İSTANBUL
Siyer Vakfı'nın Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) katkılarıyla düzenlediği Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Yarışması'nın "Sinema Söyleşileri" programı kapsamında "Sinema ve Hayat" başlıklı oturum gerçekleştirildi.
Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi'nde düzenlenen ve moderatörlüğünü Esra Elönü'nün yaptığı "Sinema ve Hayat" başlıklı oturumda, oyuncu Turgay Tanülkü konuşmacı olarak yer aldı.
Tanülkü, çocuk ve gençlik anılarını, Türk sinemasının dünden bugüne yolculuğunu anlattı.
Türk insanının "acıyı bal eden" bir karaktere sahip olduğunu belirten Tanülkü, "Çocukluğumda annem komşuya götürmem için bir kap yemek verir, onu komşunun kapısının önüne bırakıp onlara görünmeden dönmemi tembih ederdi. Eskiler bizden daha çok incelik sahibi bireylerdi." dedi.
Turgay Tanülkü, 17 yaşındayken cezaevine girdiğini belirterek, işkenceler gördüğünü ve 6 arkadaşının da o dönemde idam edildiğini söyledi.
26 çocuğu evlat edinen Tanülkü, "Evlatlarımın 11'i mezun olup yuvalarını kurdular, 8 tane de torunum var. Soyisimleri benimkinden farklı ama insanın kokusunu alabilirseniz, evladın kıymetini anlarsınız. Ben insanlara ulaşabilmek için tiyatroyu kullanıyorum. Cezaevlerinde oyunlar oynuyorum. Gönül işi olarak yapıyorum bunu." diye konuştu.
"Kavgasını vermediysek kıymetini bilmiyoruz"
Sinema filmlerini izlerken bazen duygulanıp ağladığını aktaran oyuncu, bir arkadaşının Müslüman olma hikayesini şöyle anlattı:
"Yıllar önce Fransız yönetmen bir arkadaşımla Artvin'de film çektiğimiz bir gün, sabah ezanını dinlemiştik. Arkadaşım ezandan çok etkilendi, her sabah kalkıp ezanı dinliyordu. Hatta bir gün götürüp müezzinle tanıştırdım, ondan da dinledi.
O etkilenmenin neticesinde Müslüman olmaya karar verdi ve artık Hopa'da yaşıyor. Biz biraz miras gibi gelen şeyin kavgasını yapmıyoruz ama mücadeleyle sahip olduklarımızın yapıyoruz. Yani kavgasını vermediğimiz şeyin kıymetini bilmiyoruz. Fransız arkadaş İslam'ın kıymetini çok iyi biliyor ama. Müslümanların yaşadığı dramlarla alakalı sürekli bana telefon açıyor."
"Bu ülkenin insanına ve bu devlete küsülmez"
Usta oyuncu, kendi ruhuna yakıştırdığı rolleri seçtiğini aktararak, "Oyunculuk hayatın her alanında var. Sabah elimizi, yüzümüzü yıkıyoruz, oyunculuk başlıyor belki de. Eskiden racon sahibi insanlar vardı, insanların arasında bir münakaşa olduğunda kendi usulünce çözerlerdi.
Şimdi ise bizler birçok şeyi kanıksadık. Mesela dizide evli adam başka kadınlarla birlikte oluyor diye eleştiriyoruz ama 20'li yaşlarda onlarca genç öldürülüyor bir sahnede, kimse bunu eleştirmiyor." dedi.
Belirli bir erdeme ulaşan kişinin bir başka canlıyı incitmeyeceğine dikkati çeken Tanülkü, aile bireylerinin kendi aralarındaki diyaloğun ve muhabbetin azaldığını, bunun da toplumu yalnızlaştırdığını belirtti.
Tanülkü, 17 yaşında Ulucanlar Cezaevi'ne girdiğini hatırlatarak, "Hiçbir zaman devlete ve millette küsmedim, düşman olmadım. Çünkü bu ülkenin insanına ve bu devlete küsülmez, biz böyle öğrendik. Sağcının da solcunun da derdi aslında kanunlaydı.
'Bu yasalar başka yerlerden alınmış, bizim insanımıza uymuyor' derdik. Gerçekten de insanımızın duygu ve inancına göre değişmeli" dedi.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com