ŞANLIURFA
Yaz mevsimini serin olduğu için Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki Erzurum, Van, Elazığ ve Muş'un yaylalarında geçiren besiciler, havaların soğumasıyla diğer illere göre daha ılık olan Şanlıurfa'ya geliyor.
Hayvancılığa uygun kentin farklı bölgelerinde kurdukları çadırlarda kış ve ilkbahar mevsimini geçiren göçerler, bu nedenle eğitimden sağlığa, teknolojiden sosyal hayata kadar pek çok imkandan mahrum bir yaşam sürmek zorunda kalıyor.
Yüzlerce hayvanın her türlü bakımını yapma kabiliyetine sahip besiciler, doğayla iç içe geçen ömürlerini adeta sürülerine adıyor.
Çadırlar kurulmaya başlandı
Şanlıurfa'nın Haliliye ilçesine bağlı Boztepe Mahallesi'ne gelen çok sayıda göçer aile, belirledikleri noktalara hem kendileri hem de hayvanları için çadırlarını kurmaya başladı.
Çevreden el arabalarıyla taş toplayıp hayvanları için ağıl yapan ve aldıkları yemleri taşıyan besiciler, çetin kış şartları öncesi hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyor.
Soğuk kış günlerini çadırda geçiren ve binbir zorlukla mücadele eden bölgedeki göçerin yüzü, çocuklarının okula kazandırılmasıyla bu yıl gülmeye başladı. Bölgede yaşayan onlarca çocuk, devlet tarafından sağlanan servis sayesinde okulla tanışmış oldu.
"En büyük sıkıntımız meramızın olmaması"
Karacadağ Göçerler Derneği Başkanı Hamza Ağan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, et ithalatının önüne geçmek için göçerlerin desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Sadece Şanlıurfa'da kayıtlı 338 aile göçebe olarak yaşıyor. Tabii başka illerdeki sayıyla birlikte bini buluyorlar. Karacadağ bölgesinde göçerlerin beslediği 200 bin civarında küçükbaş hayvan var. Ancak bizim en büyük sıkıntımız meramızın olmaması. Gittiğimiz her yerde mera parası veriyoruz, yem de pahalı."
"Çadırda doğum, büyüdüm"
Göçer kadınlardan 66 yaşındaki Hamşe Turan ise çadırda doğup büyüdüğünü ve hayatının taşınmakla geçtiğini dile getirerek, bu nedenle büyük zorluklar yaşadığını aktardı.
Çocuklarının da bu şekilde bir yaşam sürdüğünü anlatan Turan, "Anlatmakla olacak şey değil, gerçekten çok zor bir şekilde yaşıyoruz. Alışmasak, sevmesek bu işi yapamayız. Dokuz çocuğum doğdu, hiçbirini okula gönderemedim ama inşallah torunlarım okur." dedi.