İstanbul
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Yanartaş, trafiğin basit gibi görünen ama çok karmaşık psikolojik süreçlerin yaşandığı bir alan olduğunu belirterek, "Trafiği sonuçlarıyla birlikte yaşadığımız hayatın bir parçası olarak görmek lazım. Çok aşırı sonuç odaklı olmak gerilimi arttırır." dedi.
İnsanların, araçların ve çevre ögelerinin karayolları üzerindeki hal ve hareketleri olarak tanımlanan trafik, bu akışın düzeni için kurallarla ilerliyor. Kurallara rağmen şehir yaşamında yer yer kaoslar yaşanabilen trafikte, sağlıklı bir yolculuk için sürücülerin psikolojik dayanıklılıkları önem arz ediyor.
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Yanartaş, AA muhabirine, trafiğin basit gibi görünen ama çok karmaşık psikolojik süreçlerin yaşandığı bir alan olduğunu söyledi.
Yapılan bilimsel çalışmalarda, trafikteki insanların öfke yönetimi konusunda zorlandığını aktaran Yanartaş, "Burada öfkesini kontrol edemeyen, çok agresif biçimde araba kullanan, başkasının üzerine giden ya da öfkesiyle dikkatini sürdüremeyen kişilerin özellikle destek almasını öneriyoruz." diye konuştu.
Doç. Dr. Yanartaş, trafikte duygusal farkındalığın önemine vurgu yaparak, "Bazen zor ve sıkışık zamanlarda herkes patlamaya hazır bir bomba haline gelebiliyor. Orada öfkeyi yönetme, duyguyu yönetme, tetiklendiğinde birine zarar verme ihtimalini o an fark etmesi de son derece önemli." ifadesini kullandı.
"Başkalarının davranışlarını da öngörebilmemiz lazım"
Yanartaş, trafikte seyir halindeyken sürücülerin bir yandan duygularını bir yandan da aracı yönetmeye çalıştığını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Başkalarının davranışlarını da öngörebilmemiz lazım. Bu da dikkat gerektiriyor ve duygusal açıdan uyanık olmayı gerektiren bir şey. Çünkü başkasının davranışlarını öngörememekte ciddi bir sağlık sorunu ve kaza riski yaratabilir. Onun için de hem bilgili olup gereken eğitimi almak hem de insanların duygusal süreçlerini yönetmesi çok önemli. Bu trafik psikolojisinde bir nevi iletişim gibi görülüyor. Orada ne kadar çok beden diliyle aşırı şekilde öfkeli hareket edilirse, bunu bedensel olarak dışa ne kadar fazla vurursa, bu durum kişilerin dikkatini azaltır ve aynı zamanda trafik seyrinin sağlıklı bir şekilde akışını engeller."
Trafik kazalarının en önemli kısmının bireysel faktörlerden kaynaklandığına dikkati çeken Yanartaş, kişilerin çevrelerindeki sürücülere karşı yaklaşımlarına ilişkin, şunları kaydetti:
"Başkasının davranışlarına karşı insanlar bazen çok öfkelenmeye hazır halde araca oturabiliyor. Eğer çok agresif ve tetikteyse o an kendisini ve duygusunu yönetebilirse, öfkesini fark edebilirse daha esnek davranacaktır. Belki trafik kazalarının 10 katı kadar da kazaya ramak kala olay var. Onlar belki sonuçlanmıyor, dikkatimizden kaçıyor olabilir. Aslında başkasını düzeltmeye çalışanlar, başkasının davranışlarına karşı aşırı eleştirel ya da yargılayıcı, sert, saldırgan davranış sergileyen, öfkeyi bir şekilde yönetemeyen insanlar tabii ki trafik açısından risk teşkil etmekte."
"Bizim dışımızda ve yönetemeyeceğimiz şeylerin olduğunu bilmek esnek olmamızı sağlar"
Doç. Dr. Yanartaş, bazı insanların düzeltme güdüsünün çok kuvvetli olabileceğini kaydederek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bazı insanlar kişilik olarak öfkelendiklerinde hızlıca eyleme geçebiliyorlar, saldırgan hale girebiliyorlar. Burada o duyguya eşlik eden düşünceler neler? Bu öfke duygusu nasıl tetikleniyor? Kendisine saldırı gibi mi algılıyor bunu? Ya da 'Ben onu düzelteceğim, bunu ona göstereceğim, haddini bildireceğim.' gibi mi düşünüyor? Aslında bunlar başkasının yaşam alanına müdahaledir ve çok arttığında, dengelenemediğinde, araçla önüne kırmalar, aşağı inmeler, kavgalar maalesef kaçınılmaz oluyor."
