İSTANBUL
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Genel Sekreteri Ekrem Keskin, TBB Yönetim Kurulu üyesi banka genel müdürlerinin katılımıyla düzenlenen sohbet toplantısında, ABD'de faiz oranlarının yükselmesi ve gelişmekte olan ülkelere sermaye girişinin daha düşük düzeyde bulunmasının oldukça belirleyici bir unsur olduğunu söyledi.
Uluslararası para piyasaları ve sermaye piyasalarının son derece dalgalı olduğuna işaret eden Keskin, "Petrol fiyatlarındaki düşüş durdu. Ülkeler, daralan dünya ticaretinden daha fazla pay almak için benzeri görülmemiş bir rekabet, korumacılık çabası içerisinde. Türkiye'nin faaliyet gösterdiği bölgenin riski oldukça yüksek." diye konuştu.
2016'ya göre belirsizliğin daha düşük ve risklerin hem bankalar hem de müşteriler açısından daha hesaplanabilir bir düzeyde olduğunu belirten Keskin, diğer gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda sermaye çıkışı varken, Türkiye'ye giren sermayede yavaşlama olduğunu, büyüme için gerekli iç kaynakların önemli bir kısıt olmaya devam ettiğini, milli gelir büyümesinin potansiyel büyüme hızının altında olduğunu vurguladı.
"Kredi faizlerindeki düşüş, mevduat maliyetlerinin düşmesine bağlı"
Ekrem Keskin, sermaye girişinin yavaşlamasıyla birlikte yaşanan likidite sıkıntısını TCMB'nin, piyasalara önemli ölçüde TL likidite vererek rahatlatmaya çalıştığını ifade ederek, "Ancak Amerika'da faiz oranlarının yükselmesi ve dolara olan güçlü talep, bu TL likiditesinin daha fazla yabancı para talebi yaratmasına neden oldu." dedi.
TCMB'nin fonlama maliyetinin 2016'nın son çeyreğinde yükselme eğiliminde olduğunu, buna karşın bankacılık sisteminin gerek konut gerekse ticari kredilerine bu kaynak maliyetinin yansımadığını belirten Keskin, şöyle devam etti:
"TCMB'nin faiz oranlarını düşürdüğü Mart 2016, Ocak 2017 dönemi ile kıyaslandığında, konut faizleri 300 baz puan, ticari kredi faizleri ise 340 baz puan aşağıya geldi. BDDK tarafından açıklanan 2016'nın aralık ayı verilerine göre, yüzde 8 civarında olan mevduat maliyetinin üzerine kamusal yüklerden 2,7 puan, risk priminden 1,4 puan, operasyon maliyetinden 2,1 puan geldi. Öz kaynak maliyetini de 1,8 olarak hesapladık. Dolayısıyla bankaların yüzde 8-10 ile mevduat toplayıp yüzde 15 ile kredi verdiklerini, yüzde 50 kar marjı değerlendirmelerini bu çerçeveden görmek gerekir. Kaynak maliyetinin üzerindeki bu yükler azaltılmadan, kredi faizleri üzerindeki düşüşün, hiç kuşku yok ki daha hızlı olabilmesi, mevduat maliyetlerinin de düşmesine bağlı."
"Kredi büyümesinin 2017'de yüzde 15 olmasını bekliyoruz"
Keskin, 2017 beklentilerine ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:
"Para piyasalarında daha istikrarlı bir dönem yaşanıyor. Hükümetin kredi kanallarını açık tutma ve ekonomik faaliyeti destekleme kararı ardı ardına geldi. Bu son derece olumlu bir seyir. Tasarrufları özendiren uygulamalar yürürlüğe girdi. Düzenlemelerdeki esneklikler devam ediyor. Aracılık maliyetlerinin düşürülmesi yönünde bir çaba var. Özellikle İstanbul Finans Merkezi kanun tasarısında bu yönde birtakım değişiklikler bekliyoruz. AB'de gözlemlediğimiz küresel toparlanmanın büyümeyi olumlu yönde etkilemesini bekliyoruz. Bu beklentiler çerçevesinde kredilerin 2017'de yüzde 15, toplam aktiflerin yüzde 13, mevduatın yüzde 13 ve öz kaynakların yüzde 12 düzeyinde artmasını bekliyoruz."
Muhabir: Sümeyye Dalkılınç, Murat Birinci