Şehit olan oğlunun acısının üzerine diğer oğlu ve eşinin ölümü ile sarsılan şehit babası, kendisinden miras hakkı isteyen kayınbiraderlerine kızıp, evinin duvarını mektup ile donattı.
Büyük oğlu 2002 yılında şehit olan 70 yaşındaki Lüftü Tekin, küçük oğlunu trafik kazasında kaybettikten sonra felç olan eşini de şubat ayında toprağa verdi. Peş peşe yaşanan ölümlerin ardından kayınbiraderlerinin mirastan pay istemelerine öfkelenen Tekin duygularını evinin dış duvarına astığı mektupla dile getirdi.
Yıllardır yaşadığı acıların ardından eşinin vefatından sonra kayınbiraderlerinin mirastan pay istemeleri 70 yaşındaki Lütfü Tekin’i kızdırdı. Tekin kayınbiraderlerine olan öfkesini evinin duvarına astığı dev mektupla dile getirdi. Lütfü Tekin yaptığı açıklamada 2002 yılında büyük oğlu Zafer Tekin’in Hazar-Elazığ arasında arabasının uçuruma yuvarlanması sonucu şehit olduğunu belirterek, “2004’te küçük oğlum Kepsut yolunda trafik kazası sonucu vefat etti. 2005 yılında eşim felç geçirdi, şeker hastalığı vardı. Bu yıl 6 Şubat’a kadar geldik ve eşimi kaybettik. Son 5 yıl gecemiz ve gündüzümüz hastanelerde geçti. En son böbrek yetmezliğinden Balıkesir Devlet Hastanesinde yoğun bakıma aldılar, bünye cevap vermeyince yoğun bakımda vefat etti. Bu süre zarfında İzmir’deki Şükrü abisi oğullarımın cenazesine gelmediği gibi başsağlığı bile dilemedi. Kardeşi İzmir’de bypass oldu, telefon açıp söylediğimiz halde ziyaretine gelmedi. Öldü, cenazesine gelmedi, telefon açıp başın sağ olsun bile demedi. Bu kadar duyarsız bir ağabeyi var. Buradaki Yılmaz ağabeyi ise onun da geri kalır tarafı yok. Biz 5 sene hastanelerde gezdik, gelip de nasılsın kardeşim demedi” dedi.
"SİLAHINI DA ONLARA HİBE EDEYİM"
Eşinin vefatından önce kendisiyle hiç görüşmediğini ancak konu miras olunca kayınbiraderinin kendisine gelerek paranın hangi bankada olduğunu öğrenmek istediğini söyleyen Tekin, “Yılmaz ağabeyi sık sık gelerek veraset ilamı alıp beyanname ver demeye başladı. Yasaya göre evden pay alıyorlarmış onlar da çocuğumuz olmadığı için. Bankadaki paraya da ortak oluyormuş, bizim böbrek nakli için biriktirdiğimiz paraya. O para da şehit olan çocuğumun tazminatı. Bir gün geldiğinde veraseti alıp almadığımı sordu, ben de kendisine verdim. Ben dedi burayı sana sattım. Doğru 200 birisine, 200 birine. Ben burayı 1977 yılında aldım, eşimin üzerine tapu yaptım. 2 gün sonra geldi ben dedi kimseye yedirmem çoluğumun çocuğumun hakkı var dedi. Beni tehdit etti gitti utanmadan. Gelsin ne alacaksa alsın, onların çok şiddetle paraya ihtiyacı var, ben onlara şehit oğlumdan almış olduğum bin 700 lira paranın bankamatik kartını vereyim, Allah doyursun gözlerini o parayı da alsınlar. Silahı var, silahını da onlara hibe edeyim. Aç gözlü belki doyarlar. Ben dışarı yazı yazdım kamuya ve Allah’a havale ettim. Taktir kamuoyunun ve kanun yapıcılarının Cenabı Allah nasıl biliyorsa öyle yapsın. Öyle inanıyorum ki şehit tazminatına göz dikenlerin, parasını verip almış olduğum eve göz dikenleri Cenabı Allah cezasız bırakmayacaktır, mutlaka cezalandıracaktır” şeklinde konuştu.