Trafikte bazen heyecan arayışı içerisinde sürücüler de olabileceğini dile getiren Yanartaş, yolların bir gösteri alanı değil, yaşam alanı olduğunu vurguladı.
Doç. Dr. Yanartaş, trafikte dikkat edilmesi gerekenlerle ilgili olarak ise şu tavsiyelerde bulundu:
"Siz çok iyi kullandığınızda da hiç kurala uymayan biri gelip size çarpabilir. Başkasının davranışlarından emin olmak mümkün değil. Bundan dolayı eğer böyle bir risk görüyorsa, biraz ona esnek olmak ve açık olmak önemli. Bu bir kabullenmek değil tabii ki ama bizim dışımızda ve yönetemeyeceğimiz şeylerin olduğunu bilmek, bunun üzerinde biraz kendi düşüncelerimiz ve duygularımızı yönetmek, trafikte daha esnek olmamızı sağlar."
Trafikte geçirilen sürenin insana bir tatminsizlik duygusu verebileceğini de sözlerine ekleyen Yanartaş, şu ifadeleri kullandı:
"Trafikte sonuca aşırı odaklanmak, o aradaki zaman dilimini insana zehir edebilir. Bu yaşam tarzında, şehirde, genel anlamda bunu kabul etmek ve anlamak gerekiyor. Birinin hayatına zarar vermeyi ortalama hiçbir kimse istemez. Bir yayaya çarpmayı hiçbir sürücü istemez. Trafiği sonuçlarıyla da birlikte yaşadığımız hayatın bir parçası olarak görmek lazım. Çok aşırı sonuç odaklı olmak o gerilimi arttırır."
Sürücüler, trafikte yaşadıkları sorunları anlattı
Trafikte kalan sürücülere, AA muhabirleri öfke kontrolünü nasıl sağladıklarını ve kural ihlali yapanlara nasıl davrandıklarını sordu.
Barbaros Söylerkaya, aynı zamanda motosiklet sürücüsü de olduğunu belirterek, "Ağırlıklı olarak araçla trafiğe çıktığımda inanılmaz öfkeleniyorum. Hiç gitmiyormuş gibi geliyor. O yüzden de ben kendime böyle bir çözüm buldum ama sakin olmakta fayda var. En gidilmeyecek yol dahi 20-25 dakika sürüyor. Sakin olup, daha sonra bir ömür boyu cezasını çekeceğiniz davranışlarda bulunmamayı tavsiye ediyorum." dedi.
Taksici Volkan Başkan, kural ihlali yapan diğer sürücüleri bazen uyardığını bazılarını da görmezden geldiğini belirterek, "O kişiye bakıyorsunuz, öfkeli bir arkadaşsa alttan alıyorsunuz. Öfkesizse ikaz ediyorsunuz ya da hiç görmezden gelip devam ediyoruz." diye konuştu.
Kendisinin öfkelendiği durumlarda ise aracını kenara çekip bir kahve içerek trafiğin bitmesini beklediğini anlatan Başkan, diğer sürücülere ise "İyi şeyler düşünsünler, iyilik her zaman iyidir. Ben öyle düşünüyorum. Sabır olayını ayarlamak lazım. Öfkelenmemek lazım. Yoksa zaman geçmez." tavsiyesinde bulundu.
Bir başka taksi şoförü Hüseyin Çamlıca, gün içinde yaklaşık 10 saat trafikte kaldığını, kendisinin de kural ihlali yaptığı zamanlar olduğunu, daha çok kendisini tehlikeye düşürecek davranışlarda bulunan sürücülere öfkelendiğini, öfkesini kontrol altına almak için ise "Besmele çekip ya sabır" dediğini söyledi.
Üsküdar'da motokurye olarak çalışan Erdal Bey, araç sürücülerinin kendisi gibi motosiklet kullananlara karşı daha agresif davrandığını belirterek, "Motorluları görmezler, çok dikkat etmezler. Biz motorlular seri olduğumuz için bizi fark etmiyorlar. Ondan dolayı trafikte sıkıntı yaşayabiliyoruz." ifadesini kullandı.
Sürücü Ayşen Ölçüm ise kuralları ihlal eden, bilinçli olarak trafiği yavaşlatan birçok sürücü olduğunu belirterek, "Tabii ki bayan olduğum için çekiniyorum uyarı yapmakta. İçeride kendi kendime söylenmekle kalıyorum. Bazen sinyalle bazen de kornayla dayanamadığım zaman uyarı yapıyorum." diye konuştu. Ölçüm, bu durumlarda su içerek ya da bir şeker alarak öfkesini kontrol altına almaya çalıştığını belirtti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com