Darbeye karşı çıktığı için teşekkür edilen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Demokrasiyi savunmayacaksak, Cumhuriyeti savunmayacaksak neyi savunacağız biz" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasına, 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde yaşadıklarını anlatarak başladı. Kılıçdaroğlu, “Baştan kadar heyecanlı olması bile yaşadığım olayı anlatmak isterim. 15 Temmuz günü saat 21.50 uçağıyla Esenboğa’dan İstanbul’a gittik. Amacımız dış politikayla ilgili CHP’nin strateji belgesini açıklamaktı. İlk kez bir siyasal parti dış politikayla ilgili bir strateji belgesi açıklayacaktı. 11’i geçe de İstanbul’a indik. İstanbul’a gelince arkadaşlar cep telefonlarını açtılar. Cep telefonlarından darbe yapıldığını, köprülerin kapatıldığı gibi haberler. Ben önce bunu mizah konusu falan diye düşündüm. Ama İstanbul’da da Ankara’da da tankların sokağa çıktığı ifade edildi. İlk tepkim şu oldu, ‘biz darbeye karşıyız.’ Yanımda eski bakan Hayati Yazıcı vardı. Birbirimize iyi yolculuklar diledik. Fakat bu haber gelince Hayati Bey de inanmadı. Karşı çıktığımızı ifade ettik. Uçaktan indik. Dışarı çıkmamızın güvenlik açısından doğru olmadığı ifade edildi. İstanbul İl Başkanımıza ve diğer arkadaşlara Ankara’ya dönmemiz gerekiyor dedim. Havalananının kapalı olduğunu söylediler. İstanbul’da VIP salondan çıkmanın güvenlik açısından sağlıklı olmadığı ifade edildi. Ancak dedi ki koruma arkadaşlar dedi ki, ‘biz gidelim ön çalışma yapalım.’ sonra bilgi geldi Hayati Bey de biran önce Ankara’ya dönmek için o da çaba harcamış. Koruma arkadaşlar gittiler. Bir süre sonra geldiler. Güvenlik açısından sorunumuz olmayacak sizi çıkaracağız. Bir süre sonra çıktık. Biraz ilerlediğimiz de tankların beklediğini gördük. Biz o akşam Bakırköy Belediye Başkanımızın evine gittik. O ara Genel Başkan Yardımcımızdan telefon geldi. İlk bilgileri onlardan aldım. Bu arada ben Sayın Başbakanı aradım. Durumu öğrenmek istedim. Ulaşma şansımız olmadı. Bunun üzerine darbeye karşı olduğumuza dair kısa bir metni hazırlayıp medyaya geçtik. Medya bizim o kısa metnin belli cümlelerini kendine göre verdi. Ama bizim metnimizin başlangıcı, ‘darbeden çok çektik. Artık bu darbelerden Türkiye’nin kurtulması gerekir’ diye bir cümleydi" ifadelerini kullandı.
“PARLAMENTER DEMOKRATİK SİSTEMİ ÇÖKERTMEK İÇİN YOLA ÇIKANLAR HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMIŞLARDIR”
"21. yüzyıldayız. Hangi gerekçeyle siz darbe yapıyorsunuz" diye soran Kılıçdaroğlu, "Eğer bir sorun varsa parlamenter rejim içerisinde biz bu rejimi çözmeye hazırız. Bu sorunu çözmeliyiz. Parlamentonun iradesi ortaya çıkabilmeli. Kendi sorununu kendisi çözebilmeli. Demokrasi görüşü ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun hepimizin ortak paydası olmak zorundadır. Demokrasi sadece benim için değil çöpte kâğıt toplayan vatandaş için de geçerlidir. Adıyaman, Hakkari, Edirne’deki vatandaş için de geçerlidir. Esnaf için de geçerlidir demokrasi. Demokrasiyi askıya alacağız. Niçin? Buna açık ve net karşı çıktık. Parlamenter sisteme, parlamenter demokratik sisteme yönelik bir darbe girişimi oluştu. Hiçbir endişemiz yok. Parlamenter demokratik sistemi yaşatmak için mücadele ederken bu sistemi çökertmek için yola çıkanlar hayal kırıklığına uğramışlardır. Ordu içindeki bir cunta bu darbeyi yapmaya