Nurhan Demirel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insan hayatının gün geçtikçe dijitalleştiğini, bu durumun online suçlarda ciddi artışa neden olduğunu söyledi.
Çevrim içi iletişim ve sosyal medyanın gelişmesiyle "siber zorbalığın" oldukça yaygınlaştığına işaret eden Demirel, dünya nüfusunun yüzde 42'sini oluşturan sosyal medya kullanıcılarından yüzde 20'sinin her gün siber zorbalığa maruz kaldığını bildirdi.
Demirel, Türkiye'de siber zorbalık kavramının pek bilinmediğini, kullanıcıların da maruz kaldıkları hangi içerik ve davranışların bu kapsama girdiğinin bilincinde olmadıklarını ifade ederek, "İnternet ortamında yapılan tehdit, şantaj, hakaret, aşağılama, taciz, dışlama, 'trol'lemek, dedikodu gibi olumsuz ve hedefli saldırgan davranışlar siber zorbalık kapsamına giriyor." diye konuştu.
"Siber zorbalık, ulusal olarak ele alınmalı"
Demirel, özellikle çocuklar ve gençlerin akran zorbalığından nasibini dijital ortamda da aldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Dijital taciz ve siber zorbalık mağduru çocuklar ne yazık ki bu konuda ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlar.
Her ne kadar 13 yaşın altındaki çocukların sosyal medya kullanması yasak olsa da çocuklar yaşlarını büyük göstererek sosyal ağlara üye oluyorlar.
Dünyada 8 milyonu aşkın çocuğun sosyal ağlara üye olduğu tahmin ediliyor ancak sosyal medyada yer alan içerikler onların gelişimini ve ruh sağlığını olumsuz etkiliyor."
Çocukların sosyal medyada yaşlarına uygun olmayan müstehcen içerikler, aşırıya kaçan futbol holiganlığı, yalan haberler, siyasi propaganda, nefret söylemi, bağımlılık yaratan tasarımlar, hakaret ve küfür gibi olumsuz örnek teşkil eden içeriklere maruz kaldıklarını belirten Demirel, aynı zamanda pedofilinin de çocukların online dünyada güvenliğini tehdit eden en önemli sorunlardan biri olduğunu dile getirdi.
Demirel, zararsız bir takipçi veya arkadaş gibi görünen bu kişilerin, çocuklara şantaj ve tehditle her istediklerini yaptırabildiklerine işaret ederek, "siber zorbalığın" ulusal olarak ele alınması gereken ciddi bir sorun olduğunu kaydetti.
"Çocukların ruhsal değişimleri iyi gözlemlenmeli"
Uzman Klinik Psikolog Ece Özçırak da teknolojinin hayattaki rolünün giderek artmasıyla kişilerin birbirlerine teknoloji aracılığıyla da zorbalık sergileme davranışlarında son yıllarda artış olduğunu bildirdi.
Araştırmaların her yaştan kişinin siber zorbalığa maruz kaldığını gösterdiğini ifade eden Özçırak, büyük çoğunlukla çocuklar ve gençler arasında bu davranışların yaygın olduğunun görüldüğünü söyledi.
Özçırak, siber zorbalığın kişiler üzerinde oldukça yıkıcı birtakım psikolojik etkilere yol açtığına işaret ederek, bu zorbalığa maruz kalan kişilerin, toplum içinde kendilerini daha güvensiz hissetmeye başlayıp, daha çok çekingen davranışlar geliştirdiklerini anlattı.
Söz konusu kişilerin, insanlarla bir arada olmaktan kaçınıp, giderek yalnızlaştıklarını dile getiren Özçırak, şöyle konuştu:
"Siber zorbalığa maruz kalanların bazı durumlarda okula bile gitmek istemediklerini görebiliyoruz. Kendilerini değersiz ve yetersiz hissetmeye başlıyorlar. Bu durum kişilerin intihar eğilimlerini bile etkileyebilir.
Bu sebeple ebeveynlerin çocuklarındaki ruhsal değişimleri iyi gözlemlemesi gerekir. Belki size yaşadıkları bu zorbalığı anlatmak çocuğunuz için utanç verici ve çok zor olabilir ama bizler ebeveynler olarak her zaman onların yanında olduğumuzu hissettirip, onlara destek olduğumuzu hem sözel yolla hem de davranışlarımızla belirtmeliyiz."
"Maddi ve manevi tazminat davası açılabilir"
Avukat Fehmi Ünsal Özmestik de "siber zorbalık" olarak tanımlanan bazı eylemlerin, Türk Ceza Kanunu kapsamında belirli suç tipleri adı altında hapis cezasının bulunduğunu söyledi.
Eylemleri yapanlara da bunların suç olduğu bilincinin aşılanması gerektiğini vurgulayan Özmestik, mağdur ve yakınlarının siber zorbalıkla karşılaşmaları halinde ilk olarak soğukkanlı davranmaları ve siber zorbalığa ilişkin delillerle hukuki danışmanlık alması gerektiğini anlattı.
Özmestik, acil durumlar için savcılıklara, kolluk birimlerine de ihbar veya şikayette bulunularak hukuki sürecin başlatılabileceğini bildirdi.
Eylemin hangi kanallardan veya hesaplardan, hangi yöntemlerle yapıldığı, kişinin kimliğinin bilinip bilinmediği hususlarının önemli olduğuna işaret eden Özmestik, "Yaşanılan her olaya göre hukuki süreçte takip edilmesi gereken yöntemler farklı olabilmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Özmestik, bazı durumlarda daha hızlı ve efektif sonuç alınabilmesi için bir seçenek olarak siber zorbalığı yapan kişiyle hukuki süreç başlatılmadan önce yapılacak karşılıklı konuşmalar ve etkileşimle sorunun çözülmesinin düşünülebileceğini söyledi.
Uzlaşma yoluyla amaçlanan temel şeyin karşılıklı öfke patlamalarını engellemek ve sorunu temelinden çözmeye çalışmak olduğunu anlatan Özmestik, "Uzlaşmak, mağdurun yaşamış olduğu kişisel travmanın da azalmasını sağlayabilir ancak bu yöntemin kişiye ve olaya göre değişiklik gösterebileceği şüphesidir." ifadesini kullandı.
İnternet üzerinden karşılaşılan intihara yönlendirme, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu madde kullanılmasını kolaylaştırma, müstehcenlik, özel hayatın gizliliği, yasal olmayan içeriklere mücadele için doğrudan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun internet sitesi üzerinden (https://www.ihbarweb.org.tr) ihbar yapılabileceğine söyledi.
Özmestik, siber zorbalığa maruz kalan kişilerin, kişilik hakları ihlalinin önlenmesi, saldırıya son verilmesi, hukuka aykırılığın tespitinin istenmesi gibi taleplerinin yanında zarara uygun olarak maddi-manevi tazminat davası da açılabileceklerini kaydetti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com