USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Analiz/Röportaj/Dizi/Tefrika

Trump'ın politikalarıyla küresel makroekonomik görünüm yeniden şekilleniyor

ABD Başkanı Donald Trump'ın izlediği ekonomik ve ticari politikalar fiyatlamaları zorlaştırmaya devam ederken, ABD Merkez Bankasının (Fed) gelecek dönem atması beklenen faiz indirimi adımlarına ilişkin öngörüler zayıflıyor

Trump'ın politikalarıyla küresel makroekonomik görünüm yeniden şekilleniyor
18-02-2025 11:42
İstanbul
Google News
İSTANBUL

Trump’ın tarifelerle ilgili mesajları ve ülkelerden gelen misilleme açıklamaları, ticaret savaşlarının derinleşebileceğine dair endişeleri canlı tutarken, merkez bankalarının politika alanlarını daraltabileceği yönündeki kaygıları destekliyor.

Bu durum dünya genelinde enflasyonla mücadelenin sekteye uğrayabileceği endişesini beslerken, Fed'in gelecek dönemde atacağı adımlara ilişkin belirsizlikler de artıyor.

ABD Başkanı Trump, geçen günlerde imzaladığı kararla ekonomi ekibine, ABD'den ithalata gümrük vergisi uygulayan ülkelere tarife getirilmesi için plan hazırlama talimatı verdi. Ticarette adaleti sağlamak amacıyla karşılıklı tarife uygulamaya karar verdiğini belirten Trump, Katma Değer Vergisinin (KDV) bir tarife olarak değerlendirileceğini ifade etti.

"Fed ilk indirimi eylülde yapabilir"

İş Portföy Başekonomisti Hande Şekerci, yaptığı değerlendirmede, Trump'ın göreve başlaması, politika belirsizliği ve ABD'de açıklanan tüketici enflasyonunun, piyasanın faiz indirim fiyatlamasının değişmesine yol açtığını söyledi.

Şekerci, mevcut durumda piyasaların bu yılın ilk yarısında ABD'de faizin sabit tutulmasını beklediğini ifade ederek, "İlk indirimin ise ancak eylül ayında yapılabileceği fiyatlanıyor." dedi.

Yakın zamanda ABD’de Trump yönetiminin başlatmayı planladığı çelik ve alüminyum ithalatına yönelik vergilerin gündemde olduğunu dile getiren Şekerci, ayrıca vergi, regülasyonlara karşı mütekabiliyet esasına göre ABD’nin en yüksek ticaret açığı verdiği ülkelere tarife uygulanması için Trump’ın danışmanlarının harekete geçtiğinin görüldüğünü kaydetti.

Şekerci, bu durumun ulusal güvenlik başlığı altında incelenmesiyle Trump’ın ABD Kongresi’nin de onayını almasına gerek kalmadığını belirterek, gelişmelerin dünya çapında bir ticaret savaşı ihtimalini ortaya çıkardığını ifade etti.

Geçen günlerde açıklanan tarifelere de değinen Şekerci "Özellikle çelik ve alüminyum tarifelerinin, ABD’nin bu alanda en büyük tedarikçileri olan Almanya ve İtalya gibi ekonomileri etkilemesi beklenirken, aynı zamanda bu ticarete konu ürünlerin esnekliğinin düşük olduğu ve fiyat dalgalanması veya tarife gibi gelişmelere rağmen büyük bir talep veya hacim kaybı yaşanmaması ihtimali de bulunuyor." değerlendirmesinde bulundu.

Şekerci, öte yandan ABD yönetiminin Rusya ve Ukrayna savaşı için bir ateşkes konusunda uzlaşılmasına çalıştığı ve Çin’e karşı başlatılan tarifelere rağmen, ABD Başkanı’nın Çin’in Ukrayna savaşını bitirme konusunda önemli bir oyuncu olabileceğine yönelik açıklamalarının küresel piyasaların gözünün sürekli ticaret ve Trump’tan gelen haber akışında kalmasına neden olduğunu söyledi.

ABD Hazine Bakanı’nın, ABD tahvil faizlerini düşük tutmayı tercih ettikleri yönündeki açıklamalarına dikkati çeken Şekerci, son dönemde ABD Hazinesinin borçlanma programının tahvil piyasalarında endişeye yol açmayacak yönde şekillenmesini, küresel yatırım ortamı açısından olumlu bulduğunu bildirdi.

Şekerci, "Haber akışında çok fazla gürültü olması ve özellikle ticaret politikalarıyla ilgili mart ve nisan aylarına yönelik belirsizliğin artması nedeniyle gelişmekte olan ülke piyasaları için risk iştahının 2. çeyreğin sonlarından önce toparlanamayacağını düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.

Şekerci, sözlerine şu şekilde devam etti:

"Fed'in bu sene bir faiz indirimi yapması olasılığının diğer senaryolara göre daha yüksek olduğunu düşünüyoruz. ABD ekonomisinde Fed'in kendi mesajlarıyla uyumlu şekilde enflasyona dair risklerin yukarı yönlü, istihdam piyasasına yönelik risklerin ise aşağı yönlü olduğu izleniyor. Bu durum yeni yönetimin getirdiği belirsizliklerle birleşerek büyüme üzerinde aşağı yönlü baskı yaratabilir. "

Avro Bölgesi'nde ekonomik aktivitedeki zayıflığın da etkisiyle Avrupa Merkez Bankasının bu sene Fed’e kıyasla daha fazla faiz indirimi yapmasını öngördüğünü kaydeden Şekerci, gelecek dönemde Kanada, Meksika ve Çin’in yanında Avrupa Birliği, Güney Kore, Japonya gibi ülkelerin de KDV uygulamaları veya diğer gümrük bariyerleriyle ABD’nin radarında olduklarını ve bu ülkelerin piyasalarına olası yansımaların da takip edilmesinin gerektiğini aktardı.

