'ın ihracatını sıfırlama hedefine erişemediği ancak Tahran'ın petrol ihracatının da yaptırımlardan önceki döneme göre büyük ölçüde azaldığı görülüyor.

Washington, petrol yaptırımlarının hayata geçmesinden birkaç gün sonra İran'dan petrol ithal eden Türkiye, Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan, Hindistan, İtalya ve Yunanistan'ı 6 ay süreyle petrol yaptırımlarından muaf tuttu.

Bu muafiyetlerin nedeni, İran petrolünün aniden çekilmesinin dünya petrol piyasasında neden olacağı endişeydi. Bu sürede İran petrolünün küresel pazara akışı devam etse de günlük petrol ihracatı yaklaşık 1 milyon varil düştü.

8 ülkeye tanınan 6 aylık muafiyet uzatılmadı ve 2 Mayıs 2019'dan itibaren İran'ın petrol ihracatı hızla düşüşe geçti.

İran'ın petrol üretimi ve ihracatında büyük düşüş görüldü

Petrol Bakanlığının verilerine göre, İran'ın 160 milyar varil ham petrol ve kondensat ile yaklaşık 34 trilyon metreküp doğal gaz rezervi bulunuyor.

Venezuela ve Suudi Arabistan'ın ardından Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünde (OPEC) en büyük üçüncü petrol rezervine sahip İran, dünyada da Kanada'nın ardından en büyük petrol rezervine sahip dördüncü ülke konumunda.

İran Petrol Bakanlığının istatistiklerine göre, ABD anlaşmadan ayrılmadan önce Nisan 2018'de günlük 3,8 milyon varil ham petrol ve kondensat üretimi yapan İran, bu miktarın 2,8 milyon varilini ihraç ediyordu.

Üçüncü ülkelerin ve tanker izleme şirketlerinin verilerine göre, satmakta zorlandığı için şu anda petrol üretimini günlük 2 milyon varilin altına indiren İran'ın ihraç ettiği petrol miktarı da ortalama günlük 500 bin varilin altına düştü.

Çin İran'dan petrol sevkiyatlarını azalttı

Tahran'ın en büyük iki müşterisi Hindistan ve Çin'in yaptırımlardan sonra İran'dan petrol ithalatı ciddi oranda azaldı. İran, özellikle Çin'e petrol ihraç etmeye devam ediyor ancak petrol sevkiyatlarını gizli tutuyor. Bu yüzden İran'ın petrol ihracat rakamları net şekilde tespit edilemiyor.

Çin Genel Gümrük İdaresinin verilerine göre, ABD anlaşmadan çekilmeden önceki süreçte İran'dan günlük yaklaşık 800 bin varil ham petrol ithal eden Çinli şirketler, bu yılın temmuz ayında 120 bin varil petrol ithal etti. Buna göre Çin, yaptırımlardan önceki döneme göre, İran'dan petrol ithalatını yüzde 85 azalttı.

Hindistan ise Nisan 2020 itibarıyla İran'dan petrol ithalatını durdurdu. AB ülkeleri, Japonya ve Güney Kore gibi ülkeler de her ne kadar yaptırımlara karşı olsalar da ABD'nin tehditleri sonucu petrol sevkiyatlarını tamamen durdurdu.

İran Bütçe ve Planlama Kurumu Başkanı Muhammed Bakır Nobaht, 2 Haziran'da Mecliste yaptığı sunumda, ülkesinin 2011'de 119 milyar dolar olan enerji ihracatı gelirlerinin geçen yıl 8,9 milyar dolara kadar indiğini açıklarken petrol yaptırımlarından ülkenin gördüğü zararın boyutunu gözler önüne serdi.

İran tümeninin 2 yılda değer kaybı yüzde 300'ü aştı

Ülkede Mayıs 2018'de serbest piyasada 6 bin 500 tümen seviyelerinde olan 1 ABD doları, 26 Eylül 2018'de 19 bin tümene çıkarak tarihi seviyesini gördü. Daha sonraki süreçte 10 bin 300 tümene kadar inen dolar, son aylarda tekrar yükselmeye başlayınca 18 Temmuz'da 25 bin tümeni, 1 Ekim'de ise 30 bin tümeni aştı.

Buna göre, ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesinden sonraki 30 aylık süreçte İran tümeninin dolara karşı değer kaybı yüzde 350'yi buldu.

İran ekonomisindeki kriz yalnızca ulusal paranın dolar karşısında değer kaybıyla sınırlı kalmadı. Para biriminde yaşanan değer kaybı dış ticareti zora sokarken enflasyonun yükselmesine ve ekonominin daralmasına neden oldu.

İran Merkez Bankası verilerine göre, İran, nükleer anlaşmanın devreye girdiği 2016'da yüzde 12,5, 2017'de ise yüzde 3,7 ekonomik büyüme gerçekleştirdi. 2018'de ise ekonomi yüzde 3,9 küçüldü.

Uluslararası Para Fonu (IMF), nisanda yayımladığı Dünya Ekonomik Görünümü raporunda İran ekonomisindeki daralmanın geçen yıl yüzde 7,6 olduğunu duyurdu.

Ülkede enflasyon, 2016'da nükleer anlaşmanın yürürlüğe girerek yaptırımların kaldırıldığı dönemde 26 yıl aradan sonra ilk kez yüzde 9'a geriledi. ABD'nin 2018'de anlaşmadan çekilerek yaptırımlar uygulamasından sonraki süreçte ise enflasyon yüzde 52,1'e kadar çıktı.

İran İstatistik Merkezinin verilerine göre, eylül ayına gelindiğinde son bir yıllık enflasyon yüzde 27 oldu.

Enflasyonun kontrol edilememesi alım gücünü doğrudan etkiledi. İran'da bu yıl 1 milyon 835 bin tümen olarak belirlenen asgari ücret, ABD'nin anlaşmadan çekilmeden önceki süreçte dolar bazında 200 doların üzerindeydi.

Söz konusu rakam bugün itibarıyla serbest piyasa kuruna göre 64 dolara kadar indi.

İran'ın erişemediği milyarlarca dolar dövizin akıbeti ABD seçimlerine bağlı

İran, ABD'nin tek taraflı yaptırımları nedeniyle ülke dışındaki bankalarda bloke edilen mal varlığına da erişemiyor. İran, Irak'a gerçekleştirdiği doğal gaz ve elektrik ihracatından elde ettiği gelirleri de bankacılık yaptırımları nedeniyle ülkeye transfer etmekte sorun yaşıyor.

İlaç ve gıda ticaretinin de yaptırım kapsamı dışında tutulmasına rağmen ABD'nin bankacılık yaptırımlarına takıldığını belirten Tahran yönetimi, son olarak Güney Kore bankalarında tutulan petrol ihracatından elde edilen milyarlarca dolarlık mal varlığının serbest bırakılması için Seul hükümetine çağrıda bulundu.

Konuyla ilgili geçen hafta İranlı İşçiler Haber Ajansına (ILNA) demeç veren İran-Güney Kore Ticaret Odası Başkanı Hüseyin Tenhayi, İran'ın Güney Kore'de bloke edilen döviz miktarının 8,5 milyar dolar olduğunu ve paranın serbest bırakılmasının "ABD'deki başkanlık seçimlerinin sonucuna bağlı" olduğuna dikkati çekti.

"Cihan-ı Sanat" gazetesinde 15 Ekim'de yayımlanan haberde ise İran'ın Çin, Güney Kore, Irak ve Japonya'da bloke edilen mal varlığının 40 milyar doları bulduğu belirtildi.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