Ä°STANBUL (AA) - Siyaset, Ekonomi ve Toplum AraÅŸtırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, Türkiye'nin DoÄŸu Akdeniz'deki haklarının önemine iÅŸaret ederek, "Burada iktidarıyla muhalefetiyle ortak bir siyaset yürütmemiz lazım. Çünkü bu statüko bir kere oluÅŸtuÄŸunda biz Ege ile DoÄŸu Akdeniz'in birleÅŸtiÄŸi ve Türkiye'nin Antalya Körfezi'ne sıkıştığı bir ortamda, Akdeniz'de çok büyük bir kayba uÄŸrarız. Bunun için bütün partilerin milletçe dayanışma içerisinde tepki vermesi gerekiyor." dedi.
Duran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, DoÄŸu Akdeniz'e kıyısı bulunan ülkelerin bir araya gelerek hem deniz yetki alanları hem de bu alanlarda çıkacak hidrokarbonların paylaşımının hakkaniyetli ÅŸekilde yapılmasını arzuladığını söyledi.
Türkiye'nin bu isteÄŸi karşısında yürüttüÄŸü diplomasi çalışmalarına baÅŸta Yunanistan olmak üzere bazı ülkelerin gerginlik oluÅŸturan tavırla karşılık verdiÄŸini belirten Duran, bunun sebeplerini deÄŸerlendirdi.
Libya'da Türkiye'nin karşısında bulunan ve DoÄŸu Akdeniz'de Yunanistan'ı teÅŸvik eden Fransa'nın eski kolonyal bir ülke olduÄŸunu vurgulayan Duran, Fransa'nın Türkiye'nin Afrika'da artan etkisinden rahatsızlık duyduÄŸunu dile getirdi. "Fransa, bir anlamda eski kolonyal ülke olarak oralardaki etkisinin sınırlanmasını istemiyor." diyen Duran, ticari çıkarları baÅŸta olmak üzere bu ülkelerle daha hakkaniyetli bir birliktelik ve iÅŸ birliÄŸini önceleyen Türkiye'nin Fransa'nın statükosunu bozduÄŸunu anlattı.
Fransa'nın Türkiye ile güç rekabetine girdiÄŸini aktaran Duran, Fransa CumhurbaÅŸkanı Emmanuel Macron'un da iç politikada baÅŸarı elde edemeyince dış politikada ÅŸov yapmaya çalıştığını aktardı.
Macron'un, Avrupa BirliÄŸinin (AB) ortak dış ve güvenlik politikaları ile uzun vadeli büyük stratejisinin olmasını engelleyen bir konumda olduÄŸuna iÅŸaret eden Duran, Alman Åžansölyesi Angela Merkel'in bunun farkında olduÄŸunu düÅŸündüÄŸünü ifade etti.
Duran, "Merkel'in çabası AB dönem baÅŸkanlığında Türkiye'nin Avrupa ile iliÅŸkilerini toparlamak ve Yunanistan'la olan meseleyi hiç olmazsa ikili istikÅŸafi görüÅŸmeler sırasında gerilimi azaltan bir yere getirebilmek. Ancak son olaylar bunun pek de kolay olmadığını gösterdi. Yine buna dair birtakım giriÅŸimler olmaya devam edecektir." dedi.
"Bu gerçekten ErdoÄŸan ve AK Parti meselesi deÄŸil, Türkiye'nin geleceÄŸi meselesi"Batı medyasının DoÄŸu Akdeniz'deki konumu gereÄŸi Türkiye'ye yönelik algı oluÅŸturmaya çalıştığına dikkati çeken Duran, ÅŸunları kaydetti:
"Bu algı Türkiye'nin kendisine dayatılan konuları kabul etmeyen bir aktör olmasıyla alakalı. BaÅŸkalarının hakkını çiÄŸneme gibi bir durum söz konusu deÄŸil. CumhurbaÅŸkanı'nın çaÄŸrısı açık, 'Gelin bir araya oturalım, hakkaniyetli bir çözüm bulalım.' Bundan daha iyi bir çaÄŸrı olabilir mi? Fakat siz eÄŸer Türkiye'nin 2 kilometre uzaklığındaki Meis Adası'nın da kıta sahanlığı olduÄŸunu iddia ederek bir harita hazırlar ya da diÄŸer adaların kıta sahanlığından yola çıkarak Türkiye'yi Antalya körfezine sıkıştırmaya çalışırsanız, Akdeniz'e en uzun kıyısı olan bir ülkeye küçücük bir deniz yetki alanı öngörürseniz Türkiye'nin bunu kabul etmemesi gayet mantıklı ve olması gerekendir.
