Soma davası sanıklarının sorumlu tuttukları faciada ölen emniyet baş mühendisi Mehmet Efe’nin babası Resul Efe, “Çakalların ortasında bir kuzu, herkes o kuzuyu nasıl bitireceğiz onu hesaplıyor” dedi.
Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs tarihinde 301 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasının ilişkin açılan davanın ilk duruşmasının 4. oturumunda tutuklu bulunan sanıkların ifadeleri sürüyor. Sanıkların ifadelerinde, kazada iş güvenliği konusunda sorumlu olarak, faciada hayatını kaybeden emniyet başmühendisi Mehmet Efe’yi suçlaması, madenci yakınlarının tepkisine neden oldu. Mahkemenin verdiği arada basın mensuplarının sorularını yanıtlayan şehit madenci Mehmet Efe’nin babası Resul Efe, her konuda oğlunun suçlanmasına isyan etti. Baba Resul Efe, “Şu an mahkeme salonuna girdiğimizde içeride her şey dört dörtlük. Ama ne yazık ki 13 Mayıs’ta vahim bir kaza oluyor. Her şey dört dörtlük gösterildiği halde kaza oluyor. Benim oğlum iş güvenliği yasasının getirdiği yükümlülükle emniyet baş mühendisi olmuş. Güvenlikten sorumlu mühendis. Şimdi oğlumun üzerinde Akın Bey var, Ramazan Doğru var, Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan var. Oğlum bunlardan aldığı emirle, kendilerine verilen imkanlar dahilinde görev yapıyordu. Kararlarının da hep arkasındayım. Şu anda atfedilen suçların yüzde 90’nı Mehmet Efe’ye geliyor. Ne kadar suçlu, neyi ne kadar kimden emir alarak yaptı? Bunu tespit etmeyi biz de istiyoruz tabi. Mahkemede bütün suçları Mehmet Efe’ye atıyorlar. Sanki bütün madeni bir kişi idare ediyor. Her şey onun üzerine düğümleniyor. Akın Bey, ‘Ben her şeyi biliyorum, çok tecrübem var’ diyor. Kendisi koltuk düşkünüdür. Ocak müdürü olduktan sonra ocağa inmeyen bir müdürdür. Nasıl oluyor da bu işletme bu şekilde çalışıyor. Her şeyden haberi var. Akın Bey bu ocağın Azrail’i. İsmail Adalı da öyle. Adalı’yı gören işçiler titriyordu. Ben bunu kendi oğlumdan da duydum. Üzerlerine baskı yapıldığını, üretim zorlaması olduğunu hep söylüyordu. Sanki Soma A.Ş.’nin elinde sihirli bir değnek var, her şeyi halledebilecek bir konumda bu işler buraya kadar geldi. Ocağı sanki Mehmet Efe yönetmiş. Başka hiç kimse yok. O da kendisini şu an savunamadığı için ölünün üstüne bas geç. Çakalların dansını izliyoruz. Çakalların ortasında bir kuzu, herkes o kuzuyu nasıl bitireceğiz onu hesaplıyor" dedi.
“TELEFON GÖRÜŞMELERİNİ MAHKEMEYE SUNACAĞIZ”
Oğlunun iş telefonu görüşmelerini delil olarak mahkemeye sunacaklarını kaydeden Resul Efe, “Mehmet Efe’nin üzerine verilen telefon var. Bu iş görüşmeleri sadece bu telefonla yapıyordu. Bu üçlünün telefon trafiği incelendiği zaman kim kurt kim kuzu her şey belli olacak. Yangın yok dediler, yangının kesin olduğu söyleniyor. Bu telefon görüşmelerinin incelenmesi için mahkemeye sunacağız” şeklinde konuştu.
