Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, “Özel istihdam bürolarıyla Suriye’den Türkiye’ye gelen kardeşlerimize yönelik çalışma izninin hiçbir ortak tarafı söz konusu değildir. Bunun Suriyeli çalışanlarla en ufak bir bağı ve ilişkisi söz konusu değildir” dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu, Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin (EMD) düzenlediği sohbet toplantısına katıldı. Toplantıda basın mensuplarının sorularını cevaplayan Soylu, promosyon meselesinde nereye gelindiğiyle ilgili soruya, “Şuanda promosyon diye tabir edilen bir şeyimiz var. Emeklilerimize bir bankayla yaklaşık 4-5 aylık bir anlaşma galiba, özel bir bankayla yapılan anlaşma çerçevesinde promosyon diye tabir edilebilecek ama beklentilerin ne derece yakınında uzağında tartışılabilir bu her yeni emekli olana sağlanan bir miktar bir ödeme söz konusu. Ama biz hemen geldikten sonra seçimde konuşulan konulardan birisi olduğu içindi ne yapabiliriz diye arkadaşlarımızla toplandık? Bankalar Birliği ile bu konuda yaptığımız bir toplantıda önemli bir başlıkta bu oldu. Bankalar birliğimizin bize yönelik bir talebi söz konusu oldu. Birlikte çalışalım diye. Aslında bizimde ondan önce bir talebimiz olmuştu. Karşılıklı talepleşme söz konusu oldu. Şimdi SGK Bankalar Birliği’nin talebi üzerine bankalarla görüşmelere başladılar. Bizim amacımız burada emeklimizin en fazla istifadeyi sağlayabilmesidir. Herhalde kıran kırana bir pazarlık olacak diye düşünüyorum. Bizim bankalar pazarlığa alışkındır, bizim bakanlığımızda pazarlık yapmayı iyi bilir. Bu süreçten inşallah emeklilerimiz istifade eder. Biz emeklimize ne kadar fazla bir katkı sağlayabilirsek o kadar mutlu oluruz” yanıtını verdi.
“ÖZEL İSTİHDAM BÜROLARIYLA SURİYE’DEN TÜRKİYE’YE GELEN KARDEŞLERİMİZE YÖNELİK ÇALIŞMA İZNİNİN HİÇBİR ORTAK TARAFI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”
Özel istihdam bürolarının Suriyeli sığınmacıların çalışma hayatına katılmasıyla birlikte mi düşünüleceğiyle ilgili soru üzerine Bakan Soylu, “Özel istihdam bürolarıyla Suriyeli daha doğrusu Suriye’den Türkiye’ye gelen kardeşlerimize yönelik çalışma izninin hiçbir ortak tarafı söz konusu değildir. İş gücü piyasasının özellikle esnek piyasanın, iş güvencesinin sağlanması için bir regülasyon aracıdır. Özel istihdam bürosu. Sistemi içerisinde çok büyütülmemesi lazım. Bunun Suriyeli çalışanlarla en ufak bir ilintisi bağı ve ilişkisi söz konusu değildir. Bu tartışmayı Suriye meselesi olmadan öncede yapmışız. Esnek çalışma, çalışma hayatının ana unsurlarından birisi” değerlendirmesinde bulundu.
“13 milyon 990 bin geçen ay itibariyle çalışan var” diyen Bakan Soylu, “Bunun içerisinde 16 milyon bir yılda iş bildirgesi çıkması var. İşten çıkış bildirgesi var. Burada çalışma hayatında dayanıklılık kapsayıcılık ne derseniz deyin, bir problem olduğu bellidir. Bu bizim çalışma hayatımızın dinamizminden kaynaklanabilir. Yapısından kaynaklanabilir. Ama burada mevcut kıdem tazminatı sisteminin bir güvence oluşturmadığı da ortadadır” şeklinde konuştu.