yeltendi. Ben önce parlamentoya gelip genel kurulun açılışına katılan milletvekillerimize, genel başkan yardımcılarımıza, grubumuzun bütün bilgilerini medyayla paylayan grup başkan vekillerime ve milletvekillerimize yürekten teşekkür ediyorum demokrasi konusunda verdikleri güzel sınav için. Demokrasiyi savunmak bizim temel görevimizdir. Biz Cumhuriyeti acıyla, kanla, gözyaşıyla kurduk. Cumhuriyet birileri tarafından bize altın tepsi içinde sunulmadı. Cumhuriyetin kuruluşunda bu ülkenin alın teri, gözyaşı var. Cumhuriyeti kuranların temel hedefi bize vasiyeti Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırın demişlerdi. Gazi Mustafa Kemal diyor ya, ‘Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir’ diyor. Neden? Artık hiçbir vatandaş padişahın kulu kölesi olmayacak. Özgür Cumhuriyetin direği olacak diyor. Bunu demokrasiyle taçlandıracağız. Bize vasiyettir bu. Demokrasiyi gün geçtikçe derinleştireceğiz ve geliştireceğiz. Ana hedeflerimizden birisi de budur. Cumhuriyet kurulduğu zaman sanmayın ki sadece Türkiye bunu yaptı. Bütün mazlum ülkelere örnek oldu. Bugün yine aynı şekilde bütün mazlum ülkeler ve bütün Müslüman dünyası Türkiye’deki Cumhuriyet ve demokrasinin gelişmesini bekliyor. Ne kadar gelişirse insan hakları bağlamında ne kadar büyürse bütün bu ülkelerin tamamı da genç Türkiye Cumhuriyeti örnek olacaktır” şeklinde konuştu.
“DİYORLAR Kİ, ‘CHP’YE TEŞEKKÜR EDİYORUZ’, BU ZATEN BİZİM GÖREVİMİZ”
Cumhuriyetin ve demokrasinin kolay kurulmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Cumhuriyet kurulduğunda okuma yazma oranı erkeklerde yüzde 7, kadınlarda binde 8. Seçim sandığını koysanız başına okuma yazma bilen adam koyamayacaksınız. Okuma yazma seferberliği başlattılar. Çünkü demokrasi ancak okuyarak bilinçli yurttaş olarak geliştirebileceğimiz bir kurum ve bunun yolunu açtılar. Demokrat denmekle demokrat olunmuyor. Önce evinizde demokrat olacaksınız. Dayatmayı değil dinlemesini bileceksiniz. Her şeyi ben bilirim değil, istişareyi, danışmayı bileceksiniz. Yani demokrasi kültürünüzü geliştireceksiniz. Bu da okumayla olur. Demokrasi sıradan bir olay değildir. Dünyanın demokrasi mücadelesi insanlık tarihi mücadelesidir. Demokrat olmak insan olmak demektir. Türkiye Cumhuriyeti de demokrasi yolunda ağır bedeller ödemiştir. İdam sehpaları kurulmuştur. Her darbe sonrası en büyük zararı CHP görmüştür. Bizim partimizin genel başkanları tutuklanmış hapse atılmıştır. Bizim bütün arşivlerimize, mal varlıklarımıza el konulmuştur. İl başkanlarımız, ilçe başkanlarımız hapse atılıyor. Bu kadar ağır bedeli ödeyen CHP nasıl demokrasi mücadelesi vermeyecek. Diyorlar ki, ‘CHP’ye teşekkür ediyoruz’ teşekkür değil bu zaten bizim görevimiz. Eğer Cumhuriyete sahip çıkacaksak zaten görevimiz bu bizim. Demokrasiyi savunmayacaksak, Cumhuriyeti savunmayacaksak neyi savunacağız biz. Dilimizde tüy bitti, son 3-4 yıldır. Parlamenter demokrasi diyoruz. Niye diyoruz? Bütün bu olayların önüne geçmek için söylüyoruz. Biz o kadar ağır bedeller ödedik ki ama bütün bunlara rağmen Cumhuriyet, demokrasi sevdasından ve tarihimizin birikiminin bize verdiği bilgilerden asla ödün vermedik. Bu ülkenin anayasasına değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek maddeyi koyduk, Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir. Değiştirilmesi dahi teklif edilemez."
