USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Çevre-Hayat

Sessizliği son buldu

Yeni doğan işitme taramasının ardından duyma problemi olduğu fark edilen Kerem Açıkgöz, 15 aylıkken ve 5,5 yaşındayken geçirdiği koklear implant ameliyatları ve kullandığı cihazlar sayesinde dünyayı yaşıtları gibi duyabiliyor.

Sessizliği son buldu
24-05-2018 14:32
Google News

İSTANBUL - Andaç Hongur

Yeni doğan işitme taramasında işitme kaybı tespit edilmesinin ardından Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne yönlendirilen Kemal-Rukiye Açıkgöz çiftinin 6,5 yaşındaki oğlu Kerem, 15 aylıkken ve 5,5 yaşındayken geçirdiği koklear implant ameliyatları ve işitme cihazları sayesinde dünyayı yaşıtları gibi duyabiliyor.

Türkiye'de 1 milyon 250-1 milyon 300 bin civarında yıllık doğum olurken, 2 bin-2 bin 500 civarında işitme engelli çocuk dünyaya geliyor. Sağlık Bakanlığı tarafından 13 yıldır yapılan doğum sonrası taramalar sayesinde işitme engeli fark edilebiliyor. Takipleri doğru yapılan işitme engelli çocukların, gelecekte eğitimle ve konuşmayla ilgili problemlerinin önemli bir kısmı ortadan kalkıyor.

Doğum sonrası işitme taramasında ilk testi geçemeyen Kerem Açıkgöz'ün annesi Rukiye ve babası Kemal Açıkgöz, bebeklerinin ileri seviyede testlerinin yapılması için daha donanımlı bir hastaneye yönlendirildi. 4-5 aylıkken işitme eğitime başlayan Kerem, şu anda ilkokul birinci sınıfa gidiyor. Okuma yazmayı öğrenen Kerem, geçirdiği iki ameliyatın ardından kulaklıklarıyla sinek vızıltısını bile duyabiliyor ve hayatını diğer çocuklar gibi sürdürebiliyor.

Baba Kemal Açıkgöz, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, 40 günlükken Kerem'i Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne götürdüklerini ve Kerem'in ileri işitme testlerinin burada yapıldığını dile getirdi.

Testlerin ardından ameliyat edilebilmesi için Kerem'in belli bir sağlık seviyesine gelmesi gerektiğini anlatan Açıkgöz, çocuklarının ilk implant ameliyatının 15 aylıkken, ikincisinin de 5,5 yaşındayken yapıldığını söyledi.

Açıkgöz, çocuğun ameliyatıyla beraber devam eden rehabilitasyon ve eğitim süreçlerinin sıkıntılı olduğunu belirterek, "Biz babalar anneleri yalnız bırakıyoruz. Aslında babalara da ciddi görevler düşüyor. Yükün tamamı annelere kalmamalı." dedi.

Kerem'in okuma yazmayı öğrendiğini ve çok sosyal bir çocuk olduğunu anlatan Açıkgöz, "Arkadaşlarıyla arası çok iyi. Kullandığı cihazları mıknatıslı olduğu için herhangi bir çarpma durumunda düşebiliyor. Arkadaşları bunun olmaması için özen gösteriyor. Hafta sonları özel eğitim merkezine gidiyoruz. Merkezdeki öğretmenler derslerine de yardımcı oluyor." diye konuştu.

Açıkgöz, birçok ailenin 2 yaşına kadar çocuğunun duymadığını fark edemediğini belirterek, "Bizim sıfırdan başladığımız duruma onlar 2 yaşında başlıyor ve bu nedenle çocuk geriden geliyor. Bizim üçüncü çocuğumuzda da işitme kaybı var. Kerem'de çok endişelenmiştik, ama artık süreci ve neyle karşılaşacağımızı biliyoruz. Ailelerin içi rahat olsun, doktorların söylediği her şeyi yapsınlar." dedi.

"Öğrencilerden çok velilerle sıkıntı yaşıyoruz"

Anne Rukiye Açıkgöz de Kerem 4-5 aylıkken eğitime başladıklarını ifade ederek, şunları anlattı:

"Çocuk oturamıyordu daha biz rehabilitasyon merkezlerine gidiyorduk, sese cevabını şekillendirmek için. İlk koklear implant ameliyatı tek kulağa yapıldı. O zaman SGK bir kulak için ameliyatı ödüyordu. Sonra 5,5 yaşındayken özel izinle ikinci kulağı ameliyat edildi. Şimdi sinek vızıltısını bile duyuyor. Böyle bir imkan olmasaydı Kerem'in hayatı çok farklı olurdu. Cihazı bozulunca ağlamıyor ama huzursuz oluyor. Tek cihaz olduğunda sorundu, ama şimdi iki cihazı var. Biri olmayınca diğeriyle de duyuyor ve anlaşabiliyoruz."