“BİZ BUNU KANUNİLEŞTİRİYORUZ, HUKUKİLEŞTİRİYORUZ”
Geçici işçilikle ilgili soru üzerine Soylu, şunları söyledi:
“Geçici iş ilişkisi olarak değerlendirilebilir. Bir üniversite öğrencisi 2,5 aylık bir geçici iş ilişkisinde bulunmak isteyebilir. Bu hepimizin hayatında oldu. Her birimiz dönüp 18 yaşından sonra çalıştığımız yerlerde sigortalarımızı yaptılar mı yapmadılar mı diye bakıyoruz. Bu hayatımızın çıplak gerçeği. Keşke orada 3 ay çalıştığımızda bizi yapsalardı diye bugün değerlendiriyoruz. Biz o ‘keşke’yi ortadan kaldırıp, bunu kanunileştiren, hukukileştiren, bunu kayıt dışılıktan çıkartan insanın çalıştığının karşılığının devletin hafızasında da kendi hafızasında da olabileceği bir yöntem getirmeye çalışıyoruz. Bizim elimizden bir şey geliyor şimdi. Biz bunu kanunileştiriyoruz, hukukileştiriyoruz. Hukukileştirmek durumundayız. Bu doğru bir yöntem. Bunun yanı sıra erkekler için çok geçerlidir. Kadınlar için söz konusu değil. Askerden önce Türkiye’de çalışmak çok zor bir işti. Onun kayıt altına alınması, daimiliği zordur. Burada bunu da tolere edebilecek, kapsayıcılık içerisine alabilecek adım da böyle atılır.”
Soylu, yeni çalışılacak kıdem tazminatının en önemli kavramının ise iş hayatına getirdiği güvence olduğunu anlattı. Soylu, “Kamu Personel Kanunu konusunda da tartışmalar var. Orada da güvencemize dokundurtmayız diyor. Ne için, 4C‘li için. Peki o 4C’li içerisindeki 4B, 4C’lilerin güven problemi var mı? Sözleşmeli bunlar. Bir güven problemi oluşmuş mu? Bu mottolarımızı durup bir daha düşünmeliyiz. 4B’li kim bugün güvencesizlikten dolayı işini kaybetmiş? Güvence meselesine sadece oradan bakmamak lazım” diye konuştu.
“TÜM BAKANLIKLARIMIZIN OLDUĞU GİBİ ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞIMIZIN DA VAR”
Terörle mücadeleye ilişkin yapılan çalışmalara değinen Soylu, bakanlık olarak yaptıkları çalışmalara ilişkin şöyle konuştu:
“Tüm bakanlıklarımızın olduğu gibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın da var. Geçen gün Bakan Yardımcımız Çalışma Bakanlığımızın yetkilileri, gerek İş-Kur, SGK yetkileriyle Diyarbakır’a gittiler. Güzel bir çalışma ortaya koydular. Diyarbakır’ın merkezine gelenlerle ilgili çok önemli bir çalışma ortaya koydular. Bunu bütün olayların çıktığı yerlere yönelik modellemek temel görevimiz. AK Parti bu konuda çok sorumlu bir anlayış ortaya koyuyor. Bir taraftan o bölgede olayların olduğu birçok ilçede gerek SGK primlerimizin ertelenmesi, beyannamelerimizin verilmesindeki esneklik, gerek bir takım yapılandırmalar konusunda geçmiş dönemde ortaya atılan adımların ödememesinden dolayı karşı karşıya kalınacak sıkıntı bunların her birini planlamıştık. Bu ne kadar yaygınlaştırılabilir. İşbaşı eğitiminden tutunda toplum yararına çalışmaya kadar birçok alanda hemen bu hafta içerisinde çözeceğimiz noktalar var. Bu konuda arkadaşlarımızla konuştuk. Atacağımız adımlar ve nasıl atacağımız belli. Bir kamu düzeni tesis edilir edilmez biz çalışma hayatının unsurları olarak kendimizi var edeceğiz. Orada olacağız. Temsili olarak değil, cisminde vatandaşımızın yanında olacağız.”
