Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a Muhammet İkbal’ın eserlerine okumayı tevsiye ederek, "Ah, bu genel başkan, Muhammet İkbal okuyabilseydi, dönüp Çanakkale şehitlerinin önünde hürmetle eğilirdi" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Merkez Ar-Ge Başkanlığı tarafından Rixos Otel’de düzenlenen ’4. Sosyal Bilimler Teşvik Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada siyasi hareketlerin kültürel hareketlerden bağımsız olarak düşünülemeyeceğine dikkati çekerek, "Siyasi hareket toplumun dinamizminden kopmuşsa hayat damarları kesilmiş demektir. Siyasi hareket toplumun kültürel akışıyla, onunla bütünleşmiş, onunla geleceğe yürüyorsa o siyasi harekette hem dinamizm hem süreklilik vardır. AK Parti konjonktürel bir siyasi hareket değildir. Bizim hiçbir eylemimiz, düşüncemiz kültürümüzün temelini dokuyan büyük gelenekten ve o geleneğin dayandığı kitaplardan bağımsız değildir. Kitaptan kopuk bir siyaset, varoluştan, bilgiden ve en önemlisi de ahlaktan kopmuş bir hareket anlamına gelir. Kitapla beslenmeyen bir siyasi hareket kendisini boşlukta hisseder. O boşluk içinde seyrederken günübirlik, gelip geçici hevesler içinde olabilir. Biz, kitaptan ilimden besleniyoruz ama hitabı ve ilmi merkeze adledmiş köklü bir gelenekten besleniyoruz" ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu, sosyal bilimlerin çalışmalarını kaale almayan bir siyasi hareketin kendi kendini tekrar eden bir yapıya dönüşeceğine işaret ederek, "Bugünlerde yoğun siyasi tempo içinde bu ödül töreni ve şurayı yapıyorsa AK Parti, aslında bir şeyin altını çiziyor demektir. Aday adaylıkların müracaatları, son derece yoğun gündem içinde esas olan kitaptır, ilim, ahlaktır. Dün sabahtan itibaren il başkanlarımızla ve genel merkez yetkililerimizle kamp mahiyetinde gece yarısına kadar süren mülakatlara rağmen bu törene katılmam aslında bir mesaj iletiyor. Herkesin toplumumuza, partimizin yöneticilerine, en önemlisi de aday adaylarımıza bu hareketin ne anlama geldiğini gösteren bir tablodur. Bizim kervanımıza katılacak olanlar, katılmak isteyenler kitaba, medeniyette, sosyal bilimlerin fikirlerine her zaman açık olmalı ve saygı göstermeli" dedi.
CHP’Lİ VEKİL ENGİN ALTAY’IN İÇ TÜZÜK KİTAPÇIĞINI MECLİS BAŞKANI KÜRSÜSÜNE FIRLATMASI
CHP Milletvekili Engin Altay’ın iç tüzük kitapçığını Meclis Başkanı kürsüsüne fırlatmasını hatırlatan Davutoğlu, "Cumhurbaşkanımızın yemin töreni öncesinde Anayasa kitapçığının TBMM Başkanına dönük olarak fırlatılması üzerine şunu söylemiştim. Bir kitabı muhtevası ne olursa olsun, en aykırı fikirlerle dahi bizim açımızdan bezenmiş olursa olsun kaldı ki kürsüye doğru, son derece kutsal bir kürsüye doğru, İstiklal harbinin kararının alındığı kürsüye fırlatma cüreti siyaseti kirleten bir şeydir. Kelamı anlamayanlar, kalemi anlayamaz. Kalemi anlamayanlar kitabı anlayamaz. Kitabı anlayamayanlar insanı anlayamaz. O anda, TBMM’de bulunduğumda içimden kalkıp o atılan kitabı alıp öpüp başıma koyup TBMM kürsüsüne vermeyi düşündüm. Neden, kitap kutsaldır? Neden, kitap insanı yüceltir? Bunun üzerinde tefekkür etme ihtiyacıdır. Bugünlerde her ruhumuz daraldığında, yoğun bir tempoyla zihnimiz meşgul olduğunda güzel bir vesile oluyor ve kitap kendini hatırlatıyor. Topkapı Sarayı’nda hat ve kitap üzerine konuşmuştuk. Her hafta bir vesile oluyor kitap üzerine konuşma yapma şerefine nail oluyorum. Allah kitapsız hafta, kitapsız gün, saat, dakika ve saniye geçirmeyi bize nasip etmesin. İnsanın varoluşuyla alakalıdır. Neden? Çünkü kitap kağıttı, kağıt ağaç, ağaç topraktandır. Kitabın mayasıyla insanın mayası aynıdır. İnsan eline en çok yakışan şey kitaptır. İnsan gözüne her şey güzel görünmez, insan gözüne nur veren şey kitaptır. Aldığınız anda sizinle bütünleşir. Siz kitapla bütünleşirsiniz o da sizinle bütünleşir" diye konuştu.