Bir kez Antalya'da tatildeyken Kerem'in cihazının bozulduğunu dile getiren Açıkgöz, "Antalya merkeze gittik ama yapılamadı. Apar topar Ankara'ya gitmek zorunda kaldık. Antalya tatili, Ankara'da bitti çünkü çocuk duyamayınca bizim için bir anlamı yok." dedi.

Açıkgöz, Kerem'in okulda arkadaşlarıyla sorun yaşamadığını belirterek, "Öğrencilerden çok velilerle sıkıntı yaşıyoruz. Arkadaşları cihazı biliyor tanıyor ama anneleri bilmiyor. 'Bunu ne kadar takacak, daha küçüğü yok mu?' gibi sorularla karşılaşıyoruz. Biz de 'Bu da gözlük gibi gibi bir cihaz. Duymak için de bunu kullanıyor.' diye açıklamaya çalışıyoruz." dedi.

"İşitme olmadığında gelişimsel özelliklerin büyük bölümü kayboluyor"

İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Odyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ataş, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, Türkiye'de 13 yıldır yapılan yeni doğan işitme taraması sayesinde işitme kaybı şüphesi olanların doğar doğmaz tespit edilerek, eğitim araştırma hastaneleri veya üniversite hastanelerine yönlendirildiğini, böylece çocukların hem tanılanma hem de rehabilitasyon sürecinin hızlı başlamasına olanak sağlandığını anlattı.

Merkezi sinir sistemi ne kadar erken uyarılırsa, o denli gelişme kaydettiğini dile getiren Ataş, 1 yaşından önce ameliyat yapılmadığı için işitme kaybı tespit edilen çocukların 6 ay-1 yıl arası dönemde işitme cihazıyla eğitim programlarına başlatıldığını söyledi.

Ataş, "Bir grup çocukta işitme kaybı çok ileri derecede olmayabiliyor, orta derecede kayıp oluyor. Orta derecede işitme kaybı olan çocuklar işitme cihazıyla gayet rahat duyabiliyor ve eğitimlerini alabiliyor. Bu durumda ameliyata ihtiyacımız olmuyor. Kullandığımız işitme cihazları da çok güçlü, çocuğun işitme kaybına uyabilecek nitelikte. Bir grup çocukta iç kulaktaki hasar daha fazla oluyor. İşitme cihazı tatmin edici bir sonuç vermediği için 1 yaş gibi koklear implant ameliyatını yapıyoruz. Tomografi ve MR ile kulağın durumunu tespit ediyoruz. Özellikle tomografiyi 1 yaşından önce yapmak istemiyoruz çünkü başka bazı sıkıntılara neden olabiliyor. Genellikle çocuğun 1 yaşına gelmesini bekliyoruz. 1 yaşına kadar da çocuk eğitime gidiyor." diye konuştu.

Çocukların ameliyattan sonra işitme ve anlamadan kaynaklı problemlerini en aza indirmek için bir süre terapi görmesi gerektiğini belirten Ataş, "Aileler bu süreçte yoruluyor, ama bu süreci yapmazlarsa problem çok daha büyüyor. 15 aylıkken bir kulağı, 5,5 yaşındayken de diğer kulağını ameliyat ettik. Ameliyatlar öncesinde ve sonrasında işitme eğitimine devam ederek, yaşıtları gibi hayatını sürdürebiliyor. Kerem'in ailesi tüm bunları yapmasaydı, yaşadıkları sıkıntının belki 10 katını yaşamaya devam edeceklerdi. Şimdi Kerem, okuma yazmayı öğrendi, iş güç sahibi de olacak. Eğitim alamamış, kendini ifade edemiyor olsaydı, ömür boyu birine ihtiyaç duyacaktı. Başlangıç aşamasında zorluğu attıktan sonra her şey çok daha kolaylaşıyor." dedi.

Ataş, implant sonrası dönemin çocuklardaki okuma, okuduğunu anlama becerisiyle ilgili olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İşitme olmadığında zihinsel ve bilişsel gelişimsel özelliklerin büyük bölümü kayboluyor. Biz onu tamamlamaya çalışıyoruz. Çocuklarda bu problemi aştıktan sonra eğitim dönemine geldiğinde okuduğunu anlama, normal çocuklara göre bir miktar geride kalıyor. Okuma yazma ve okuduğunu anlama süreciyle ilgili problemleri bir miktar aştıktan sonraya kadar desteğin sürdürülmesini istiyoruz. Beynin konuşma gelişimiyle ilgili süreci genelde 5 yaş civarı. 5 yaşına kadar işitmeyi normale çeviremezseniz, konuşmayla ilgili merkez, özelliğini yitirmeye başlıyor. O noktadan sonra artık çok çok özel çabayla iletişim becerisi sağlanabiliyor. Sorun ne kadar erken yakalanabilirse, beynin o konudaki fonksiyonlarını daha da fazla geliştirme şansı oluyor. Bu tür müdahaleler geç yapılırsa, beynin reorganizasyonunu hiçbir zaman erken yaşta olan haline getiremiyoruz."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