Can kurtarma ve ilk yardım gibi konularda vatandaşları bilgilendirmek için kurulan gönüllü bir ekipten oluşan Toplumsal Afet Platformu ve Derneği (TAP), her dönem farklı bir afetle ilgili eğitim düzenliyor.
Arama-kurtarmadan ilk yardıma kadar birçok alanda bilgilendirme yapan TAP, bu dönemde ise artan boğulma vakalarına odaklanıyor.
Dernek, suda boğulmalara nasıl müdahale edileceğine yönelik ücretsiz eğitim programları gerçekleştiriyor. Şişli'deki bir havuzda, arama-kurtarma ekiplerine yönelik uygulamalı dersler veriliyor.
Programda, alanında uzman isimler, senaryo gereği boğulan kişileri profesyonel ekipmanlar kullanılarak kurtarıyor.
Dernek Başkanı Acil Tıp Uzmanı Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, derneğin 2014'te kurulduğunu ancak özellikle son dönemde daha aktif olduklarını söyledi.
Karcıoğlu, "Deniz, kara ve hava arama kurtarma ekiplerimiz var. Bu ekiplerin içerisinde daha çok devlette çalışmış ve emekli olmuş askerler bulunuyor. Ekibimiz içerisinde Japon bir mühendis de yer alıyor. Doğada hayatta kalma etkinlikleri, çadır kurma, bir yere tırmanma ya da birisinin bacağı kırıldığında ona nasıl müdahale edileceği yönünde eğitici etkinliklerimiz bulunuyor." dedi.
Bölgesel ekipleri de bulunan TAP'ın Türkiye genelinde 200 gönüllü eğitmeni olduğunu belirten Karcıoğlu, öğrencilere yönelik de bilgilendirme seminerleri düzenlediklerini ifade etti.
Öğrencilerin birçoğunun daha sonra etkinliklere sürekli katıldıklarını aktaran Karcıoğlu, bu kapsamda, bir arama kurtarma ekibinde yer almak isteyen gençlerle sayılarını arttırdıklarını dile getirdi.
Karcıoğlu, her yıl 200 kişinin suda boğularak yaşamını yitirdiğini ifade etti.
Ege ve Akdeniz kıyılarında boğulma oranlarının daha çok olduğunun düşünüldüğünü ancak aksine Doğu ve Güneydoğu illerinde, denizle hiç alakası olmayan yerlerde daha fazla boğulma vakası meydana geldiğini ifade eden Karcıoğlu, "Bu boğulma vakaları, genelde su kaynaklarında, göletlerde ya da sulama kanallarında oluyor. Onun haricinde Karadeniz gibi gibi akıntılı ve fırtınalı bölgelerde de boğulma oranları fazla oluyor." diye konuştu.
"Her yüzme bilen can kurtaramaz"Boğulma nedenlerini anlatan Karcıoğlu, şu uyarılarda bulundu:
"Bazen öyle bir akıntı oluyor ki çok iyi yüzme bilen insan bile boğulabilir. Sıkıntılı bölgelerde ya da fırtınalı havalarda denize girmemek gerekir. Bazı yerler vardır mimlidir orası, herkes diyorsa, bu yerden uzak durun, insanlar boğuluyor, oralardan uzak durmak gerekiyor. Bir de tabii önemli konulardan bir tanesi yüzmeyi bilmek gerekiyor. Diğer bir konu ise yarım yamalak yüzme bilen birisinin kendisine güvenmese de, boğulan bir arkadaşı için denize atlayıp onu kurtarmaya çalışması. İkisinin de boğulmasıyla sonuçlanıyor bu vakalar. Her yüzme bilen can kurtaramaz. Çünkü, boğulan kişi can havliyle size sarılır ve sizi aşağıya çekebilir. Bu tarz eğitimler alınmayınca tehlikeye girebiliyorsunuz ya da çok iyi yüzme eğitimi almak gerekiyor ancak bazen çok iyi yüzme bile bilseniz kurtarmıyor."
Boğulan birisine karşı müdahale ederken kişinin durumunun da dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Karcıoğlu, denizde kalbi durmuş birisine müdahale ediliyorsa önce kişinin denizden kurtarılması ve sert bir zemine yatırılması gerektiği bilgisini verdi.
