Diyarbakır Emniyet Müdürü iken 24 Ocak 2001'de uğradığı hain terör saldırısında şehit edilen Ali Gaffar Okkan'ı çocukluk arkadaşları unutamıyor.
Sakarya'nın Hendek ilçesinde 1952 yılında dünyaya gelen Ali Gaffar Okkan, 1970'te Polis Kolejini, 1973'te Polis Akademisini bitirdi. Okkan, İzmir Emniyet Müdürlüğüne komiser yardımcısı olarak atandıktan sonra emniyet amirliği rütbesi alana kadar çeşitli birimlerde görev yaptı. Birinci Sınıf Emniyet Müdürlüğüne 1993'te terfi eden Okkan, Kars Emniyet Müdürü olarak atandı.
Ali Gaffar Okkan'ın adı, 18 Kasım 1997'de Diyarbakır Emniyet Müdürü olarak göreve başladıktan sonra kentte ilklere ve önemli başarılara imza atmasıyla gündeme geldi. Diyarbakır'da 24 Ocak 2001'de uğradığı hain terör saldırısında beraberindeki 5 polis ile şehit düşen Okkan, diğer kahramanlar gibi vatan sevgileri ve meslek aşklarıyla unutulmayan isimler arasında yer aldı.
"Ali Gaffar Okkan" ismi, memleketi Hendek'te olduğu gibi Türkiye'nin çeşitli yerlerindeki polis meslek yüksekokulu, sokak, cadde ve salonlarda da yaşatılıyor.
Okkan'ın çocukluk arkadaşlarından Mustafa Gezici, çocukluklarından itibaren başlayan dostluklarının vefatına kadar devam ettiğini söyledi.
Mesleğe başladıktan sonra Hendek'e her gelişinde görüştüklerini, onun dışında sürekli telefonda konuştuklarını anlatan Gezici, Okkan'la anılarından bahsetti.
Okkan'ın bir akşam annesinin rahatsızlığı nedeniyle Diyarbakır'dan memlekete geldiğini, hastaneye beraber gittiklerini ve sabaha kadar polis noktasında beklediklerini anlatan Gezici, "Ufak bir delikanlı tepsiyle simit satıyordu. Kendisi de fırıncı olduğu için çocuğu çağırdı. Tepsideki simitlerin hepsini aldı ve hastanedeki doktorlara, hemşirelere dağıttı. Gariban dostuydu, çocuk sevinsin isterdi." diye konuştu.
Okkan'ın şehit edildiğini duyduktan sonra babaevine gittiğini aktaran Gezici, şöyle devam etti:
"Çok acı bir gündü. Önce inanamadık, 'Olmaz' dedik. Ölmeden önce de yolda konuşuyorduk. Gazetelerde çıkan ölüm tehdidi haberlerini sormuştum. Bana gülerek, 'Bir şey olsa benim cenaze namazımı Hendek almaz.' dedi. 'Allah korusun, niye öyle söylüyorsun?' dedim. 'Yok yok bir şey olmaz.' dedi. Dediği gibi de oldu, Hendek doldu taştı, bütün il ve ilçelerden insanlar geldi. Ben daha öyle bir cenaze görmedim."
Okkan'ın iyi niyetli, dürüst bir insan olduğunu ifade eden Gezici, arkadaş veya iş ortamlarında her gün mutlaka Okkan'ı andıklarını sözlerine ekledi.
"Fakir fukaraya yardımı, muhtaçlara el uzatmayı severdi"Okkan'ın bir diğer çocukluk arkadaşı Şehabettin Dikbayır da Okkan'la aynı mahallede büyüdüklerini söyledi.
Okkan'ın ailesinin ve kendi ailesinin minibüsleri olduğunu, bu araçlarda çalışırken samimiyetlerinin arttığını anlatan Dikbayır, dostluklarının Okkan'ın şehadetine kadar devam ettiğini belirtti.
Çocukluk yıllarında ilçede Okkan'la birlikte en çok araba kullanmayı sevdiklerini aktaran Dikbayır, "Bursa'ya araba almaya gittik. 'Sen müdürsün, plaka almaya gerek yok, beklemeyelim bir an önce gidelim Hendek'e.' dedim. 'Yok öyle şey olmaz.' dedi. Kurallarından hiç taviz vermedi, işle arkadaşlığı ayırırdı." diye konuştu.
Şehadetinden bir gün önce akşam saatlerinde görüştüklerini belirten Dikbayır, "Simit, ramazan pidesi, peynir, zeytin ve çayı çok severdi. Geldiğinde bunları fırında yaptırır, oturur hep beraber yerdik." dedi.
Okkan'ın şehadetini nasıl öğrendiğini anlatırken duygusal anlar yaşayan Dikbayır, "Direksiyondaydım neredeyse bırakacaktım, çok zor oldu çünkü çok iyi görüşüyorduk. Bugünkü gibi aklımda, hiç çıkmadı." ifadelerini kullandı.
Ali Gaffar Okkan'ın memleketi için velinimet olduğunu dile getiren Dikbayır, "İyi bir insandı. Karakteri çok düzgündü. Fakir fukaraya yardımı, muhtaçlara el uzatmayı severdi. Hiç kimse de yaptığı iyiliği görmezdi." değerlendirmesini yaptı.
"Meslek aşkıyla yanıp tutuşan bir arkadaşımızdı"Okkan'ın yakın arkadaşlarından Bedri Nal ise Okkan, Polis Kolejini kazandıktan sonra izin zamanlarında görüşmeye devam ettiklerini anlatarak, "Ölüm haberini alınca mahvolduk, yıkıldık. Hala da unutamıyoruz gördüğünüz gibi." dedi.
Okkan'ın mesleğinin getirdiği stresi Hendek'te attığını belirten Nal, "İşinden hiçbir şey sormazdık, işinin stresinden uzak tutmak için ona moral verirdik. Memleket aşığıydı, meslek aşkıyla yanıp tutuşan bir arkadaşımızdı." ifadelerini kullandı.
Nal, Sakaryaspor'un maçlarını beraber takip ettiklerini, görev yerlerine yakın illerdeki maçlara geldiğini ve beraber deplasman maçlarına gittiklerini belirterek şehadetinden bir süre önce görüştüklerini kaydetti.
Şehit edildiğinin haberini evde otururken aldığını söyleyen Nal, "Televizyonda alt yazı geçti. Arkadaşım aradı, bir anda şoke olduk. Diyarbakır'da böyle bir şey olacağını düşünemezdik, 'Ben çok rahatım.' derdi. Diyarbakır'dan gelen fındık işçileri Gaffar için 'O bizim babamız.' derlerdi." diye konuştu.
Meslekte yeni yetişen gençlere örnek olduğunu, yerinin dolmayacağını belirten Nal, Okkan'ın giyimine özen gösterdiğini ve modayı takip ettiğini sözlerine ekledi.
Okkan'ın hatırasını yaşatmaya çalıştıklarını kaydeden Nal, "Çok farklı bir arkadaşımızdı, onu her zaman için arıyoruz, anıyoruz. Muhabbetlerimizde ismini anmadan geçemiyoruz." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com