Siyasette egonun, gururun ve kibrin öne çıktığını belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Siyasetin doğası olarak eleştiri anlamında söylemiyorum ama eleştirebiliriz de tabi, bilgisiyle gurura kapılandan daha tehlikelisi yoktur. Devlet adamının gururu tehlikelidir. Onuru olur ama bir şekilde kibri diyeyim gururun ötesinde, bilgi yerine kibir sahibi olan bilim adamı içinde aynı şey geçerlidir. Bilgi böylesi bir değer ve kitap bize o bilgiyi nakleden, o bilginin aktarıldığı kutsal bir nesne. Çalıştığım hiçbir ortam yok ki bir şekilde içinde kitap olmamış olsun. Kafamı kaldırdığımda kitap görmediğim bir oda bana zindan gibi gelir. Çalışma odalarımı mümkün olduğunca kitapla donatmak isterim ki herhangi bir şekilde, birisinin bana edep ya da hikmet hatırlatması gerektiğinde kitaba dönüp hatırlarsınız. Kitap, size edebi anlatır ve yansıtır. Kitap, eleştiri ile hakaret arasındaki farkı öğretir bize. Kitap, kitabın yazarı eleştirilebilir. Kitap dostu olan biri başka bir kitap yazarına, alime, herhangi bir insana hakaret nazarıyla yaklaşamaz."
DAVUTOĞLU’DAN DEMİRTAŞ’A KİTAP TAVSİYESİ
Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ’Osmanlı Çanakkale’de kuklaydı’ açıklamasını hatırlatarak, "Son 3 gün içinde sadece Başbakan olarak söylemiyorum ama iki siyasi partinin genel başkanının yaptığı iki tavır, herhalde dedim genel başkanların evinde kitap eksik. Bizler Çanakkale şehitlerinin o büyük fedakarlıkları üzerine konuşurken, bir genel başkan çıktı dedi ki ’Osmanlı Devleti, Almanya’nın kuklasıydı’. Eleştirebilirsiniz, Osmanlı Devleti yöneticilerini eleştirebilirsiniz ama bir devleti, emperyalistlerin kadim milleti yok etmek üzere Çanakkale’ye yürüdüğü savaşın yıldönümünde bütün o insanlara dönüp ’kuklaydınız demek’ ne büyük cehalettir. Bilmez ki bu genel başkan aslında Çanakkale’de bizim safımızda olanlar sadece İstanbul’u değil, Anadolu’yu değil, bütün mazlum medeniyetleri, en önemlisi de kitaba dayalı kadim medeniyetimizi savundular. Eğer Çanakkale kaybedilmiş olsaydı, dersaadet düşmüş olsaydı ve daha sonra Çanakkale Savaşı’nın azmiyle, Çanakkale Savaşı’ndan aldığı hikmetle kendi kimliğini kazanan bir millet ayağa kalkmamış olsaydı, İstanbul kadim medeniyetin bütün birikimlerinden tasfiye edilirdi. Bizim dedelerimiz orada emperyalizme karşı kadim medeniyeti savundu. Çanakkale’den hareketle Çanakkale kazanıldığı için İstiklal Harbi olabildi. İstiklal Harbi olabildiği için ilk Müslümanları, Afrika milletleri ayağa kalkıp kendi istiklallerinin arayışı içine girdiler. Ah, bu genel başkan Muhammet İkbal okuyabilseydi, dönüp Çanakkale şehitlerinin önünde hürmetle eğilirdi. Muhammet İkbal, Çanakkale, Balkan şehitleri için nice güzel mısralar yazmıştır. Okumayanlar çok kolay slogan üretirler" dedi.