“BİZ BU TAAHHÜDÜMÜZDEYİZ, BUNUN ZAMANLAMASI KONUSUNDA ÇALIŞIYORUZ”
Karayollarındaki taşeron işçilerin kadroya alınmasıyla ilgili soruya Bakan Soylu, “Bizim son çıkardığımız kanun birçok güvenceyi, beklentiden daha yüksek bir şekilde devlet korumasına almış durumdadır. Kıdemleri dahil olmak üzere. Taşeron konusunda yaşadığımız sıkıntılar yok mu? Var. Ama taşeronda büyüyen ekonomimizin bir çıktısı olarak karşımızdadır. Bizim görevimiz bunu çalışma hayatının tüm unsurlarını içeren bir çerçevenin içerisine oturtmaktır, hukukileştirmektir. Başka bir işte çalışıyor, o işle ilgili sözleşmeyle alınıyor başka bir işe transfer ediliyorsa bunun doğru olduğunu söylemem. Var mı var. Bunun için bizde seçimden önce asıl iş ve yardımcı iş olmak üzere iki temel ayrım ortaya koyduk. Özellikle asıl işte çalışanların o işletmeler üzerinden kadroya alınabileceği konusunda da toplumumuzda taahhüt ortaya koydu. Biz bu taahhüdümüzdeyiz. Bunun zamanlaması konusunda çalışıyoruz. Gerek Maliye, gerek ÇSGB, hem asıl iş hem yardımcı iş konusunda Bakanlar Kurulumuza sunmak üzere bir çalışmayı gerçekleştirmek için gayretteyiz. Bu konuda özellikle taşeron konusunda bu meselenin huzurlu bir şekilde sonuçlanması içinde talimatlar çerçevesinde adımlarımızı atmaya çalışıyoruz” cevabını verdi.
Asgari ücretin işverene maliyetinin çok abartıldığını söyleyen Soylu, "İşçi maliyetlerinin üretim üzerindeki yükü Türkiye’de her zaman abartılı olarak konuşulmaktadır. Bunu yok görmeyen bir anlayışa da sahibiz. Bunu asgari ücret artışında bütün bütçe dengelerimizi çok zorlayarak 11 milyarın üzerindeki artışı sağlayarak, yüzde 40 ile yüzde 57 arasında bir destek vererek, destek verme konusundaki taahhüdümüzü yerine getirdik" dedi.
(İHA)
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu, Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin (EMD) düzenlediği sohbet toplantısına katıldı. Toplantıda basın mensuplarının sorularını cevaplayan Soylu, promosyon meselesinde nereye gelindiğiyle ilgili soruya, “Şuanda promosyon diye tabir edilen bir şeyimiz var. Emeklilerimize bir bankayla yaklaşık 4-5 aylık bir anlaşma galiba, özel bir bankayla yapılan anlaşma çerçevesinde promosyon diye tabir edilebilecek ama beklentilerin ne derece yakınında uzağında tartışılabilir bu her yeni emekli olana sağlanan bir miktar bir ödeme söz konusu. Ama biz hemen geldikten sonra seçimde konuşulan konulardan birisi olduğu içindi ne yapabiliriz diye arkadaşlarımızla toplandık? Bankalar Birliği ile bu konuda yaptığımız bir toplantıda önemli bir başlıkta bu oldu. Bankalar birliğimizin bize yönelik bir talebi söz konusu oldu. Birlikte çalışalım diye. Aslında bizimde ondan önce bir talebimiz olmuştu. Karşılıklı talepleşme söz konusu oldu. Şimdi SGK Bankalar Birliği’nin talebi üzerine bankalarla görüşmelere başladılar. Bizim amacımız burada emeklimizin en fazla istifadeyi sağlayabilmesidir. Herhalde kıran kırana bir pazarlık olacak diye düşünüyorum. Bizim bankalar pazarlığa alışkındır, bizim bakanlığımızda pazarlık yapmayı iyi bilir. Bu süreçten inşallah emeklilerimiz istifade eder. Biz emeklimize ne kadar fazla bir katkı sağlayabilirsek o kadar mutlu oluruz” yanıtını verdi.