(İHA)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasına, 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde yaşadıklarını anlatarak başladı. Kılıçdaroğlu, “Baştan kadar heyecanlı olması bile yaşadığım olayı anlatmak isterim. 15 Temmuz günü saat 21.50 uçağıyla Esenboğa’dan İstanbul’a gittik. Amacımız dış politikayla ilgili CHP’nin strateji belgesini açıklamaktı. İlk kez bir siyasal parti dış politikayla ilgili bir strateji belgesi açıklayacaktı. 11’i geçe de İstanbul’a indik. İstanbul’a gelince arkadaşlar cep telefonlarını açtılar. Cep telefonlarından darbe yapıldığını, köprülerin kapatıldığı gibi haberler. Ben önce bunu mizah konusu falan diye düşündüm. Ama İstanbul’da da Ankara’da da tankların sokağa çıktığı ifade edildi. İlk tepkim şu oldu, ‘biz darbeye karşıyız.’ Yanımda eski bakan Hayati Yazıcı vardı. Birbirimize iyi yolculuklar diledik. Fakat bu haber gelince Hayati Bey de inanmadı. Karşı çıktığımızı ifade ettik. Uçaktan indik. Dışarı çıkmamızın güvenlik açısından doğru olmadığı ifade edildi. İstanbul İl Başkanımıza ve diğer arkadaşlara Ankara’ya dönmemiz gerekiyor dedim. Havalananının kapalı olduğunu söylediler. İstanbul’da VIP salondan çıkmanın güvenlik açısından sağlıklı olmadığı ifade edildi. Ancak dedi ki koruma arkadaşlar dedi ki, ‘biz gidelim ön çalışma yapalım.’ sonra bilgi geldi Hayati Bey de biran önce Ankara’ya dönmek için o da çaba harcamış. Koruma arkadaşlar gittiler. Bir süre sonra geldiler. Güvenlik açısından sorunumuz olmayacak sizi çıkaracağız. Bir süre sonra çıktık. Biraz ilerlediğimiz de tankların beklediğini gördük. Biz o akşam Bakırköy Belediye Başkanımızın evine gittik. O ara Genel Başkan Yardımcımızdan telefon geldi. İlk bilgileri onlardan aldım. Bu arada ben Sayın Başbakanı aradım. Durumu öğrenmek istedim. Ulaşma şansımız olmadı. Bunun üzerine darbeye karşı olduğumuza dair kısa bir metni hazırlayıp medyaya geçtik. Medya bizim o kısa metnin belli cümlelerini kendine göre verdi. Ama bizim metnimizin başlangıcı, ‘darbeden çok çektik. Artık bu darbelerden Türkiye’nin kurtulması gerekir’ diye bir cümleydi" ifadelerini kullandı.
“PARLAMENTER DEMOKRATİK SİSTEMİ ÇÖKERTMEK İÇİN YOLA ÇIKANLAR HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMIŞLARDIR”
"21. yüzyıldayız. Hangi gerekçeyle siz darbe yapıyorsunuz" diye soran Kılıçdaroğlu, "Eğer bir sorun varsa parlamenter rejim içerisinde biz bu rejimi çözmeye hazırız. Bu sorunu çözmeliyiz. Parlamentonun iradesi ortaya çıkabilmeli. Kendi sorununu kendisi çözebilmeli. Demokrasi görüşü ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun hepimizin ortak paydası olmak zorundadır. Demokrasi sadece benim için değil çöpte kâğıt toplayan vatandaş için de geçerlidir. Adıyaman, Hakkari, Edirne’deki vatandaş için de geçerlidir. Esnaf için de geçerlidir demokrasi. Demokrasiyi askıya alacağız. Niçin? Buna açık ve net karşı çıktık. Parlamenter sisteme, parlamenter demokratik sisteme yönelik bir darbe girişimi oluştu. Hiçbir endişemiz yok. Parlamenter demokratik sistemi yaşatmak için mücadele ederken bu sistemi çökertmek için yola çıkanlar hayal kırıklığına uğramışlardır. Ordu içindeki bir cunta bu darbeyi yapmaya yeltendi. Ben önce parlamentoya gelip genel kurulun açılışına katılan milletvekillerimize, genel