SİYASİ PARTİLERE ’HAKARETTEN UZAK DURALIM’ ÇAĞRISI
Bütün siyasi partilere çağrıda bulunan Davutoğlu, "Siyasi partilere, üyelerine seçim dönemi yaklaştığı için gelin birlikte birbirimizi eleştirelim. Her şeyi birbirimize anlatmaya çalışalım ama sloganlarla, sloganların dayandığı zihniyetten ve onun sıradan ve yüzeysel bilgiden uzak duralım. En önemlisi hakaretten uzak duralım" diye konuştu.
"DEVLET ADAMLARI DA DİNE SAYGI GÖSTERECEKLER, SAYGIYI ÖĞRENECEKLER"
Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin grup toplantısında Diyanet İşleri Başkanlığı’na dönük olarak yaptığı eleştiriyi hatırlatarak, "Nankör’ ifadesi kullandı. Kürsüde ’nankör’ dedi. Dünyanın neresinde hangi görüşü savunursa savunsun, nankör diyen kişinin kendisi öylesine nankörlük yapıyor ki bu milletin imanının temsil edildiği mekana bu ifadeyi kullanabiliyor. Yunanistan’da, Rusya’da ya da Vatikan’da, Avrupa’nın herhangi bir yerinde böyle bir ifadeyi kullanan birisi halk huzuruna çıkabilir mi? Din ve devlet işleri ayrıdır ama devlet adamları da dine saygı gösterecekler, saygıyı öğrenecekler" diye konuştu.
"KILIÇDAROĞLU HATİM NE DEMEK BİLİR Mİ BİLMEM AMA?"
Çanakkale Savaşları’nın yüzüncü yılı dolayısıyla yapılan törenleri ve 253 bin şehit için 253 bin hatim indirildiğini hatırlatan Davutoğlu, "Kılıçdaroğlu, hatim ne demek bilir mi bilmem ama? Bütün şehitler için hatim indirildi. 18 Mart’ta yaptığımız törende bütün şehitlerimiz rahmetle anıldı. Hadi eleştirmek ihtiyacı hissettin ama eleştirinin de edebi olur, hayası, üslubu olur. Hakareti eleştiriden ayırt edemeyenler genellikle kitapla aşina olmayanlardır. Tehafetül Ferasata’yı okuyacaksınız, ilmi kavramları okuyacaksınız ondan sonra eleştiriyi öğreneceksiniz. Eleştirel düşünmek için eleştiri ahlakını da doğru benimsemek lazım. Bu faaliyetler hem kitabı anlatır hem de edebi, hayayı anlatır. Benim çağrım, siyaset hayatına ilmin üslubunun egemen olması. Miting meydanlarında halka kurduğumuz iletişimin güzel bir dile dayanması. Birbirimize yaptığımız eleştirilerin belli bir seviyede olması ve şu seçim döneminde halkımızın yüzünü kızartacak, onlara hitap ederken bizim yüzümüzün kızarmasına sebep olacak bütün fiillerden, davranışlardan uzak kalınması. Düşüncesi olan düşüncesini bildirsin ama hakareti olan o hakareti aynaya bakıp kendine söylesin" dedi.
TEŞKİLATLARA TALİMAT
Bütün teşkilatlara talimat verdiğini belirten Başbakan Davutoğlu, "Bütün teşkilatlarımıza da şu talimatı veriyorum, seçim meydanlarında nasıl aşkla, şevkle, coşkuyla gideceksiniz özellikle gençlik kollarımıza, kütüphanelere de aynı aşkla, coşkuyla, sevgiyle muhabbetle gidin. Gelecek vazifelere sizlerin de hazırlanması için kütüphanelere vaktinizi ayırın. Seçim meydanlarından doğrudan kütüphanelere gidin ya evinizdeki kütüphaneden mutlaka bir şeyler okuyun. Eylemle bilginin birleşmediği bir hareketin geleceği olamaz" şeklinde konuştu.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ar-Ge Başkanı Ekrem Erdem ise, Mart ayının son Pazartesi günü kutlanan ’Kütüphaneler Haftası’ dolayısıyla ’Kitabın Medeniyeti ve Kütüphaneler’ konulu bir panelin gerçekleştirileceğini belirterek, "İlk emri oku olan bir dinin mensuplarının kitaba kayıtsız kalmaları düşünülemezdi" dedi.
Törene, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, AK Parti Ankara Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya da katıldı. Törende, makale ve tez alanında derece elde edenlere ödülleri verildi.
(İHA)