ANKARA
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, açılışı yapılan ODTÜ Teknokent Bilişim İnovasyon Merkezi'nin hayırlı olmasını dileyerek, merkezin Türkiye’ye kazandırılmasını sağlayan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile ODTÜ yönetimini tebrik etti.
Bilişim ve telekom alanında teknoloji geliştirme çalışmaları yapmak üzere burada faaliyet yürütecek firmalara başarı temenni eden Erdoğan, yeni fikirlerin teknolojiye dönüşmesine vesile olmak üzere kurulan öğretim elemanları ve öğrenciler ile genç girişimcilerin çalışmalarının destekleneceği kuluçka merkezini de çok önemli gördüğünü ifade etti.
Türkiye'nin hedeflerine ulaşabilmesi için bu tarz merkezlerin olması ve bunların çoğaltılmasının gerekli olduğunu vurgulayan Erdoğan, "İnsanımızın zekasını ve pratikliğini bilimsel ve teknolojik disiplinle fikre, araştırma, geliştirmeye, ürüne, üretime dönüştürdüğümüzde ülkemizin herkesi şaşırtacak bir hızla yükselişe geçeceğine inanıyorum." dedi.
"Hayalleri artık gerçeğe dönüştürdük"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bundan 20 yıl önce ülkemizde yaşayan birisine şu anda bulunduğumuz yeri anlatsaydık herhalde bizi hayal kurmakla suçlarlardı ama işte hayalleri artık gerçeğe dönüştürdük. Şimdi gençlerimizle birlikte daha büyük hayaller kurmamız ve bunları gerçeğe dönüştürmek için çalışmamız gereken bir dönemdeyiz. Ülkemizin sınırlarını aşıp tüm dünyaya hitap eden başarılara imza atmadan bunu gerçekleştiremeyiz. Açılışını yaptığımız merkezimiz inşallah bu yönde atılmış bir adım olacaktır."
ODTÜ'nün kuruluş hikayesinin Türkiye'de bilimin ve teknolojinin serencamını göstermesi bakımından çarpıcı bir örnek olduğuna işaret eden Erdoğan, ODTÜ'nün Türkiye'nin ve Orta Doğu ülkelerinin kalkınmalarına katkıda bulunmak, bunun için gereken insan kaynağını yetiştirmek üzere 1956'da enstitü olarak kurulduğunu, üç yıl sonra da üniversite statüsü kazandığını anımsattı.
Her yeni kuruluş gibi ODTÜ'nün de ilk yıllarının sıkıntılı geçtiğini daha sonra bugünkü yerine taşınmasıyla hızla gelişmeye başladığını dile getiren Erdoğan, Türkiye'de hem üniversite yerleşimi hem de kendisine tahsis edilen arazi bakımından alanının en büyük kurumlarından ODTÜ'nün başarılarıyla hep adından söz ettirdiğini ifade etti.
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin bir dönemini esir alan ideolojik kavgaların ODTÜ'yü de etkilediğini buna rağmen ODTÜ’nün bilim ve teknoloji alanındaki marka değerini korumayı ve geliştirmeyi hep bildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bugün eğitimde ve öğretimde, bilim, teknolojide ODTÜ markası hala ilk sıralarda yer almaya devam ediyorsa bunu kurulduğu toprakların mayasının sağlamlığına borçludur. Eskiler 'sui misal emsal olmaz' derler biz de bu anlayıştan hareketle ODTÜ'yü hep başarılarıyla, yetiştirdiği kaliteli öğrencileriyle, sahip olduğu yüksek standartlı öğretim kadrosuyla altına imza attığı bilim teknoloji faaliyetleriyle değerlendiriyoruz."
ODTÜ'nün kuruluş kanunu
"Esasen ODTÜ'nün kuruluş amacı tam da bizim 16 yıldır inşa etmeye çalıştığımız politikanın ifadesi gibidir." diyen Erdoğan, konuşmasında ODTÜ'nün kuruluş kanununda yer alan "Türkiye ve Orta Doğu’nun kaynaklarının inkişafına ve iktisadi meselelerinin halline bilhassa ehemmiyet verilmek üzere Türk milletine ve diğer milletlere fayda sağlayacak araştırmalar yapmak." bölümü aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz işte bu amacı her alanda gerçekleştirmenin mücadelesini verdik, veriyoruz. Lisans, yüksek lisans, doktora çalışmalarında ortaya koyduğu başarılar ODTÜ'nün kendisine verilen göreve aradan geçen 60 yılı aşkın süreye rağmen hala sımsıkı bağlı olduğunu gösteriyor." dedi.
