ANKARA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, The Green Park Otel'de Yüksek İhtisas Üniversitesi ve Koru Hastanesince düzenlenen "Uluslararası Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi"ne katıldı.
Doğumun, kadınların yaşadığı en önemli bedensel ve ruhsal tecrübe olduğunu, bu yönüyle de her aşamasının büyük hassasiyet gerektirdiğini belirten Emine Erdoğan, bu önemli meseleyi, disiplinler arası bir yaklaşımla ele aldıkları için Yüksek İhtisas Üniversitesi ve Koru Hastanesi yetkililerini tebrik etti.
Emine Erdoğan, son yıllarda sezaryen ile doğumun tüm dünyada alarm verici boyutlara ulaştığına işaret etti. Türkiye'nin de dünyada en çok sezaryen yapılan ülkeler arasında yer aldığına dikkati çeken Emine Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Sezaryen, gerçek sebeplerle ve doğru zamanda yapıldığında elbette hayat kurtarıcı bir fonksiyon üstlenebilir. Fakat ne yazık ki artık bir kurtarma ameliyatı olmaktan çıkıp tercih edilebilir bir doğum şekli halini almıştır. Yapılan tüm bilimsel çalışmalar, normal doğumun daha sağlıklı olduğunu gösteriyor.
Sizler, konunun uzmanları olarak, sezaryenin bir talep konusu değil ancak zorunluluk gereği olabileceğini topluma birinci ağızdan anlatmalısınız. Halkımızın, siz bilim insanlarının rehberliğine ihtiyacı var. Doğal yöntemleri kadınlarımızın gündemine taşıyarak, onları cesaretlendirmelisiniz. Suda doğum, akupunktur, nefes egzersizleri gibi doğumu kolaylaştıran tamamlayıcı uygulamaları daha çok gündeme getirmelisiniz."
Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği ve olması gereken sezaryen oranının yüzde 15 olduğunu hatırlatan Erdoğan, Türkiye'de yüzde 50'lere yaklaşan yüksek sezaryen oranının, bu seviyelere çekilmesinin büyük önem taşıdığını dile getirdi.
'Kadınlarımızı doğal doğuma teşvik edelim'
Emine Erdoğan, 2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması Raporu'na göre, Türkiye'de ilk 6 ayda emzirme oranlarının yüzde 31 seviyesinde olduğunu anımsatarak, "Bu oranı artırmak gerekir. Kaldı ki bugün, gıdaların yapısının değiştiği, çevrenin böylesine kirlendiği bir zamanda, bağışıklık sistemi güçlü, sağlıklı nesiller yetiştirmenin yegane yolu, anne sütünden geçmektedir." ifadesini kullandı.
Kadınların, bebeklerini ideal sürelerde emzirebilmesinin önündeki en büyük engelin çalışma şartları olduğuna dikkati çeken Emine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir yanda kadınlarımızın her alanda etkin olmasını beklerken, diğer yanda onları özel yaşam ile çalışma hayatı arasında tercihe zorlamayacak şartlar tesis etmeliyiz. Devletimiz geçtiğimiz yıl, bu alanda çok önemli bir çalışma yaptı. Doğum izni, esnek çalışma saatleri, kreş imkanları gibi düzenlemeler, kadınlarımızı bir nebze olsun rahatlattı. Dileriz ki bu şartlar tüm iş alanlarında layıkıyla uygulanabilsin. Endüstriyel çağın, doğum gibi doğal bir konuyu dahi kendi şartlarına mahkum ettiği bir dünyada, doğala dönmek hepimiz için kurtuluş yoludur."
Erdoğan, kongreye katılan suda doğumun mucidi, dünyaca ünlü hekim Dr. Michel Odent'e de özel olarak teşekkür etmek istediğini belirterek, "Sezaryenin bu derece yaygınlaştığı bir zamanda, doğal doğum konusundaki çok değerli fikirlerini tüm dünyaya yayan çabaları nedeniyle kendisine şükran borcumuz var. Doğum ortamının medeniyeti şekillendirmesi fikri, üzerinde çokça düşünmemiz gereken bir konudur." diye konuştu.
Emine Erdoğan, doğum anının, kadınlara gerçek bir bilgelik sunduğunu, kadınların bu sürece tüm boyutlarıyla şahit olarak, yaratılıştaki mucizeyi de yakından tecrübe ettiklerini söyleyerek, "Hep birlikte kadınlarımızı, tıbbi bir engel olmadığı müddetçe doğal doğuma teşvik edelim." çağrısında bulundu.