başkan yardımcılarımıza, grubumuzun bütün bilgilerini medyayla paylayan grup başkan vekillerime ve milletvekillerimize yürekten teşekkür ediyorum demokrasi konusunda verdikleri güzel sınav için. Demokrasiyi savunmak bizim temel görevimizdir. Biz Cumhuriyeti acıyla, kanla, gözyaşıyla kurduk. Cumhuriyet birileri tarafından bize altın tepsi içinde sunulmadı. Cumhuriyetin kuruluşunda bu ülkenin alın teri, gözyaşı var. Cumhuriyeti kuranların temel hedefi bize vasiyeti Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırın demişlerdi. Gazi Mustafa Kemal diyor ya, ‘Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir’ diyor. Neden? Artık hiçbir vatandaş padişahın kulu kölesi olmayacak. Özgür Cumhuriyetin direği olacak diyor. Bunu demokrasiyle taçlandıracağız. Bize vasiyettir bu. Demokrasiyi gün geçtikçe derinleştireceğiz ve geliştireceğiz. Ana hedeflerimizden birisi de budur. Cumhuriyet kurulduğu zaman sanmayın ki sadece Türkiye bunu yaptı. Bütün mazlum ülkelere örnek oldu. Bugün yine aynı şekilde bütün mazlum ülkeler ve bütün Müslüman dünyası Türkiye’deki Cumhuriyet ve demokrasinin gelişmesini bekliyor. Ne kadar gelişirse insan hakları bağlamında ne kadar büyürse bütün bu ülkelerin tamamı da genç Türkiye Cumhuriyeti örnek olacaktır” şeklinde konuştu.
“DİYORLAR Kİ, ‘CHP’YE TEŞEKKÜR EDİYORUZ’, BU ZATEN BİZİM GÖREVİMİZ”
Cumhuriyetin ve demokrasinin kolay kurulmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Cumhuriyet kurulduğunda okuma yazma oranı erkeklerde yüzde 7, kadınlarda binde 8. Seçim sandığını koysanız başına okuma yazma bilen adam koyamayacaksınız. Okuma yazma seferberliği başlattılar. Çünkü demokrasi ancak okuyarak bilinçli yurttaş olarak geliştirebileceğimiz bir kurum ve bunun yolunu açtılar. Demokrat denmekle demokrat olunmuyor. Önce evinizde demokrat olacaksınız. Dayatmayı değil dinlemesini bileceksiniz. Her şeyi ben bilirim değil, istişareyi, danışmayı bileceksiniz. Yani demokrasi kültürünüzü geliştireceksiniz. Bu da okumayla olur. Demokrasi sıradan bir olay değildir. Dünyanın demokrasi mücadelesi insanlık tarihi mücadelesidir. Demokrat olmak insan olmak demektir. Türkiye Cumhuriyeti de demokrasi yolunda ağır bedeller ödemiştir. İdam sehpaları kurulmuştur. Her darbe sonrası en büyük zararı CHP görmüştür. Bizim partimizin genel başkanları tutuklanmış hapse atılmıştır. Bizim bütün arşivlerimize, mal varlıklarımıza el konulmuştur. İl başkanlarımız, ilçe başkanlarımız hapse atılıyor. Bu kadar ağır bedeli ödeyen CHP nasıl demokrasi mücadelesi vermeyecek. Diyorlar ki, ‘CHP’ye teşekkür ediyoruz’ teşekkür değil bu zaten bizim görevimiz. Eğer Cumhuriyete sahip çıkacaksak zaten görevimiz bu bizim. Demokrasiyi savunmayacaksak, Cumhuriyeti savunmayacaksak neyi savunacağız biz. Dilimizde tüy bitti, son 3-4 yıldır. Parlamenter demokrasi diyoruz. Niye diyoruz? Bütün bu olayların önüne geçmek için söylüyoruz. Biz o kadar ağır bedeller ödedik ki ama bütün bunlara rağmen Cumhuriyet, demokrasi sevdasından ve tarihimizin birikiminin bize verdiği bilgilerden asla ödün vermedik. Bu ülkenin anayasasına değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek maddeyi koyduk, Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir. Değiştirilmesi dahi teklif edilemez."
(İHA)