“SUÇUNU KİMSE KABUL ETMİYOR”
Maden faciasında eşi Mesut Memiş’i kaybeden Emine Memiş ise, “Suçunu kimse kabul etmiyor. Sadece suçlu Mehmet Efe olarak söylüyorlar. Benim eşim, şefi, mühendisi hepsi öldü. Hep suçları onlara atıyorlar. Neden kendileri kabul etmiyor. Bütün yetkililerin hepsi suçlu. Denetleme oluyor deniyordu, yoldan geri dönüyorlardı. Bir tanesi diyor ki ‘Ben vicdan azabından uyuyamıyorum’ Onlar da yanar mı acaba bizim gibi, yanmaz. Davanın sonucu ne olur bilmiyorum ama bizi tehdit ediyorlar. Bu davayı Van’a süreriz diyorlar. Van’a değil Amerika’ya sürseniz eşimin arkasındayım. O bana bir dilim ekmek verdi. Şirketi de suçlamıyorum. Onun ekmeğini yedim iki seneden beri. Ama suçu da varsa çeksin. Önlemini almadı. ‘Ocak yanmıyordu’ diyorlar ama her gün yanıyordu. Her gün sıcak kıyafetlerini getiriyordu. Terini sıkıp sıkıp tekrar atletlerini giydiklerini söylüyordu eşim. Çizmelerin içi su doluyordu. Peki sıcaklık yoktu da neden yandı” dedi.
“MEHMET EFE İSMİ BU DAVANIN GENEL YÜKLENİCİSİ OLARAK GÖRÜLÜYOR”
Davayı takip eden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa Milletvekili Özgür Özel de sanık ifadelerini değerlendirdi. Özel, “Bundan iki gün önce henüz hiçbir isim telaffuz edilmeden önce şunu söylemiştim. Bundan sonra herkes benzer ifadeleri tekrar edecekler. Çok sayıda duyacağımız isim olacak ama bu isimler hep ölmüş, hayatta olmayan sorumlu olan teknisyen ve teknikerler olacaktır. Daha önce de görülen maden kazalarının dava sonucunda böyle olmuştur. Zonguldak’ta da daha önce ölen 11 işçinin 11’i de ağır kusurlu bulunmuştu. Kendi hayatlarını koruyamadıkları için. Her konuşan madende her şeyin yolunda olduğunu, denetimlerin normal yapıldığını, ekipmanın sağlam olduğunu, eğitimlerin tam verildiğini söylüyor. Hakim bey bir itiraz da bulunursa ise ‘O iş Mehmet Efe’nin işiydi’ diyorlar. Bir Mehmet Efe ismi var ki içeride tutanaklara geçen her 10 isimden 9’u Mehmet Efe diyor. Sıkışan Mehmet Efe ismini veriyor. Mehmet Efe’nin üstünde çalışan amiri de altında çalışan onun emir verdiği kişi de Mehmet Efe’yi sorumlu tutuyor. Sanki böyle bir genel üstlenici genel suçlanıcı kişi olarak Mehmet Efe’yi duyuyoruz. Bundan sonra bir iki tane daha isim duyabiliriz. Onlar da ölmüş kişiler olacaktır” diye konuştu.
“ANORMAL BİR ŞEY SORARSANIZ DA MEHMET EFE DİYORLAR”
Birçok madenci ailesi ile bire bir görüştüğünü anlatan Özel, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ben burada birçok işçiyle görüşmüş biri olarak duyduğum tek bir şey var: ’Bu maden her geçen gün ısınıyordu. Biz nefes alamıyorduk. Oksijen alamıyorduk. Çizmelerimiz yarıya kadar sıcaklıktan dolayı terle doluyordu.’ Tutuklu sanıkların ifadeleri dinlendiğinde şöyle bir şey duyuyorsunuz, ‘Her şey normaldi. Bütün ölçümler normaldi. Kaza olana kadar burada anormal bir şey yoktu.’ Anormal bir şey sorarsanız da ‘Mehmet Efe’ diyorlar. Mehmet Efe ismi bu davanın genel yüklenicisi olarak görülüyor. Ailesi bu durumdan çok üzülüyor. Kapının çıkışında 68 derece ısı ölçen sensör de 301 tane kayıp madencinin taziyesine gittiğimiz aileleri de ‘maden sıcaktı’ derken bugün dinlediğimiz tutuklu-tutuksuz sanıklar ‘maden sıcaklığı normaldi’ demesi bile burada etkin bir savunma kurgusunun nasıl yürütüldüğü konusunda fikir veriyor."
(İHA)