İlahiyatçı Yazar Osman Ünlü, teravih namazına başlarken ve sonunda çeşitli dualar okunduğunu söyleyerek, bu duaların neler olduğunu anlattı.
İlahiyatçı Yazar Osman Ünlü teravih namazında okunan dualarla ilgili, "Teravih namazına başlarken ve bittikten sonra çeşitli şekilde okunan dualar vardır. Mesela teravih namazına kalkarken okunacak dualardan birisi şöyledir:
“Sübhâne zil mülki vel melekût. Sübhâne zil izzeti vel azameti vel celâli vel cemâli vel ceberut. Sübhânel melikil mevcûd. Sübhânel melikil ma’bûd. Sübhânel melikil hayyillezî lâ yenâmü ve lâ yemût. Sübbûhun kuddûsün Rabbünâ ve Rabbül melâiketi verrûh. Merhaben, merhaben, merhabâ yâ şehre Ramezân. Merhaben, merhaben, merhabâ yâ şehrel-bereketi vel gufrân. Merhaben, merhaben, merhabâ yâ şehret-tesbîhi vet-tehlîli vez-zikri ve tilâvet-il Kur’ân. Evvelühû, âhiruhû, zâhiruhû, bâtınühû, yâ men lâ ilâhe illâ hüv.”
Ramazanın onbeşinde sonra Merhaba diye okunan yerler, Elveda diye okunur. Teravih namazı bitince okunacak dua da şöyledir:
“Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed. Biadedi külli dâin ve devâin ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesîrâ. (Üç defa okunur ve üçüncüsünde) ve salli ve sellim ve bârik aleyhi ve aleyhim kesîran kesîrâ denir.
Yâ Hannân, yâ Mennân, yâ Deyyân, yâ Burhân. Yâ Zel-fadlı vel-ihsân nercül-afve vel gufrân. Vec’alnâ min utekâi şehri Ramezân bi hurmetil Kur’ân" açıklamasında bulundu.
Ünlü, "Bir kimse, kendi malından, başkasının fıtrasını verebilir mi" sorusu üzerine, "Konu ile alakalı olarak Redd-ül-muhtârda deniyor ki:
“Bir kimse, kendi malından, başkası için fıtra verince, o kimse önceden emretmiş ise, caiz olur, emri ile vermemiş ise, sonradan razı olsa da, caiz olmaz. Onun malı ile vermiş ise, razı olunca caiz olur" cevabını verdi.
"Bir baba, kendi çocuklarının fıtrasını, onlardan vekalet almadan da verebilir mi" sorusunu da yanıtlayan Ünlü, "Bir kimse, nafakasını verdiği kimselerin, çocuklarının fıtralarını, onların emri ve vekaleti olmadan verebilir" dedi.
İlahiyatçı Yazar Osman Ünlü, "Bir kimseye, fıtra ve kurban vacip olduktan sonra, elindeki mal yok olsa, bu kimse sorumluluktan kurtulur mu" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"Bir kimsenin nisaba malik olduktan, fıtra ve kurban vacip olduktan ve hac farz olduktan sonra mal elinden çıkarsa, af olmazlar. Halbuki, zekât ve uşur, malın elden çıkması ile affolur. Fakat, bunların elden çıkarılması ile bunlar da affolmaz."
Kaynak: İHA
.
dikGAZETE.com