DoÄŸu Akdeniz'deki haklarımız, bizim için Türkiye'nin önümüzdeki sadece onlu yıllar deÄŸil, yüzyıllar açısından da çok kritik bir dönem. Burada iktidarıyla muhalefetiyle ortak bir siyaset yürütmemiz lazım. Çünkü bu statüko bir kere oluÅŸtuÄŸunda biz Ege ile DoÄŸu Akdeniz'in birleÅŸtiÄŸi ve Türkiye'nin Antalya Körfezi'ne sıkıştığı bir ortamda Akdeniz'de çok büyük bir kayba uÄŸrarız. Bunun için bütün partilerin milletçe dayanışma içerisinde tepki vermesi gerekiyor. Burada AK Parti siyasetinin, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın siyasetinin desteklenmesi gerekiyor. Bu gerçekten ErdoÄŸan ve AK Parti meselesi deÄŸil, Türkiye'nin geleceÄŸi meselesi. Milli devletler çağında yaşıyoruz, iÅŸ birlikleri de var, birtakım entegrasyon hareketleri de var ama günün sonunda Yunanistan arkasına AB'yi alarak kendi milli çıkarlarını en maksimum seviyede gerçekleÅŸtirmek için bu kadar saldırgan bir pozisyonda olabiliyorsa, herhalde Türk milleti olarak bizim de bunun karşısında kendi çıkarlarımızı korumak ve gerektiÄŸinde donanmamızı göndermek ve gerektiÄŸinde sert gücümüzü ortaya koyma hakkımız var."
"Yunanistan, çok tehlikeli bir oyun oynuyor"Yunanistan'ın Mısır ile deniz yetki alanlarını belirleyen anlaÅŸma imzalamasına deÄŸinen Duran, Türkiye'nin Libya ile imzaladığı anlaÅŸmaya karşılık yapılan bu anlaÅŸmanın hem uluslararası hukuk açısından hem de siyasi güç rekabeti açısından kabul edilebilir bir yerde olmadığını söyledi. Duran, "Çünkü öncesinde Türkiye'nin Libya ile yaptığı anlaÅŸma var. Bu BirleÅŸmiÅŸ Milletlere (BM) iletilmiÅŸ bir anlaÅŸmadır. Bunu görmezden gelerek yapılan bu anlaÅŸma aslında DoÄŸu Akdeniz'de barışa, hakkaniyetli paylaşıma yapılan bir provokasyon konumundadır." diye konuÅŸtu.
Duran, DoÄŸu Akdeniz'le ilgili politikanın uzun vadede gerilimle çözülebilecek bir yanının bulunmadığını belirtirken, Yunanistan'ın Fransa'nın dolduruÅŸuna gelerek çok tehlikeli bir oyun oynadığını kaydetti.
Yunanistan'ın Fransa ile deÄŸil Türkiye ile komÅŸu olduÄŸu hatırlatan, bu sebeple Akdeniz'de Türkiye'yi sıkıştırmaya çalışmanın Yunanistan'a hem Ege'de hem de DoÄŸu Akdeniz'de birtakım kayıplar yaÅŸatacağının altını çizen Duran, ikili görüÅŸmelerle bir yere varmayı ve DoÄŸu Akdeniz'de hakkaniyetli bir paylaşıma yönelmeyi Yunanistan'ın milli çıkarlarının selameti açısından deÄŸerli gördüÄŸünü vurguladı.
Duran, "Türkiye'nin boÄŸazını sıkan bir yaklaşımın hiçbir iktidar tarafından kabul edilmeyeceÄŸini düÅŸünüyorum. Türkiye'de iktidar deÄŸiÅŸse de AK Parti gitse de DoÄŸu Akdeniz meselesi bitmez ve bunun çözümü de hakkaniyetle paylaşımdır. Yunanistan statükoyu deÄŸiÅŸtirecek öyle bir riskli adım atıyor ki bu durumda kartların yeniden karıldığı ve hesapların yeniden açıldığı bir ortamda en çok Yunanistan kaybeder." ifadesini kullandı.
