ANKARA - MUHAMMED ALİ GÜRTAŞ
Spor ekonomisi uzmanları, kulüplerin mali yapılarının düzelmesi için yeni bir pazarlama stratejisine ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Türk futbolunda marka ve pazarlama yönetiminin nasıl olması gerektiği üzerine çalışmaları bulunan uzmanlar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sektörün mali problemlerini ve çözüm önerilerini değerlendirdi.
"Spor Pazarlaması" kitabının yazarlarından, Anadolu Üniversitesi (AÜ) Spor Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Hakan Katırcı, Türk futbolunun UEFA'nın Finansal Fair Play kurallarına uyma noktasında büyük bir problemle karşı karşıya olduğunu söyledi.
Azalan seyirci sayısı, açık veren kulüp bütçeleri ve milyarlarca lirayı bulan borçlarla baş edebilmek için sektörün marka değerinin yükseltilmesinin önemine işaret eden Katırcı, "Şike süreci, şiddet, seyirci sayısındaki düşüş, kulüp yöneticilerimizin genelde yıkıcı hatta zaman zaman mafya tarzı söylemlerde bulunmaları gibi birçok olumsuzluk, sektörün marka değeri üzerinde karabasan gibi duruyor." diye konuştu.
"Ne Ajax ne de Porto'yuz"
Marka değerindeki düşüşün, kulüplerin gelirlerini de doğrudan etkilediğini kaydeden Katırcı, Türkiye'nin önde gelen futbol kulüplerinin milyonlarla ifade edilen taraftarları olmasına karşın lisanslı ürün satışlarında ancak yüzbinli sayılara ulaşılabildiğinin altını çizdi.
Katırcı, oyuncu yetiştirip ihraç etmenin kulüplerin finansal yapılarının düzelmesi açısından önemine değinerek, "Türkiye'de ne Ajax gibi bir altyapı fabrikası ne de Porto gibi bir dağıtım kanalı olmayı başarmış futbol kulübü var. Dahası, gelirlerimizi TL cinsinden toplarken dışarıdan aldığımız oyunculara avroyla ödeme yapıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Treni kaçırmamalıyız"
Özellikle ABD'de "sporu bir eğlencelik" unsur olarak gören spor pazarlaması anlayışının, son dönemde "spor eğlencesi" olarak ifade edilen yeni bir anlayışa dönüştüğünü dile getiren Katırcı, bu yeni yaklaşımın sosyal medya uygulamalarını içinde barındıran, sporun eğlence boyutunu ön plana çıkaran bir pazarlama stratejisi olarak nitelendirilebileceğini söyledi. Katırcı, "Bu stratejilerin gelecek dönemde futbol dünyasına yön vereceği aşikar. Bu treni de kaçırırsak bundan sonraki trenin gözlerden uzak futbol ülkemize ne zaman geleceği de belirsiz." dedi.
"Süper Lig maçları yurt dışına pazarlanmalı"
Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İsmail Güneş, son yayın ihalesi kapsamında Süper Lig'in yanı sıra PTT 1. Lig maçlarının yayın haklarının ve tüm alternatif medya kanallarının pakete dahil edilmesiyle yayıncı kuruluşun elinde pazarlayabileceği çok fazla sayıda ürün oluştuğuna dikkati çekti.
Futbol ekonomisi üzerine kitabı da bulunan Güneş, sadece iç pazara yönelmenin yayın maliyetlerini çıkartamayacağını savundu. Güneş, "Bu işin olmazsa olmazı maç yayınlarının yurt dışında pazarlanmasıdır. Bu kapsamda önümüzdeki yıllarda Süper Lig maçlarının, Türk vatandaşlarının yoğun bir şekilde yaşadığı Almanya, Hollanda gibi ülkelerin yanı sıra Ortadoğu, Balkanlar ve Asya ülkelerinde pazarlanacağını görmek sürpriz olmayacaktır." ifadelerini kullandı.
Süper Lig'in pazarlanabilir bir ürün haline gelmesiyle yabancı yatırımcıların Türk kulüplerine yatırım yapmalarının önünün açılacağını belirten Güneş, bir süre sonra Birleşik Arap Emirlikleri, Katar gibi Körfez ülkelerinden şirketlerin takım sahipliği ve sponsorluk konularında faaliyetlere girişebileceğini kaydetti.
Kulüplerin mali ve idari yapılarının değişmesi ve yönetimlerin profesyonellere emanet edilmesinin önemini vurgulayan Güneş, "Aksi halde ürünün değer kazanması pek mümkün değil. Bu yapıyı dernek adı altında yürütme imkanı kalmadı. Spor ve futbol endüstrisi artık dünyanın önde gelen 20 sektöründen biridir. Böylesi büyük rakamların telaffuz edildiği bir sektör şirketleşmek ve profesyonelleşmek zorundadır." diye konuştu.
dikGAZETE.com