Konya'nın Hadim ilçesinin yaylalarında oğul vererek kovandan ayrılanların peşine düşen 3 arkadaş, arıların doğada, ağaç ve taş kovuğundaki yuvalarından bulup çıkardıkları organik baldan gelir elde ediyor.
Toros Dağları'nın bin 800 rakımlı yaylalarında arıcılık yapan Mehmet Adar, Sinan Azat ve Mehmet Akçırahan, oğul vererek kovanlarından ayrılan arıların taş ve ağaç kovuklarına yaptıkları yuvaları arıyor.
Tespit ettikleri yuvalardan farklı yöntemlerle bal toplayan arıcılar, kaçak arı kolonisini de yanlarında getirdikleri kovanlara alıyor. Ağaçlara zarar vermeyecek şekilde oyuk açan arıcılar, balı bulundukları yerden çıkartıyor.
Arıcılardan Azat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilkbaharda oğul veren arıların firar ederek doğada yeni yuva bulduklarını belirterek, arkadaşlarıyla haziran ve temmuz aylarında Toros Dağları'nda kilometrelerce yol yürümelerinin ardından kovanlarından kaçan arıları bulduklarını söyledi.
"Bulduğumuz arı yuvasına işaret koyuyoruz. Aradan yaklaşık 2-3 ay geçtikten sonra eylül-ekim ayında havalar soğumadan arkadaşlarla geliyoruz. Ağaca zarar vermeden kapak açıp balını alıyoruz. Arısını da kovana katıp besliyoruz." diyen Azat, Toros Dağları'ndaki bitki örtüsünün çeşitliliği ve çiçek türünün oldukça fazla ve kaliteli olduğunu anlattı.
Azat, topladıkları balın dünyaca ünlü Anzer balıyla eş değer olduğunu savunarak, organik ortamda üretilen balın birçok hastalığa iyi geldiğini dile getirdi.
Buldukları balı ilaç niyetiyle tercih ettiklerini belirten Azat, "Biz bu balı şeker hastalarına şifa olsun diye de arayıp buluyoruz. Arkadaşlarla kilometrelerce yol yürüyoruz, ağaçlardan arıyı buluyoruz. Araba yolu yok, motor yolu yok. Omzumuzda kovanlarla, suyumuzla, odun motoruyla, tütsümüzle dağa tırmanıyoruz. Bu iş sanıldığı gibi kolay bir iş değil. Ortalama bir kilo bal için 3-4 saatimizi feda ediyoruz. Sıfır şeker dediğimiz bu baldan şeker hastası otursun, 1-2 kilo yesin 'tık' demez." ifadelerini kullandı.
Azat, balın kilosunu ortalama 350 liradan sattıklarını söyledi.
"Medeniyetten uzak, arıların peşindeyiz"Akçırahan da oğul veren arıları bulmanın oldukça meşakkatli olduğunu anlattı.
"Bakınca görebileceğiniz, bulabileceğiniz bir şey değil." diyen Akçırahan, şunları kaydetti:
"Medeniyetten uzak, bir arının peşindeyiz. Normalde arıcılar kovanı açıp bakıyor, tütsüyle kontrol altında tutabiliyorlar ama bunu tutamazsın. Bunlar deli arı. Onun için arılar bizi zorluyor, saldırıyor. Buna rağmen şifa kaynağı olduğu için de mücadele veriyoruz. Bu değerli balı dağda bırakmak istemiyoruz.
Sonuçta kış gelince kendi yaptıkları balı yiyorlar. Tutunabilen yaşıyor, tutunamayanlar ise ölüyor."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com