ODTÜ’yü Türkiye’ye kazandıranlara ve bugünlere gelmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Biz insanlık tarihinin en eski eğitim kurumlarına ev sahipliği yapmış bir coğrafyada yaşıyoruz. Harran'dan Nusaybin'e, Cizre'den Hatay'a, İzmir'den Bursa'ya, Erzurum'dan İstanbul'a kadar ülkemizin her köşesi kadim eğitim kurumlarının izleriyle doludur. Böyle bir mirasa sahip olmaktan şeref duyuyoruz ama aynı zamanda bu mirasa layık olmanın sorumluluğunu da üstlenmiş bulunuyoruz. Tarihimiz boyunca diğer kurumlarımız gibi yüksek öğretimimizde de değişen şartlara, ihtiyaçlara, taleplere göre sürekli yenilenmiştir, gelişmiştir. Cumhuriyet döneminde de bu değişim sürmüştür.
Üniversitelerimizi küresel yarışta en büyük güç kaynağımız olarak görüyoruz. Bilim eğer ahlaki değerlere yaslanıyorsa o nispette insana ve topluma hizmet eder. Bilimsel faaliyetlerin ve araştırmaların ürüne dönüşmesi, ticarileşmesi elbette önemlidir ancak bilimin kendisinin ticari meta haline gelmesine izin vermemeliyiz. Biz mirasçısı olduğumuz medeniyetlerin bilime katkılarını devam ettirmekle görevliyiz."
Yüksek öğretimde büyük atılımlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla yüksek öğretimde çok büyük atılımlar gerçekleştirdiklerini üniversite sayısını 76'dan 206'ya, üniversite öğretim elemanı sayısını 76 binden 162 bine, öğrenci sayısını da 1,6 milyondan 8 milyona, yabancı öğrenci sayısını da 15 binden 143 bine çıkartarak Türkiye'nin bu alanlardaki niceliksel tüm tıkanıklıklarını aştıklarını ifade etti.
Erdoğan, Almanya'ya gerçekleştirdiği ziyarette Başbakan Angela Merkel ile arasında geçen diyaloğu şu şekilde aktardı:
"Sayın Merkel'e sordum 'sizde üniversite öğrencisi ne kadar' diye. Verdiği rakam 3 milyon, nüfus bizden fazla. 'Siz de ne kadar' dedi, ben de dedim 'biz de 8 milyon'. Tabii orada bir şaşkınlık geçirdi. Tabii bir nitelik, nicelik meselesi var ama biz bunu önümüzdeki yıllarda da aşacağımıza inanıyorum ve biz patlamamızı, sıçramamızı yaptığımız zaman çok çok farklı yapacağımıza inanıyorum.
Yeni dönemde artık niteliğe, kaliteye yoğunlaşmamız gerekiyor. Beşeri sermayemiz bizim en büyük gücümüzdür. Bunun için de yüksek öğretim sistemimizi kurumlarıyla ve yönetimiyle çok daha ileriye taşımamız şarttır. Açık konuşmak icap ederse halihazırda çok ideal bir yükseköğretim sistemine sahip olmadığımız bir gerçektir. Türkiye geliştikçe, güçlendikçe, ileriye gittikçe bu alanda daha kapsamlı ve büyük adımlar atmakta kararlıyız."
'Türkiye'yi yüksek öğrenimde parmakla gösterilen ülkeler arasına sokacağız'
Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, diğer hususlar gibi yüksek öğretim alanındaki reformlarımız için de bize büyük imkanlar sağlıyor. Son dönemde Yüksek Öğretim Kurumumuz YÖK'ü attığı adımları bu reformların bir öncüsü, bir habercisi olarak kabul ediyorum. Araştırma üniversitelerinden misyon farklılaşmasına ve kalite kuruluna kadar yapılan tüm çalışmaları yakından izliyorum. Bu girişimlerden elde edilen sonuçların değerlendirilerek en kısa sürede sistemin işleyişine yansıtılacağına inanıyorum." ifadelerinin kullandı.