“ÖZEL İSTİHDAM BÜROLARIYLA SURİYE’DEN TÜRKİYE’YE GELEN KARDEŞLERİMİZE YÖNELİK ÇALIŞMA İZNİNİN HİÇBİR ORTAK TARAFI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”
Özel istihdam bürolarının Suriyeli sığınmacıların çalışma hayatına katılmasıyla birlikte mi düşünüleceğiyle ilgili soru üzerine Bakan Soylu, “Özel istihdam bürolarıyla Suriyeli daha doğrusu Suriye’den Türkiye’ye gelen kardeşlerimize yönelik çalışma izninin hiçbir ortak tarafı söz konusu değildir. İş gücü piyasasının özellikle esnek piyasanın, iş güvencesinin sağlanması için bir regülasyon aracıdır. Özel istihdam bürosu. Sistemi içerisinde çok büyütülmemesi lazım. Bunun Suriyeli çalışanlarla en ufak bir ilintisi bağı ve ilişkisi söz konusu değildir. Bu tartışmayı Suriye meselesi olmadan öncede yapmışız. Esnek çalışma, çalışma hayatının ana unsurlarından birisi” değerlendirmesinde bulundu.
“13 milyon 990 bin geçen ay itibariyle çalışan var” diyen Bakan Soylu, “Bunun içerisinde 16 milyon bir yılda iş bildirgesi çıkması var. İşten çıkış bildirgesi var. Burada çalışma hayatında dayanıklılık kapsayıcılık ne derseniz deyin, bir problem olduğu bellidir. Bu bizim çalışma hayatımızın dinamizminden kaynaklanabilir. Yapısından kaynaklanabilir. Ama burada mevcut kıdem tazminatı sisteminin bir güvence oluşturmadığı da ortadadır” şeklinde konuştu.
“BİZ BUNU KANUNİLEŞTİRİYORUZ, HUKUKİLEŞTİRİYORUZ”
Geçici işçilikle ilgili soru üzerine Soylu, şunları söyledi:
“Geçici iş ilişkisi olarak değerlendirilebilir. Bir üniversite öğrencisi 2,5 aylık bir geçici iş ilişkisinde bulunmak isteyebilir. Bu hepimizin hayatında oldu. Her birimiz dönüp 18 yaşından sonra çalıştığımız yerlerde sigortalarımızı yaptılar mı yapmadılar mı diye bakıyoruz. Bu hayatımızın çıplak gerçeği. Keşke orada 3 ay çalıştığımızda bizi yapsalardı diye bugün değerlendiriyoruz. Biz o ‘keşke’yi ortadan kaldırıp, bunu kanunileştiren, hukukileştiren, bunu kayıt dışılıktan çıkartan insanın çalıştığının karşılığının devletin hafızasında da kendi hafızasında da olabileceği bir yöntem getirmeye çalışıyoruz. Bizim elimizden bir şey geliyor şimdi. Biz bunu kanunileştiriyoruz, hukukileştiriyoruz. Hukukileştirmek durumundayız. Bu doğru bir yöntem. Bunun yanı sıra erkekler için çok geçerlidir. Kadınlar için söz konusu değil. Askerden önce Türkiye’de çalışmak çok zor bir işti. Onun kayıt altına alınması, daimiliği zordur. Burada bunu da tolere edebilecek, kapsayıcılık içerisine alabilecek adım da böyle atılır.”
Soylu, yeni çalışılacak kıdem tazminatının en önemli kavramının ise iş hayatına getirdiği güvence olduğunu anlattı. Soylu, “Kamu Personel Kanunu konusunda da tartışmalar var. Orada da güvencemize dokundurtmayız diyor. Ne için, 4C‘li için. Peki o 4C’li içerisindeki 4B, 4C’lilerin güven problemi var mı? Sözleşmeli bunlar. Bir güven problemi oluşmuş mu? Bu mottolarımızı durup bir daha düşünmeliyiz. 4B’li kim bugün güvencesizlikten dolayı işini kaybetmiş? Güvence meselesine sadece oradan bakmamak lazım” diye konuştu.
