CHP Parti Meclisi Üyesi ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör ve Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit hakkında tarafsızlıklarını yitirdikleri iddiasıyla Yargıtay ve Danıştay Başkanlıklarına başvuruda bulundu.
Tanrıkulu başvurunun ardından bir basın açıklaması yaptı. Tanrıkulu, Danıştay Birinci Başkanlık Kurulu hem de Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun bu incelemeyi yapması gerektiğini vurgulayarak, "Umarım yargı kendi içerisinde bir denetim mekanizması oluşturur, bağımsızlığa ve tarafsızlığa gölge düşüren, yargıya olan güveni azaltan bu tutumlara son verilir. Gerçi dün Sayın Cumhurbaşkanı ’alışacaklar’ dedi ama ne yargıçlar ne yargı mensupları ne de yurttaşlarımız yargının bu berbat durumuna alışmak durumunda değiller. Çok açıkça yargının tarafsızlığına ve bağımsızlığına gölge düşüren davranışlar var. Sayın Cumhurbaşkanının Rize gezisi anayasaya tanımlanmış görev çerçevesinde yapılan bir gezi değil tamamen siyasi bir gezi ve verilen mesajlar da siyasi mesajlar. Bu siyasi mesajlara yüksek yargı mensuplarının dahil olması, onları tasvip eder görünümde olması doğru değil" diye konuştu.
"BİZLER DE SANIK OLABİLİRİZ"
"Yargıya olan güven bakımından doğru değil, bu binalardan biz adalet bekliyoruz ancak tamamen tarafsız ve bağımsız olmayan, tarafsızlık yeminine uzak duran Cumhurbaşkanının yanında duran yargı mensupları yargıya olan güveni en alta indirmiş durumdalar" diyen Tanrıkulu şunları kaydetti:
"Yarın bir gün bizler de sanık olabiliriz. Öyle tahmin ediyorum ki Birinci Başkanlar Kurulu, Danıştay, Yargıtay Yasası’nın 19. maddesi uyarınca bunu incelemeye alacak. 46 Dava Başkanı var sonuçta Yargıtayda bunlar içinden bu durumdan rahatsız olan Dava Başkanlarının da yargıtay üyeleri olduğunu biliyorum. Öncelikle Yargıtay Başkanı’nın anayasal kavramlara uygun konuşması lazım. ’Devlet Başkanı’ gibi bir kavram anayasanın hiçbir yerinde yazmıyor. Dolayısıyla Yargıtay Başkanının, Cumhurbaşkanının bu konumunu içselleştirdiği görüşündeyim ben. Ayrıca siyasetçilere cevap verme pozisyonunda değil kendisi. Yaptığı iş yanlıştır, bu yanlışı kendisinin kabul etmesi lazım ve bundan sonra da daha güven verici, tarafsızlığına gölge düşürmeyecek bir tutum içerisinde olması lazım. Sonuçta bana iletilen şudur: ’Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısı bunu Birinci Başkanlar Kurulu’na dilekçeyi havale edeceğini ve görüşmeyi sağlayacağını ifade etti artık takdir kendi mekanizmalarında."
(İHA)
Tanrıkulu başvurunun ardından bir basın açıklaması yaptı. Tanrıkulu, Danıştay Birinci Başkanlık Kurulu hem de Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun bu incelemeyi yapması gerektiğini vurgulayarak, "Umarım yargı kendi içerisinde bir denetim mekanizması oluşturur, bağımsızlığa ve tarafsızlığa gölge düşüren, yargıya olan güveni azaltan bu tutumlara son verilir. Gerçi dün Sayın Cumhurbaşkanı ’alışacaklar’ dedi ama ne yargıçlar ne yargı mensupları ne de yurttaşlarımız yargının bu berbat durumuna alışmak durumunda değiller. Çok açıkça yargının tarafsızlığına ve bağımsızlığına gölge düşüren davranışlar var. Sayın Cumhurbaşkanının Rize gezisi anayasaya tanımlanmış görev çerçevesinde yapılan bir gezi değil tamamen siyasi bir gezi ve verilen mesajlar da siyasi mesajlar. Bu siyasi mesajlara yüksek yargı mensuplarının dahil olması, onları tasvip eder görünümde olması doğru değil" diye konuştu.
"BİZLER DE SANIK OLABİLİRİZ"
"Yargıya olan güven bakımından doğru değil, bu binalardan biz adalet bekliyoruz ancak tamamen tarafsız ve bağımsız olmayan, tarafsızlık yeminine uzak duran Cumhurbaşkanının yanında duran yargı mensupları yargıya olan güveni en alta indirmiş durumdalar" diyen Tanrıkulu şunları kaydetti:
"Yarın bir gün bizler de sanık olabiliriz. Öyle tahmin ediyorum ki Birinci Başkanlar Kurulu, Danıştay, Yargıtay Yasası’nın 19. maddesi uyarınca bunu incelemeye alacak. 46 Dava Başkanı var sonuçta Yargıtayda bunlar içinden bu durumdan rahatsız olan Dava Başkanlarının da yargıtay üyeleri olduğunu biliyorum. Öncelikle Yargıtay Başkanı’nın anayasal kavramlara uygun konuşması lazım. ’Devlet Başkanı’ gibi bir kavram anayasanın hiçbir yerinde yazmıyor. Dolayısıyla Yargıtay Başkanının, Cumhurbaşkanının bu konumunu içselleştirdiği görüşündeyim ben. Ayrıca siyasetçilere cevap verme pozisyonunda değil kendisi. Yaptığı iş yanlıştır, bu yanlışı kendisinin kabul etmesi lazım ve bundan sonra da daha güven verici, tarafsızlığına gölge düşürmeyecek bir tutum içerisinde olması lazım. Sonuçta bana iletilen şudur: ’Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısı bunu Birinci Başkanlar Kurulu’na dilekçeyi havale edeceğini ve görüşmeyi sağlayacağını ifade etti artık takdir kendi mekanizmalarında."
(İHA)