Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD) Yönetim Kurulu Başkanı Nesimi Ozan Veryeri, aralarında ada martısı, kum köpekbalığı, şişe burun yunus, orfoz ve yumuşakçaların bulunduğu deniz canlılarının neslinin, çevresel faktörler nedeniyle tükenme tehlikesi yaşadığını belitti.
İzmir’de SAD Koordinasyonu’nda düzenlenen “ÇED ve Bilirkişi Raporlarında Tespit Edilen Sorunlar, Nedenleri ve Çözüm Önerileri” paneli, çok sayıda akademisyen, bağımsız uzman, mühendis ve bürokratları bir araya getirdi.“Canlıları tek tek korumak hiçbir anlam ifade etmiyor. Kıyılardaki yatırım kararlarına yön veren ÇED raporlarında niteliksiz olanların önüne geçilerek, el değmemiş kıyılar korunmazsa çok sayıda canlı yok olacak” diyen SAD Yönetim Kurulu Başkanı Nesimi Ozan Veryeri, aralarında ada martısı, kum köpekbalığı, şişe burun yunus, orfoz ve yumuşakçaların bulunduğu deniz canlılarının neslinin, çevresel faktörler nedeniyle tükenme tehlikesi yaşadığını söyledi.
"BÜYÜK UĞRAŞ VERİYORUZ"
Düzenlenen panelin odak noktasında hedef alınmış kişi ve kurumlar olmadığını vurgulayan Nesimi Ozan Veryeri, önemli olanın Akdeniz ve ülke ölçeğinde son derece değerli kıyı ve denizlerin akılcı kullanımında bilim ve mevzuat birikiminin samimi ve adil şekilde değerlendirilmesi olduğunu kaydetti. Ülkemizde kıyı ve deniz alanları yönetimi konusunun, enerji, sanayi, turizm ve gıda endüstrisi geliştikçe daha da önem kazandığını bildiren Veryeri, şunları söyledi:“Geçmişi 30 milyon yıl ve daha öncesi zamanlara dayanan biyolojik çeşitlilik ve yaşam alanlarının korunması çok önemli. Deniz ve kıyı memeli canlıları, balıklar, deniz bitkileri ve kuşlar ülkemizdeki muhteşem kıyılara bağımlılar. Ancak ülkemizdeki endişe verici kıyı tahribatı yaşam alanlarının hızla yok olmasına neden oluyor. Canlılar ya alanı terk ediyor ya da doğal davranışları dışında davranarak liman ve benzeri yapay alanlara sığınıyor. Biz SAD olarak ‘Türkiye Kıyılarında Önemli Doğa Alanlarının Korunması ve Savunulması’ hareketi olarak bilinen ve kısa adı ‘ÖDA SAVUN’ olan projemizle resmi kurumlarla irtibat içerisinde kalarak, kıyı tahribatını ve suistimalini engellemek için büyük uğraş veriyoruz.”
“BU SENARYONUN KAZANANI OLMAZ”
Veryeri, panelin amacının da yatırım kararlarında mekan belirleme hassasiyetinin önemine dikkati çekmek olduğunu kaydederek şöyle devam etti:“ÇED süreçleri bir taahhüt niteliğinde değil, yatırımcıyı kamuyla karşı karşıya getirmeyecek şekilde kamu yüksek çıkarlarını gerçekçi bir şekilde koruyan bilime bağlı raporlar olmalıdır. Yanlış ÇED süreçlerinin en büyük mağduru yatırımcının kendisi. Yanlış yere yapılan yatırımlar yatırımcının kamu nezdinde prestij ve saygı kaybına neden oluyor. Yatırımın gerekliliğini ifade eden yüksek kamu çıkarı birçok açıdan elde edilemiyor. Bu senaryonun kazananı olamaz. Bu panel çalışmasında birbirimizin gözlerinin içine bakarak ne kadar samimi olduğumuzu tartışacağız. Nihayetinde bu süreçleri tasarlayan ve yürüten resmi kurumlar, yatırımcılar ve uzmanların bağlı olması gereken standartları ve yeni mevzuat önerilerini masaya yatıracağız. ÇED süreçlerinde yaratılan kaotik karmaşanın yükünü mahkemelerin omzuna yüklemek haksızlık. Biz yatırımların karşısında değiliz, kalkınmaya da korumaya da varız. Birbirimizi anlayarak ortak noktada bu sorunu çözeceğimize olan inancımız tam.”