“TÜM BAKANLIKLARIMIZIN OLDUĞU GİBİ ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞIMIZIN DA VAR”
Terörle mücadeleye ilişkin yapılan çalışmalara değinen Soylu, bakanlık olarak yaptıkları çalışmalara ilişkin şöyle konuştu:
“Tüm bakanlıklarımızın olduğu gibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın da var. Geçen gün Bakan Yardımcımız Çalışma Bakanlığımızın yetkilileri, gerek İş-Kur, SGK yetkileriyle Diyarbakır’a gittiler. Güzel bir çalışma ortaya koydular. Diyarbakır’ın merkezine gelenlerle ilgili çok önemli bir çalışma ortaya koydular. Bunu bütün olayların çıktığı yerlere yönelik modellemek temel görevimiz. AK Parti bu konuda çok sorumlu bir anlayış ortaya koyuyor. Bir taraftan o bölgede olayların olduğu birçok ilçede gerek SGK primlerimizin ertelenmesi, beyannamelerimizin verilmesindeki esneklik, gerek bir takım yapılandırmalar konusunda geçmiş dönemde ortaya atılan adımların ödememesinden dolayı karşı karşıya kalınacak sıkıntı bunların her birini planlamıştık. Bu ne kadar yaygınlaştırılabilir. İşbaşı eğitiminden tutunda toplum yararına çalışmaya kadar birçok alanda hemen bu hafta içerisinde çözeceğimiz noktalar var. Bu konuda arkadaşlarımızla konuştuk. Atacağımız adımlar ve nasıl atacağımız belli. Bir kamu düzeni tesis edilir edilmez biz çalışma hayatının unsurları olarak kendimizi var edeceğiz. Orada olacağız. Temsili olarak değil, cisminde vatandaşımızın yanında olacağız.”
“BİZ BU TAAHHÜDÜMÜZDEYİZ, BUNUN ZAMANLAMASI KONUSUNDA ÇALIŞIYORUZ”
Karayollarındaki taşeron işçilerin kadroya alınmasıyla ilgili soruya Bakan Soylu, “Bizim son çıkardığımız kanun birçok güvenceyi, beklentiden daha yüksek bir şekilde devlet korumasına almış durumdadır. Kıdemleri dahil olmak üzere. Taşeron konusunda yaşadığımız sıkıntılar yok mu? Var. Ama taşeronda büyüyen ekonomimizin bir çıktısı olarak karşımızdadır. Bizim görevimiz bunu çalışma hayatının tüm unsurlarını içeren bir çerçevenin içerisine oturtmaktır, hukukileştirmektir. Başka bir işte çalışıyor, o işle ilgili sözleşmeyle alınıyor başka bir işe transfer ediliyorsa bunun doğru olduğunu söylemem. Var mı var. Bunun için bizde seçimden önce asıl iş ve yardımcı iş olmak üzere iki temel ayrım ortaya koyduk. Özellikle asıl işte çalışanların o işletmeler üzerinden kadroya alınabileceği konusunda da toplumumuzda taahhüt ortaya koydu. Biz bu taahhüdümüzdeyiz. Bunun zamanlaması konusunda çalışıyoruz. Gerek Maliye, gerek ÇSGB, hem asıl iş hem yardımcı iş konusunda Bakanlar Kurulumuza sunmak üzere bir çalışmayı gerçekleştirmek için gayretteyiz. Bu konuda özellikle taşeron konusunda bu meselenin huzurlu bir şekilde sonuçlanması içinde talimatlar çerçevesinde adımlarımızı atmaya çalışıyoruz” cevabını verdi.
Asgari ücretin işverene maliyetinin çok abartıldığını söyleyen Soylu, "İşçi maliyetlerinin üretim üzerindeki yükü Türkiye’de her zaman abartılı olarak konuşulmaktadır. Bunu yok görmeyen bir anlayışa da sahibiz. Bunu asgari ücret artışında bütün bütçe dengelerimizi çok zorlayarak 11 milyarın üzerindeki artışı sağlayarak, yüzde 40 ile yüzde 57 arasında bir destek vererek, destek verme konusundaki taahhüdümüzü yerine getirdik" dedi.
(İHA)