Türkiye Bankalar Birliği'nin 59'uncu Olağan Genel Kurulu bugünn yapıldı. Toplantıda konuşan Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, faiz dışı gelir gider dengesinin yeterince iyileştirilemediği ve faiz marjının sektörün karını etkileyen en önemli gelir kalemi olmaya devam etmekte olduğunu söyledi. Faiz marjının toplam aktiflere oranı faiz oranlarındaki düşüşe bağlı olarak gerileme eğiliminde olduğunu dile getiren Aydın, “Düşen kar marjı artan iş hacmi ile dengelendiği sürece sağlıklı olan da budur. Sektörün daha makul net faiz marjı ile çalışmasının; düzenlemelere uygun olmak ve müşterileri tam olarak bilgilendirmek kaydıyla, sunduğu ürün ve hizmetlerden sağladığı ücret ve komisyon gelirlerinin artırılması ile ilgili olduğu da göz önünde bulundurulmalıdır” dedi.
“FAİZ MARJININ DÜŞMESİ BEKLENEN BİR DURUM”
Faiz oranlarının düşüş eğiliminde olmasının makro dengelerdeki sağlıklı gelişmenin ve bekleyişlerdeki iyileşmenin bir göstergesi olduğunu belirten Aydın,. ”Faiz oranlarının yükselmesi kredilerin daha kazançlı olduğu anlamına da gelmemektedir. Şöyle ki, yüksek kredi faiz oranları sağlıklı ve duyarlı işletmelerin kredi talebinin azalması, yatırımın düşmesi, büyümenin yavaşlaması anlamına gelir. Bu durum bankalar açısından daha yüksek risk primi ve kredi riskinin artmasının işaretidir. Bu nedenle bankalar faiz oranlarının yükselmesinden çekinirler çünkü kredilerin zamanında ve eksiksiz olarak dönmemesinden endişe ederler” diye konuştu.
“TÜRKİYE’DE BÜYÜME HIZLANDI”
Küresel ekonomide, büyümenin ve ticaretin hızlandırılarak daha yaygın hale getirilmesi için yoğun çabalara rağmen toparlanmanın beklenenden daha yavaş olduğu bir ortamda Türkiye ekonomisinin başarılı bir performans göstererek büyüme devam ettiğinin altını çizen Aydın,”Gayri safi yurtiçi hasıla büyüme hızı yüzde 4 olmuştur. Tasarruf oranı yükselmiştir. Bütçe disiplini korunurken, kamunun borç stokunun milli gelire oranı gerilemiştir. Cari açık daha makul bir düzeye düşmüştür. Türkiye’ye net sermaye girişi devam etmiştir. Finansal sektör işlevini sürdürdü. Bu olumlu gelişmelere karşı, enflasyon hedefin üzerinde kalmıştır. TL reel olarak değer kaybetmiştir. Enflasyona ilişkin beklentilerin hedefe doğru iyileştirilmesi amacıyla para politikasında likiditenin sıkılaştırılmasına yönelik önlemlerin de etkisiyle faiz oranları yükselmiştir” dedi.
“BİLANÇO BÜYÜMESİ YAVAŞLIYOR”
Hüseyin Aydın, bankacılık sektörünün bilanço büyüklüğünün Mart 2016 itibariyle yıllık bazda, reel olarak yüzde 5 oranında artarak 2,4 trilyon TL olduğunu söyleyerek “Dolar bazında ise 852 milyar dolardır. Bilançonun milli gelire oranı yüzde 120 düzeyindedir. Ölçeğimiz hala küçüktür. Dünyanın aktif toplamı en büyük bankalarının toplam aktifleri dikkate alındığında, 36 bankanın tekil olarak bilanço büyüklüğü sektörümüzün toplam aktiflerinden daha fazladır. Varlıkların yüzde 63’ü özel sektöre açılan kredilerden, yüzde 14’ü ise kamuya açılan kredileri gösteren menkul kıymet portföyünden oluşmaktadır. Diğer bir değişle, bilançonun dörtte üçünden fazlası ekonomik faaliyetin doğrudan finansmanında kullandırılmıştır” şeklinde konuştu.
“MEVDUATIN BİLANÇOYA ORANI YÜZDE 53”
Mevduatın bilançoya oranının yüzde 53 olduğunu vurgulayan Aydın, “Milli gelire oranı ise yüzde 63 olmuştur. Kredilerin finansmanında kamu kesiminin net borç itfasından sağlanan kaynakların da önemli bir etkisi olmuştur. Nitekim, 2003-2016 Mart döneminde Hazine’nin net itfası 280 milyar TL özel sektöre kredi olarak kullandırılmıştır. Bu tutar, bu dönemde TL kredilerdeki artışın beşte birine eşittir. Kredi büyümesinin sağlıklı olarak sürdürülmesinde özel sektörün ve kamu kesiminin tasarruflarının arttırılmasının önemi aşikardır. Bu konunun son dönemde uygulanmakta olan ekonomi politikalarının ana odak noktası olmasını da olumlu buluyoruz. Diğer yandan, gerek mevduatın sınırlı miktarda ve kısa vadeli olması gerekse göreli olarak yüksek maliyeti nedeniyle geçiş döneminde, repo işlemleri menkul kıymet ihraçları ve sendikasyon veya sekürütizasyon, sermaye benzeri kredilerden sağlanan mevduat dışı kaynaklar proje finansmanı başta olmak üzere kredilerin ve büyümenin finansmanında kullanılmaktadır. Mevduat dışı kaynaklar ile bilançonun yüzde 28’i finanse edilmektedir. Yurtdışı bankalardan sağlanan yabancı para kredilerin bilançoya oranı yüzde 13, repo yoluyla finansman yüzde 7, menkul kıymet ihracı yoluyla sağlanan finansman ise yüzde 4 düzeyindedir” dedi.
“BANKACILIĞI DOĞRUDAN VEYA DOLAYLI İLGİLENDİREN TÜM DÜZENLEMELER YAPILIRKEN BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMUNUN DEĞERLENDİRMESİ ALINMALIDIR”
Bankacılık ile ilgili denetim yapma yetkisine sahip kurumlar ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu arasında çok yakın işbirliği ve koordinasyon olması gerektiğini söyleyen Aydın,”Olağanüstü durumlar tanımlanmalı ve ortaya çıktığında otomatik uygulamaya izin verecek genel bir düzenleme yapılmalıdır. Düzenlemeler; basit, uygulanabilir tutarlı olmalı, bankacılık sektörünü büyütmeli, rekabeti ve rekabet gücünü desteklemelidir. Özkaynakları aşındırmamalı, güçlendirmelidir. Yeni teknolojiler ile desteklenen ürün ve hizmetlerin geliştirilmesini kolaylaştırmalıdır. Sorunlu alacakların tahsilatını hızlandırmalı, serbest sermayenin daha verimli sektörlere yönlendirilmesini ve yatırımların sürdürülmesini özendirmelidir. Aracılık maliyetini düşürmelidir. Kredi verme iştahını düşürmemelidir. Risk alınmasına müdahale etmemeli, riskin daha iyi yönetilmesini gözetmelidir. Risk primini düşürmeli, sektöre duyulan güveni sağlamlaştırmalıdır. Piyasaları büyütmeli ve derinleştirmelidir” şeklinde konuştu.
dikGAZETE.com