(İHA)
Büyük oğlu 2002 yılında şehit olan 70 yaşındaki Lüftü Tekin, küçük oğlunu trafik kazasında kaybettikten sonra felç olan eşini de şubat ayında toprağa verdi. Peş peşe yaşanan ölümlerin ardından kayınbiraderlerinin mirastan pay istemelerine öfkelenen Tekin duygularını evinin dış duvarına astığı mektupla dile getirdi.
Yıllardır yaşadığı acıların ardından eşinin vefatından sonra kayınbiraderlerinin mirastan pay istemeleri 70 yaşındaki Lütfü Tekin’i kızdırdı. Tekin kayınbiraderlerine olan öfkesini evinin duvarına astığı dev mektupla dile getirdi. Lütfü Tekin yaptığı açıklamada 2002 yılında büyük oğlu Zafer Tekin’in Hazar-Elazığ arasında arabasının uçuruma yuvarlanması sonucu şehit olduğunu belirterek, “2004’te küçük oğlum Kepsut yolunda trafik kazası sonucu vefat etti. 2005 yılında eşim felç geçirdi, şeker hastalığı vardı. Bu yıl 6 Şubat’a kadar geldik ve eşimi kaybettik. Son 5 yıl gecemiz ve gündüzümüz hastanelerde geçti. En son böbrek yetmezliğinden Balıkesir Devlet Hastanesinde yoğun bakıma aldılar, bünye cevap vermeyince yoğun bakımda vefat etti. Bu süre zarfında İzmir’deki Şükrü abisi oğullarımın cenazesine gelmediği gibi başsağlığı bile dilemedi. Kardeşi İzmir’de bypass oldu, telefon açıp söylediğimiz halde ziyaretine gelmedi. Öldü, cenazesine gelmedi, telefon açıp başın sağ olsun bile demedi. Bu kadar duyarsız bir ağabeyi var. Buradaki Yılmaz ağabeyi ise onun da geri kalır tarafı yok. Biz 5 sene hastanelerde gezdik, gelip de nasılsın kardeşim demedi” dedi.
"SİLAHINI DA ONLARA HİBE EDEYİM"
Eşinin vefatından önce kendisiyle hiç görüşmediğini ancak konu miras olunca kayınbiraderinin kendisine gelerek paranın hangi bankada olduğunu öğrenmek istediğini söyleyen Tekin, “Yılmaz ağabeyi sık sık gelerek veraset ilamı alıp beyanname ver demeye başladı. Yasaya göre evden pay alıyorlarmış onlar da çocuğumuz olmadığı için. Bankadaki paraya da ortak oluyormuş, bizim böbrek nakli için biriktirdiğimiz paraya. O para da şehit olan çocuğumun tazminatı. Bir gün geldiğinde veraseti alıp almadığımı sordu, ben de kendisine verdim. Ben dedi burayı sana sattım. Doğru 200 birisine, 200 birine. Ben burayı 1977 yılında aldım, eşimin üzerine tapu yaptım. 2 gün sonra geldi ben dedi kimseye yedirmem çoluğumun çocuğumun hakkı var dedi. Beni tehdit etti gitti utanmadan. Gelsin ne alacaksa alsın, onların çok şiddetle paraya ihtiyacı var, ben onlara şehit oğlumdan almış olduğum bin 700 lira paranın bankamatik kartını vereyim, Allah doyursun gözlerini o parayı da alsınlar. Silahı var, silahını da onlara hibe edeyim. Aç gözlü belki doyarlar. Ben dışarı yazı yazdım kamuya ve Allah’a havale ettim. Taktir kamuoyunun ve kanun yapıcılarının Cenabı Allah nasıl biliyorsa öyle yapsın. Öyle inanıyorum ki şehit tazminatına göz dikenlerin, parasını verip almış olduğum eve göz dikenleri Cenabı Allah cezasız bırakmayacaktır, mutlaka cezalandıracaktır” şeklinde konuştu.
(İHA)