Beşşar Esed rejiminin eski bakanının kardeşi Suriyeli muhalif Ammar Şeyh Haydar, maruz kaldığı tutuklanma, kaçırılma ve aldığı ölüm tehditleri nedeniyle sığındığı İstanbul'da, daha önce Ürdün'e göndermek zorunda kaldığı eşi ve kızıyla Kanada'da birlikte bir hayata başlayabilmek için 10 gündür açlık grevi yapıyor.
Suriyeli muhalif Haydar, 10 yıldır görmediği ailesiyle tekrar bir araya gelebilmek için 10 gündür açlık grevinde.
Rejimin eski Uzlaşma Bakanı Ali Haydar'ın kardeşi ve Hama ilinde rejim taraftarlarının yoğun bulunduğu Masyaf bölgesinden olan Haydar, buna rağmen iç savaş öncesinden bu yana takındığı muhalif tutum nedeniyle önce tutuklanmış, sonra rejim destekçisi milisler tarafından alıkonulmuş.
"Yüzlerini görmediğim kişiler beni kaçırdı"Hikayesini AA ile paylaşan Haydar, Mayıs 2010'da tutuklanarak Şam'da götürüldüğü cezaevinden 2011'de çıktığını söyledi.
Haydar, "Kızım ve eşimi Ürdün'e gönderdim ancak ben Suriye'yi terk etmek istemedim. Rejim değişikliğinin hızlı ve güvenli şekilde gerçekleşeceğini umuyordum. 2014'e kadar Suriye'de kaldım. Bir gün, aksanlarından Lübnan Hizbullahı olduğunu tahmin ettiğim ancak yüzlerini görmediğim kişiler beni kaçırdı. Bir ay alıkonuldum. Salıverildiğimde sağlığım çok kötüydü."
Tutulduğu alanın uyuz ve bitlenmeye yol açacak koşullarda ve çok kalabalık olduğunu aktaran Haydar, bu süreçten sonra ölüm tehditleri aldığını belirtti.
Haydar, "Masyaf'taki evimin önünde bir gün tuzak kurulmuştu. Şans eseri kalabalık ve genç bir grupla eve doğru yürüyordum. Eve girip kurtuldum. Bundan sonra Lübnan'a kaçmak zorunda kaldım. Güvenli bir yer arıyordum." diye konuştu.
"Dayanma gücümü yitirdiğimi hissettim"Ailesini Lübnan'a getirmeyi düşünmediğini dile getiren Haydar, şöyle devam etti:
"Çünkü rejimin ve taraftarlarının siyasi mülteciler üzerindeki aralıksız tahrikleri sürüyordu. En kötü muamelelere maruz kalıyorduk. Baskı altındaydık. Ayrımcılığa uğruyorduk. Bunlar Lübnanlı yetkililerin gizli desteği altında oluyordu. Lübnan'da bir yıl kaldım. Dayanma gücümü yitirdiğimi hissettim. Bunun neticesinde 2015'in sonunda Türkiye'ye geldim ve geçici koruma kimliği kartımı aldım. Burada geçim mücadelesine başladım. İş arıyordum. Arkadaşlarımın yanında kalıyordum."
Kızının Ürdün'deki harcını ödeyemediği için Ürdün'deki üniversiteden atıldığını anlatan Haydar, "Bunun üzerine ailemle birleşmek için gerekli başvuruları yapmaya koyuldum ancak Türkiye yasaları, Suriye'den göçü yalnızca kara yolu ile kabul ettiği için ailemi buraya aldıramadım. Yasa dışı yöntemlere 4 kez başvurdum ancak netice alamadım." şeklinde konuştu.
2017'nin sonunda Kanada'ya başvuran Haydar, "Kızım 18 yaşın üstünde olduğu için onu bizim dosyamıza dahil etmediler. Ayrı dosya açmak istediler. Mart 2018'de onu da mülakata çağırdılar. Bu sürede ben ilk onayı aldım. Ağustos 2018'de Ankara'daki Kanada Büyükelçiliğinde sağlık raporum onaylandı ancak o zamandan bu yana süreç tıkandı. Eşim ise hiçbir dönüş alamadı. Beni endişelendiren bu oldu."
"Ben yerinden edilmiş bir kişiyim"Haydar, tüm bunlar üzerine 3 Mayıs'ta İstanbul'da açlık grevine başladı.
Eylemini Kanada'nın İstanbul Başkonsolosluğunun önünde düzenlemek istediğini ancak ofisin büyük bir plazanın içinde olması nedeniyle dikkati çekemeyeceğini düşündüğünü için vize merkezine yöneldiğini ifade eden Haydar, buradaki güvenliğin izin vermemesi sonucu grevine çeşitli meydanlarda devam ettiğini söyledi.
Geçen hafta cuma günü Kanada'nın Amman Büyükelçiliğinin eşi için randevu verdiğini belirten Haydar, "Dün eşim parmak izini verdi. Haftaya sağlık raporu için bir daha randevu alacak ancak bu bir anlam ifade etmiyor. Kızım sağlık raporunu alalı bir yıldan fazla, ben ise alalı 9 ay oldu." diye konuştu.
Suriyeli muhalif Haydar, "Ben kimseyi protesto etmiyorum. Herkese mesajımın ulaşmasını istiyorum. Ben yerinden edilmiş bir kişiyim. Uluslararası toplum, kanunları, eylemleri ve politikalarıyla mültecileri en kötü seçeneklere mecbur kılıyor. Sağlığım el verdikçe grevime devam edeceğim." değerlendirmesini yaptı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com