MUĞLA - Levent Kişi/Durmuş Genç
Muğla'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın dördüncü duruşmasında esas hakkında savunmalarını yapan sanıkların, tanık beyanları ile raporlara rağmen benzer ifadelerde bulunmaları ve suçu başkalarının üzerine atmaya çalışmaları kamuoyunu yanlış yönlendirme çabası olarak görülüyor.
Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince adliye binasındaki salonların fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odasının salonunda görülen davanın dördüncü duruşmasına bugün sekizinci oturumla devam ediliyor.
Sönmezateş ve Kuzu dinlenecek
Davada bu hafta suikast timinin kilit isimlerinden Gökhan Şahin Sönmezateş, Şükrü Seymen ve suikast girişimine katılan Muharebe Arama Kurtarma ekibinden Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığında FETÖ'nün "üs imamı" olarak anılan "Paşa" lakaplı eski Başçavuş Zekeriya Kuzu'nun da aralarında bulunduğu sanıkların esas hakkında savunmalarını yapmaları bekleniyor.
Saldırı gerçekleştiren MAK ekibindekiler, üst düzey bir terör örgütü üyesini yakalamak için Marmaris'e gittiklerini iddia ederken, Özel Kuvvetler üyeleri ise sıkıyönetim ilan edildiği için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı güvenli bir yere götürme görevini aldıklarını öne sürmüşlerdi. SAT üyesi iki sanık ise görevin ne olduğunu bilmediklerini iddia etmişlerdi.
Sanıkların tamamına yakını darbe girişimi gecesi 00.00-02.00 saatleri arasında kendilerinden önce başka bir timin helikopterlerle bölgeye gelerek saldırıyı gerçekleştirdiklerini ve 2 polis memurunun o tim tarafından şehit edildiğini öne sürmüştü.
Mahkemede okunan tanık ifadeleri ve bilirkişi raporlarına rağmen sanıkların bu iddialarında ısrarcı olması, müşteki avukatları, mahkeme heyeti, davanın savcısı ve duruşmayı izleyenlerce "kamuoyunu yanlış yönlendirme çabaları" olarak değerlendirilmişti.
Sanıklardan garip savunmalar
Sanık Sarıbey'in esas hakkındaki savunmasında, polis memuru Nedip Cengiz Eker'in şehit edilmesine ilişkin güvenlik kamerası görüntülerini kabul etmeyerek, "Sinema filmi gibi çekilmiş ama bu görüntüye namlu alevi eklenilmesi unutulmuş. Bunlar başka bir güne ait görüntüler. Polis yavaş ve aheste davranıyor. Eker'in hastaneye giriş saati 04.41 olarak oluşturulmuş, o saate uygun olması için yavaş hareket ediyorlar. 'Bu görüntüler Marmaris gibi turistik kalabalık bir şehirde nasıl yeniden çekilmiş olabilir?' diye sorabilirsiniz. Bu görüntü 15 Temmuz'dan sonra Marmaris'te yapılan belgesel sırasında trafiğin durdurulmasıyla çekilmiştir." ifadelerini kullanması da şaşkınlıkla karşılanmıştı.
Marmaris'teki saldırıyı gerçekleştiren helikopterlerden birine yakıt ikmali yapılması emri verdiği için yargılanan eski tuğamiral Tezcan Kızılelma'nın, çok sayıda tanık ifadesine rağmen bu suçlamayı kabul etmemesi dikkati çekmişti.
Kızılelma savunmasında helikopterden ölüm kustukları olayı anlatırken akıllara durgunluk veren şu örneği vermişti:
"Şöyle bir örnek vermek istiyorum. Düşünün bir kişi başka bir kişiyi öldürmek istiyor. Ancak gittiğinde öldüreceği kişiyi yerinde bulamıyor. Daha sonra geri dönerken yakıtının bittiğini fark ediyor, yol üzerindeki bir istasyona girip benzin alıyor. Akaryakıt istasyonunun sahibi benim, işletmecisi ise Cenk Bahadır Avcı (sanıklardan dönemin Dalaman Deniz Hava Üs Komutanı), pompacılar ise üste görevli askerler. Böyle bir durumda eğer akaryakıt istasyonunun sahibi ve işletmecisi tutuklanmayacağına göre bizim de tutuklanmamamız gerekiyordu."
dikGAZETE.com