"Bunlardan geri adım attığınızda tarih sizi affetmez"DoÄŸu Akdeniz'in Türkiye için hayati bir mesele olduÄŸunu kaydeden Duran, ÅŸu deÄŸerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye ne AB tarafından ne baÅŸka bir güç tarafından sıkıştırılabilecek bir ülke deÄŸil. Çünkü bu ortada olan ÅŸey, Türkiye'nin ikincil çıkarları deÄŸil. Ä°kincil çıkarlarla ilgili birtakım pazarlıklar yapabilirsiniz ama birincil, hayati çıkarlarınızla ilgili olmazsa olmazlarınız vardır ve bunlardan geri adım attığınızda tarih sizi affetmez. Gelecekte de bunun hesabını verirsiniz. Dolayısıyla Türkiye'de siyasetçiler buna böyle bakarlar. Hangi siyasetçi olursa olsun DoÄŸu Akdeniz bu anlamda Türkiye'nin proaktif karşılamak durumunda kaldığı ve üzerine gidilirse yeni bir beka meselesi olabilecek konudur. Bunun da ne Avrupalılar açısından ne diÄŸerleri açısından tercih edilmemesi gereken bir seçenek olduÄŸunu düÅŸünüyorum.
Åžunun altını çizmek isterim. Türkiye bu tür gerilimlere hep en son giren ülkedir. Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın 2003'den bu yana DoÄŸu Akdeniz'de çıkardıkları sorunlara Türkiye önce diplomasiyle karşılık vermeye çalışmış, daha sonra sert gücüyle donanmasını göndererek cevap vermiÅŸtir. Türkiye yine aynı ÅŸeyi Suriye'de de yaÅŸamıştır ve en uzun sınırı olmasına raÄŸmen Suriye'ye en son askeri güç gönderen Türkiye'dir. Baktığınızda bütün gerginliklerde Türkiye hep sorunu çözmek yönünde gayret gösteriyor ama diplomasi tükendiÄŸinde de artık yeni bir Türkiye var, bu Türkiye sadece ÅŸikayet eden bir Türkiye deÄŸil, gerektiÄŸinde sondaj gemisini, gerektiÄŸinde donanmasını gönderir, askeri varlığıyla da orada çıkarlarını korur."
Oruç Reis'in bir yönüyle araÅŸtırma gemisi, diÄŸer yönüyle DoÄŸu Akdeniz'de bir sembol olduÄŸunu kaydeden Duran, "Oruç Reis gemisi Türkiye'nin DoÄŸu Akdeniz'deki deniz yetki alanlarının haklarının müdafaasıdır. Bir hücum deÄŸildir, bir müdafaadır. Bu müdafaa da bir yönüyle baktığınızda Milli Mücadele'ye kadar dayanan Türkiye'nin mücadele ruhuyla alakalıdır. Bundan kimsenin taviz vermesini bekleyemeyiz." dedi.
"Bu siyaset üstü bir mesele"SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, Türkiye'nin DoÄŸu Akdeniz'de olmamasının sadece DoÄŸu Akdenizi kaybettiÄŸi anlamına gelmeyeceÄŸini aktararak, sözlerini ÅŸöyle tamamladı:
"Akdeniz'i kaybettikten sonra Ege'yi de kaybedersiniz, BoÄŸazlar üzerindeki etkinizi de kaybedersiniz. Dahası bu sıkışma sizin Suriye ve Irak'taki jeopolitik çıkarlarınıza da zarar verir. Bu Türkiye'nin uluslararası aktör olarak yapmaya çalıştığı ÅŸeylerin hepsini sınırlandıracak nirengi noktası olarak görülüyor. Tabii Türkiye'nin tercihi barışçıl çözümden yana olmalıdır ama hakkaniyetli bir çözüm olmazsa ve Türkiye Antalya körfezine sıkıştırılırsa, coÄŸrafyasında bu kadar sıkıntıların ve sorunların olduÄŸu bu coÄŸrafyada dertlerle, krizlerle teslim alınmış bir ülke konumuna düÅŸer. Ben onun için DoÄŸu Akdeniz'deki haklarımızdan geri adım atmanın yeni bir beka meselesi olduÄŸunu söylüyorum.
Bu siyaset üstü bir mesele. Parti siyasetinin üzerindeki bir mesele. Siyaset dediÄŸimizde neticede Türkiye'nin çıkarları için neler yapılması gerekiyorsa onun yapılmasıdır, siyaset budur. Dış politikada elimizden gelen her ÅŸeyi yapacağız. Enerjiyi arayacağız, iÅŸ birliklerini de arayacağız, gerekirse donanmamızı da kendimizi de göstereceÄŸiz. Bu ana çerçeve siyasetin Türkiye'nin ekonomik, enerji ve güvenlik çıkarlarıyla ilgili olduÄŸunu görerek üzerine ittifak etmemiz gereken bir husustur. Açıkçası muhalefetin de buna yakın durduÄŸunu, yakın durması gerektiÄŸini düÅŸünüyorum. Çünkü 'Ne iÅŸimiz var DoÄŸu Akdeniz'de?' tabirini henüz duymadık ve duymayı da ümit etmiyorum."
Muhabir: Kaan BozdoÄŸan