Özellikle tıp, mühendislik ve hukuk gibi temel alanlarda eğitim kalitesinin yükseltilmesine yönelik reformlara olan ihtiyacın çok daha acil olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Vakıf üniversitelerimizin, kendilerine sağlanan onca ayrıcalığa rağmen, kimi istisnalar hariç, eğitim-öğretimde kalitenin yükseltilmesi beklentilerimize yeteri kadar katkıda bulunamadıklarını görüyoruz. Hatta bazı vakıf üniversitelerimizin, vakıf mantığıyla asla uyuşmayacak şekilde sadece kazanç odaklı faaliyet gösterdiklerini de üzüntüyle müşahede ediyoruz.
Bu meselenin üzerinde de hassasiyetle durulması gerekiyor. Ayrıca denklik konusunun da yine bu kalite anlayışı çerçevesi geliştirilecek objektif kriterlere bağlanarak hızla çözülmesine ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. İnşallah tüm bu meseleleri, önümüzdeki dönemde yoluna koyacak, Türkiye'yi yüksek öğrenimde parmakla gösterilen ülkeler arasına sokacağız."
"Teknolojik bağımsızlığımız çok önemli"
Dünyada artık bağımsızlığın ölçütü olarak toprak, bayrak ve milli para gibi kriterlere yenilerinin eklendiği bir döneme girildiğine değinen Erdoğan, "Bunların en başında da teknolojik bağımsızlık geliyor. Veri üretiminden güvenliğine, savunma, sağlık, eğitim, bilişim teknolojilerinden yapay zekaya kadar her alanda kendi ayaklarımız üzerinde durmak mecburiyetindeyiz.
Şayet biz bunu beceremezsek zorunlu olarak ipin ucu başka birilerinin eline geçecektir. Nasıl topraklarımıza hükmetmeden bağımsız olamazsak, teknolojiye hakim olmadan da bağımsızlığımızı sürdüremeyiz. Üstelik kendimizle birlikte kalbini ve umudunu bize yöneltmiş tüm dostlarımıza, kardeşlerimize karşı da sorumluluklarımız var. Teknolojik bağımsızlığımız işte bu sebeple de çok önemlidir." dedi.
Bilgi temelli kalkınmanın temel şartının kendi değerlerini özümsemiş, bilim ve teknolojinin "künhüne vakıf bir nesil" yetiştirmek olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu bizim için öncelikli bir adım olmalı. Teknolojiyi sadece kullanan değil, tasarlayan, geliştiren ve üreten bir ülke konumuna gelmedikten sonra bu hedefe ulaşamayız. Eğer teknoloji çok hızlı gelişiyorsa bizim ondan daha hızlı hareket etmemiz, bunun için de daha çok çalışmamız şarttır." değerlendirmesinde bulundu.
"Madem çocuklarımız artık doğdukları andan itibaren dijital bir dünyaya gözlerini açıyorlar, öyleyse biz de tüm hazırlığımızı buna göre yapacağız" ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bilgiye erişimi sınırlandırmanın değil tam tersine çeşitlendirmenin ve bilinçli kullanımının yollarını arayacağız. İşte bu noktada en büyük görev üniversitelerimize, saygıdeğer hocalarımıza düşüyor. Üniversitelerimiz gerek eğitim öğretim gerek araştırma geliştirme faaliyetleriyle bu sürecin öncüsü, sürükleyicisi olmalıdır. Küresel rekabette öne geçebilmek için ülkemizin tüm imkanları gibi üniversitelerimizi de en yetkin şekilde kullanmalıyız."
"Milli Teknoloji Hamlesi ve Dijital Türkiye"
Geçtiğimiz günlerde milli harita uygulamaları HGM Atlas ve HGM Küre'nin açılışının yapıldığını hatırlatan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Orada da ifade ettiğim gibi dünya, yapay zeka çalışmalarıyla yani bir teknoloji seviyesine doğru gidiyor. Her ülke teknolojide bu yeni dönemde kendi hedeflerine göre isimler veriyor. Mesela Almanlar buna 'Endüstri 4.0' diyor, Japonlar 'Toplum 5.0' yaklaşımı üzerinde çalışıyor. Amerika'da 'Yaşam 3.0', '4. Devrim' ve 'Birey 4.0' türü tartışmalar var. Biz ise 'Milli Teknoloji Hamlesi ve Dijital Türkiye' diyerek bu süreçte yerimizi alıyoruz."