"Trump hükümeti özellikle enerji fiyatlarını kontrol altında tutarak enflasyonun yükselmesini engellemeye çalışacak"

Uluslararası piyasalar stratejisti Özgür Hatipoğlu ise ABD ekonomisinin hala Trump’ın politikalarının enflasyonist mi yoksa dezenflasyonist mi olduğunu anlamaya çalıştığını söyledi.

Yapılan işlerin özellikle mal fiyatlarını artıracak gibi görünse de aslında enflasyonun bir fiyatlar sepeti olduğuna dikkati çeken Hatipoğlu, sepetteki bazı kıymetlerin pahalılaşmasına karşın bazılarının ucuzlaması nedeniyle enflasyonun endişe edildiği kadar hızlanmayabileceğini ifade etti.

Hatipoğlu, Trump hükümetinin özellikle enerji fiyatlarını kontrol altında tutup enflasyonun yükselmesini engellemeye çalışacağını ifade ederek, ABD'nin Suudi Arabistan'la birlikte çalışarak ve Avrupa'ya sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) satarak hem enflasyon sepetini kontrol altında hem de büyümeyi güçlü tutabileceğini bildirdi.

Fed'in ise bu noktada daha çok gözlemci ve reaktif olacağını aktaran Hatipoğlu, "Fed'in faizi yüksek tutarak tek yapabildiği harcamaları yavaşlatmaya çalışmak olabilir ama şimdilik o konuda önemli bir ilerleme kaydetmiş değil. Fed'in faizi bir süre daha yüksek tutma yoluna gitmesi en mantıklısı olacaktır. Artırması yönündeki görüşleri ise en azından şimdilik abartı buluyorum." dedi.

Hatipoğlu, son derece yüksek faiz atmosferinde bile ABD'de büyümenin önemli bir hasar almadığını belirterek, teknoloji alanındaki gelişmelerle ABD’nin büyümeye devam edeceğini ifade etti.

Çin piyasalarının Trump dönemindeki durumunun da yatırımcılar tarafından yakından takip edildiğini belirten Hatipoğlu, iki senedir Çin hükümetinin piyasaya sağladığı ekonomik desteklerin sonunda ülkedeki çöküşü durdurmuş göründüğünü bildirdi.

Hatipoğlu, Çin’in taraf olduğu bir savaş çıkmazsa emsallerine göre son derece ucuz hale gelmiş Hong Kong borsasının, büyük ihtimalle 2025 ve 2026'da en çok prim üreten borsalardan olacağını kaydetti.

Gümrük tarifelerinin ise beklenen bir sallantı olacağı için piyasanın bunu kısa süreli negatif fiyatladıktan sonra yeniden pozitife dönme potansiyeli taşıdığını belirten Hatipoğlu, "Unutmamak lazım, Çin daha şimdiden yüksek teknolojik araçlarda kullanılan bazı metallerin ihracatına kota koydu. Bu durum gümrük tarifesinden de ciddi, çünkü satmıyorum diyor. Muhtemelen ABD bu işi Danimarka ile anlaşarak Grönland'da çözmek isteyecek." ifadelerini kullandı.

"Avrupa'nın ABD'ye gümrük vergilerinde karşılık verme gücü son derece sınırlı"

Hatipoğlu, Trump hükümetinin seçim vaatlerinde olduğu üzere ABD'nin lehine bulmadığı bütün anlaşmalardan çıkarak yerine yenilerini yapma konusunda niyetinin ciddiyetini gösterdiğini ifade ederek, "Tıpkı ilk başkanlık döneminde olduğu gibi ancak bu sefer karşı taraflar da hazırlıklı ve hepsi de dişe diş diyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

Ticaret gerginliğinin birkaç cephede yaşandığını ve bunların Kanada, Meksika, Avrupa ve Çin olduğunu aktaran Hatipoğlu, bu dört ticari bölgeden en kırılganı Avrupa ekonomisinin hem durgunluğa gittiğini hem de küresel ticarette pay kaybettiğini bildirdi.

Hatipoğlu, Avrupa'da iş gücünü oluşturacak genç nesil açısından da zorluklar yaşandığını belirterek, şunları kaydetti:

"Hal böyleyken Avrupa’nın ABD’ye gümrük vergilerinde karşılık verme gücü son derece sınırlı. Şarapta, üzümde, bazı sağlık ürünlerinde ve çok az da elektronikte ithalatı var. Belki biraz da otomotiv diyebiliriz. Bunlarla ABD'ye karşılık verebilmeleri bence son derece güç.

Bu nedenle Avrupa cephesinde inisiyatif ABD'nin elinde gibi gözüküyor. Hatta Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında ABD’nin askeri desteğini azaltma isteğiyle Avrupalı ülkelere savunma harcamalarının bütçenin yüzde 3’ünden yüzde 5’ine çıkarmalarını öğütlemesi bu silahları Avrupa’ya kendisinin satma isteğiyle örtüşüyor. Böylece Avrupa’yı biraz daha avcunun içine almak istiyor olmalı."

Kaynak: AA

.

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