Amerika’da cinsel ya da şiddet kullanma nedeniyle suç işleyerek hüküm giymiş kişilerin neredeyse tamamının, küçük yaşlarda cinsel tacize uğramış, şiddete maruz kalmış ya da buna şahit olmuş bireylerden oluştuğu belirtildi.![07231f8f-e1b3-4754-9fb5-5fde1587babe](http://dikgazete.com/wp-content/uploads/2015/03/07231f8f-e1b3-4754-9fb5-5fde1587babe-619x483.jpg)
Son dönemde gündemden inmeyen şiddet ve cinsel
istismar olaylarının oluşumunu yorumlayan DBE Davranış Bilimleri
Enstitüsü Başkanı,
Uzman Klinik Psikolog Emre Konuk, şiddet meselesini
çocukluk travmaları ve aile
üzerinden ele almak
gerektiğini söyledi. Peş peşe
gelen şiddet ve cinsel istismar haberleri ile
ülke gündeminin sarsıldığı şu günlerde, akıllarda oluşan
ortak sorunun; “Bir
insan bu vahşeti
nasıl yapar?” şeklinde
olduğunu anlatan Konuk, şöyle konuştu:
“Ruhsal açıdan
sağlıklı bir kişinin ne
kadar düşünürse düşünsün cevabını bulamadığı bu sorunun yanıtı ise
psikoloji dünyasındaki araştırmalarda yatıyor. Amerika’da cinsel suç işleyerek hüküm giymiş kişilerin neredeyse tamamı, 0-18 yaşları
arasında cinsel tacize uğramış kişilerden oluşuyor. Araştırmalar, şiddet kullanma nedeniyle hüküm giymiş kişilerin yine neredeyse tamamının çocukluk ve ergenlik döneminde ya şiddete maruz kaldığını ya da şiddete şahitlik ettiğini ortaya koyuyor.”
ÇOCUKLUK TRAVMALARI VE AİLE
Yapılan sayısız
araştırma ve
vaka çalışması neticesinde psikoloji dünyasında araştırma sonuçlarını destekleyen
ciddi bir literatür oluştuğunu anlatan Psikolog Emre Konuk, şiddet meselesini çocukluk travmaları ve aile üzerinden ele almak gerektiğini anlattı.
Konuk; bunu, 0-18 yaş arası aile içi en sık rastlanan travmatik olayları; duygusal, cinsel ve fiziksel istismar, duygusal ve fiziksel ihmal, şiddet,
madde bağımlılığı,
zihinsel hastalık ve parçalanmış aile
olarak sıralayarak şunları söyledi: “Çocukluğunda bu maddelerden dört ya da
daha fazla travmatik deneyim
yaşayan birisinin yetişkinlikte damardan alınan
uyuşturucu kullanma riski yüzde 4600,
aşırı alkol tüketme riski yüzde 500,
sigara kullanma riski yüzde 250, kronik akciğer tıkanıklığı hastalığına yakalanma riski yüzde 399, felç
geçirme riski yüzde 281 artıyor. Kısacası sorunların temelinde
erken dönem travmaları yatıyor.”
’İDAM VE HADIM ETME’ KONUSU
Hayatının ilk 3 yılında travma adedi bir ila iki olan çocukların yüzde 5’inin gelişim geriliği gösterdiğini, travma
sayısı yediye çıktığında gelişim geriliği oranının 100’ü bulduğunu anlatan Konuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Harvard Üniversitesi,
Çocuk Gelişim Merkezi’nin (Harvard University, Center on the Developing Child) yaptığı araştırmaya
göre bir çocuğun yaşadığı travma adedi sıfırken alkolik olma ihtimali yüzde 3. Çocuk dört travma yaşadığında bu oran yüzde 16’ya çıkıyor. Yine travmatik yaşantı beş veya
üzerinde ise depresyon geçirme ihtimali beş misli daha
fazla artıyor.”
Araştırma rakamlarına bakıldığında sorunun temelinde yer alan aileye odaklanılması gerektiğini anlatan Konuk, “Aileye odaklanmamız,
yani bataklığı kurutmamız gerekiyor. Aileye odaklanmak
deyince ise
anne - baba eğitimi öne çıkıyor” dedi.
Cinsel istismar ve şiddet vakalarından
sonra sık konuşulan
idam ve hadım cezalarını da yorumlayan Konuk, “Bu gibi suçların idam
cezası alması teknik bir konu değil, değerlerle ilgili bir sorundur ki,
toplum bu konuda uzlaşamaz. Burada savunulan ‘İbret
olsun diye asalım’ söylemi ‘caydırıcı olsun ve bu gibi suçlar azalsın’ düşüncesi ile gündeme gelir. Ancak, idam cezasının caydırıcılığının kanıtlandığı bilimsel bir
veri yoktur” diye konuştu.
Hadım
ederek suçun önüne geçeceği fikrinin de mantık tabanına oturmadığını anlatan Emre Konuk, sözlerini şöyle tamamladı: “Varsayım; hadım edersen
kişi cinsel istek duymaz, suç da işlemez mantığı üzerinden gider. Bu görüş, alkolü yasaklarsan alkolik kalmaz görüşünden farksızdır.
Geçmiş vakalardan görüyoruz ki
yurt dışında hadım
edilenler suç işlemeye
devam etti. İşlenilen suçun aşırı cinsel istekle bir ilgisi yoktur. Sorun; çocukluğunda ciddi travmalara maruz kalmış kişinin yaşadığı ağır kişilik bozukluğudur.”