Bu süreçte yetişmiş insan kaynağı geliştirmekle sorumlu üniversitelere çok daha sorumluluk düştüğünü ifade eden Erdoğan, "Üniversite-sanayi iş birliğini çok daha ileriye taşımalıyız. Bu konuda ben, Güney Kore'yi çok başarılı görüyorum.
Özellikle bir ziyaretimde Samsung'u bir göreyim demiştim. Gittiğimde üniversite ile olan iş birliğini görünce gerçekten kendilerine hayran olmamak mümkün değildi. Part-time olarak öğrenciler, üniversiteden çıkarak hemen Samsung'a geliyor ve orada da çalışmaya başlıyorlar.
Dolayısıyla teorik-pratik buluşmasını orada görünce tabii ki o insanın yetişmemesi için hiçbir sebep kalmıyor. Belli bir ücret alma imkanı olduğu için de burs diye bir sorun da kalmıyor. Yani Samsung eğer bugün dünyada bu kadar önemli bir yeri yakalıyorsa bunun altında neler yatıyor, bunu da orada bizzat gördük. Bunu bizim yapmamamız için hiç bir sebep yok, biz de bunu başarırız." dedi.
"Teknoparklar kuruluş amacı dışına çıkarılmamalı"
Recep Tayyip Erdoğan, üniversitelerle sanayi yenilikçi fikirlerin ürüne dönüştürülmesi ortak gayesi etrafından buluşturan teknoparkların desteklenmesinin önemini vurgulayarak, şunları söyledi:
"ODTÜ'nün şu anda bu adımı atmış durumda. Bir an önce bunun neticesini de inşallah bu teknoparktan almamız lazım. Teknoparkların kuruluş amaçlarının dışına çıkartılmasına engel olmak için, buralarda faaliyet yürütecek firmaların seçiminde hassasiyet gösterilmeli.
Rastgele birilerine şöyle bir yer verelim. O da gelsin burada bunu kursun yok. Bu noktada idealizmi olan, bu noktada kendini ispatlamış olanlarla bunu yürütüp o türlerine de çok daha farklı yerlerde bu imkanlar sağlanabilir. Öncelikle neticeyi nerede daha çabuk alacağız. Buna odaklanmasız lazım."
Doktora programlarına aynı doğrultuda ağırlık verilmesine de ihtiyaç olduğuna işaret eden Erdoğan, gerek yurt içi gerek yurt dışı programlarıyla doktoralı yetişmiş insan sayısının ne kadar yükseltilebilirse bu yarışta yerin o kadar sağlam tutulabileceğini söyledi.
Erdoğan, oransal olarak programlarının hem koordinasyonunu hem etkinliğini hem verimliliğini yükseltmek için ilgili kurumlar arasında daha sıkı bir iş birliğine gidilmesi gerektiğine dikkati çekerek, üniversitelerle birlikte daha yapacak çok işimiz bulunduğunu, Türkiye'nin üniversite yönetimlerinin özerkliği ve kendilerine tahsis edilen kaynaklar bakımından dünyada çok iyi bir yerde olduğuna değindi.
Türkiye'nin 81 ilinde üniversite bulunduğunun altını çizen Erdoğan, öğrenciyi ayağına çeken üniversitelerin değil artık öğrencinin ayağına giden üniversitelerin olduğunu bu önemli adımı gerçekleştirdiklerini anlattı.
"Cumhurbaşkanı olarak daima yanınızdayım"
Erdoğan, üniversitelerin ellerinde kaynakları ve imkanları yetkileri en doğru şekilde kullanarak Türkiye'nin gelişmesine, kalkınmasına, büyümesine katkı verdikleri oranda değerleneceğini ve güçleneceğini belirterek, şunları kaydetti:
"Kendini bilime ve teknolojinin gelişmesine adamış yönetimler elinde üniversitelerimizin yakın gelecekte arzu ettiğimiz kalite seviyesine ulaşacaklarına canı gönülden inanıyorum. Hocalarımızın da aynı inançta olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanı olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da daima yanınızda bulunacağımdan asla şüpheniz olmasın. Türkiye'yi hep birlikte hedeflerine ulaştıracağız.
Bu, benimle olacak bir iş değil. Ben siyaset olarak, ülkemin başındaki bir yönetici olarak varım. Sizler ise ilim ve irfanın temsilcileri olarak varsınız. Bizlerde bütünleşirsek o zaman gerçekten milliyetperver, vatansever bir nesli yetiştirir ve ülkemizi uçururuz."
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com