Yanlış bilinen yaygın bir duruma değinen Karcıoğlu, "Ancak insanlar bazen, boğulmayla karşılaşan kişinin yuttuğu suyu çıkarmaya çalışıyor. Bu doğru değil zira akciğerdeki su durmuyor zaten. O yuttuğu su kana karışıyor. Suyu çıkarmaya uğraşmak zaman kaybı. Asıl yapılacak şey kalp masajıdır." şeklinde konuştu.
"Deniz öldürmez, cehalet öldürür"Boğulma vakalarının en fazla 15-25 yaş arası erkeklerde meydana geldiğini bildiren Karcıoğlu, "En fazla riskli gruplar ise kalp riski ve sara hastası olanlardır. Sarası olan birisi suda nöbet geçirebilir, bunlar saniyelik şeyler. Deniz öldürmez, cehalet öldürür. Deniz orada duruyor, doğanın bir parçası. Ne yaptığımızı bilmeden ve gerekli önlemleri almadan girersek bu cehalet canımıza mal oluyor." ifadesini kullandı.
Eğitimlere yönelik bilgi veren Dernek Başkan Yardımcısı Rezzak Elazat, okullarda yaptıkları etkinliklerle 2018'de 150 bin öğrenciye ulaştıklarını söyledi.
Bunların, gönüllülerin hiçbir ücret almadan yaptığı etkinlikler olduğunu aktaran Elazat, şöyle devam etti:
"Ekibimiz onar kişilik katılımcılardan oluşuyor. Havuz uygulamalarında ise kurtarma eğitimi veren eğitmenler, öncesinde 6 haftalık ilk yardım eğitimi alıyor. Biz gönüllü olarak birçok etkinlik yapıyoruz. Suda can kurtarma eğitimimiz 5 aşamadan oluşuyor. Önce, başlıca yüzme teknikleri hatırlatılıyor. Doğru bildiğimiz yanlışlar çok. Korunma üzerine yüzüş teknikleri gösteriliyor. Daha sonra vakalar üzerinden metotlar ekipmanla ve ekipmansız olarak kurtarma yöntemleri gösteriliyor. İlerleyen aşamada ise dibe batmış vakayı bulma ve kurtarma kısmı gösteriliyor. Daha sonra boğulan kişiyi sudan çıkardıktan sonra ona nasıl ilk yardım yapılacağı konusunda uygulama gösterilecek."
Yüzme eğitmeni ve cankurtaran Onurcan Yüksel de eğitim verdiği sırada şu bilgileri aktardı:
"Havuz alçaksa bazı insanlar bilinçsizce atladığı için çakılmalar oluyor ve o atlamalarda da omurilik sakatlanmaları meydana geliyor. Ondan dolayı havuzda iki görevli olması her zaman daha iyidir. Bir kişi vakayı olabildiğince sabit tutuyor elleri arkadan kelepçe şeklinde tutuyor. Burada öncelikli amacımız kişinin hayatı. Omuriliği sabitliyorsunuz, çene tutuşu ile götürüyorsun. Ve çıkarıyorsunuz.
Bazı vakalarda adam can havliyle sana sarılabiliyor. O tür durumlarda vakaya direkt yaklaşmamamız lazım. O tarz durumlarda yüzer torpidomuz ve kemerimiz var diyelim. Çapraz şekilde kemerimizi takıyoruz. İpi havuzun boyuna göre ayarlayabilirsiniz. Genelde 3 metre kadar vakaya atıyoruz. Adam buna sarıldıktan sonra zaten normal yüzerek sudan çıkarıyoruz. Hep durgun suda olmuyor örneğin denizde akıntı ya da dalga var. Adam boğuluyor zaten batıp çıkıyor o an. O tarz durumlarda bizim kafamız suyun içerisinde yüzmememiz lazım. Cankurtaran stili dediğimiz bir yüzme tekniği var kafa dışarıda. Bunun da amacı vakayı her zaman takip etmek. Sürekli vakayı izliyor olacağız. Atlarken de kişiye sesleniyoruz. Amacımız onun bilinçaltını kontrol etmek."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com