32. Muhtarlar Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütlerine karşı seferberlik başlattı. Erdoğan “Anayasamızın 104. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başı olarak PKK’sı ile DEAŞ’ı ile FETÖ’sü ile DHKP-C’si ile diğerleri ile adı, söylemi, yöntemi ne olursa olsun tüm terör örgütlerine karşı milli seferberlik ilan ediyorum” dedi.
Peki nedir seferberlik?
Memleketin, maddi ve manevi bütün güçlerinin (askeri, siyasi, ekonomik ve psikolojik güç) topyekün savaş ihtiyaçlarını karşılayacak ve savaşın devamını sağlayacak seviyeye getirilmesi; diğer bir deyimle maddi manevi bütün kuvvet ve kaynakların, savaş isteklerine göre yöneltilerek barış durumundan sefer durumuna geçirilmesidir. Buna topyekün seferberlik de denir. Sefer kelimesi lügatta "yolculuk, savaşa gitme"; seferberlik ise "yolculuğa, savaşa hazır hale gelme" anlamlarına gelir.
Yirminci asrın başlarından itibaren, teknolojideki gelişmelere uygun olarak yapılan silah ve araçlar, ilim ve teknikteki ilerlemeler savaşların karekterini değiştirdi.Savaşlar, sadece silahlı kuvvetler arasında yapılmaktan çıkarak, bütün milleti ilgilendiren, tesiri altına alan, topyekün savaşlar durumuna geldi. Bu topyekün savaşa karşı da, milletçe karşı koymak için yapılan topyekün hazırlıklara seferberlik adı verildi. Seferberliğin plan ve programları barıştayken yapılarak, zaman zaman yapılan fiili tatbikatlarla uygulamaları kontrol edilir. Seferberlik Dairesi, Asker AlmaDairesi, Askerlik Şubeleri, Mahalli ve Mülki Amirler müştereken çalışarak seferberlik planlarını yaparlar.
Savaşta silahlı kuvvetlerin personel sayısı artacağından onların yiyecek, giyecek, silah, donanım, araç ve gereç ihtiyaçları çoğalacaktır. Mühimmat, akaryakıt ve malzeme sarfı çok fazlalaşacaktır. İnsan ve diğer ihtiyaç maddelerinin de devamlı kaybı göz önüne alınırsa seferberliğin önemi çok iyi anlaşılır. Seferberlik hazırlığının planlı ve barış zamanında yapılmasının savaşın kazanılmasında tesiri dünya
harplerinde açık olarak görülmüştür.
Seferberliğin ilan edilmesi için, bir devletin diğer devlet veya devletlerle savaş ihtimalinin kaçınılmaz olması, ayrıca iç bünyedeki karışıklıkların normal şartlarla karşılanmadığı bir ortamın meydana gelmesi gerekir. Bu durumda Genelkurmay Başkanının mütalaası alınarak, Bakanlar Kurulunca seferberlik uygulamasına karar verilir. Verilen seferberlik kararı Cumhurbaşkanının onayından sonra yürürlüğe girer. Kaldırılması da başkomutan veya Genelkurmay Başkanının mütalaası alındıktan sonra Bakanlar Kurulunun kararıyla olur. Seferberlik ilanıyla barış zamanında tespit edilen plan gereğince taşınır veya taşınmaz mallardan ihtiyaç duyulanlar silahlı kuvvetlerin emrine verilir. Seferberlik iki şekilde olabilir:
1. Uygulama alanı bakımından:
a) Genel seferberlik: Bütün yurt düzeyinde uygulanır.
b) Kısmi (Bölgesel) seferberlik: Yurdun herhangi bir bölgesinde uygulanır. 2. Kapsam bakımından:
a) Milli seferberlik: Silahlı Kuvvetler dışında kalan bütün kamu ve özel kuruluşlar ile yurttaşları kapsar.
b) Silahlı Kuvvetler seferberliği: Silahlı Kuvvetlerin barış durumundan sefer durumuna geçirilmesidir. Bu ise iki bölümde yapılır: (1) Personel seferberliği, (2) lojistik seferberliği.
Birinci Dünya Harbinden önce seferberlik ilan edilerek, gerekli bütün hazırlık ve tedbirler uygulamaya konuldu. Halkımız arasında, dört yıl süren bu harbe Seferberlik adı verildi. Eli silah tutanların askere alındığı Birinci Dünya Harbinde Osmanlı ordusu, yedi cephede şan ve şerefle çarpıştı. Harbin getirdiği bütün sıkıntılara milletçe karşı koyarak, yedi düvelin önünde kahramanca vatanını müdafaa etti. istiklal Harbiyle de memleketini düşmanlardan kurtardı. İkinci Dünya Harbinde de seferberlik uygulanmışsa da savaşa girilmemesine rağmen getirdiği sıkıntılar, tedbirlerin yerinde ve zamanında alınmamasından dolayı, çok fazla olmuştur. Günümüzde seferberlik süresi çok kısalmış olup, 12 ile 24 saat içerisinde bir ülke seferberliğini tamamlayabilmektedir.
Seferber olma süresi: Birlik ve kurumların % 100 kadro seviyesine (seferi kadro seviyesine) erişecekleri ve teşkilatlanmalarını tamamlayacakları süreyi gösterir. Bu süre harekat planlarına ve lojistik imkanlara göre tespit edilir. Bu süreler, Genelkurmay Başkanlığınca yönergesinde belirtilir. Sefer görev emri: Sefer tertibine dahil edilen personelin, seferberlik duyurusunda nereye gideceğini, ne kadar zaman içinde birliğine katılacağını ve katılacağı birliğin kapalı adını bildiren ve kendisine barışta açıklanan bir belgedir. Bir sureti daima personelin yanında bulunur.
Seferber personeli: Bir birliği, seferi kadro seviyesine veya müsaade edilen kuvvete çıkarmak için sefer tertibine dahil edilmiş yedek personeldir.
Seferberlik deneme tatbikatı ve eğitimi tazeleme çağrısı: Seferberlik usullerinin denenmesi ve yedek personel eğitiminin tazelenme ve yenilenmesi için yapılan çağrıdır. Genelkurmay Başkanlığının önerisi ve Bakanlar Kurulunun onayı alınır.
Silahlı kuvvetler personel seferberliği: Silahlı Kuvvetlerin şimdiki ortalama mevcutlarının seferi kadro seviyesine yükseltilmesi, seferde kurulacak birlik ve kurumların kurulması, kadro seviyelerine eriştirilmesi ve seferi kadro seviyelerinin korunması için hazırlanan personel bütünleme planlarına göre zayiatı tamamlamak üzere, barışta yapılan hazırlıkların, seferberlik duyurusunda uygulanmasıdır. Silah altı davetiyeleri: Seferberlik deneme tatbikatı ve yedek personel tazeleme eğitimi için, yedek personelin (subay, astsubay, erbaş ve er) tatbikata katılmalarını sağlayan davetiyelerdir.
Silah altı davetiyesi: Personelin yedek eğitimi görmesi için katılacağı birliğin seferberlik numarası ile bildirilen kapalı adını, gideceği yeri ve tatbikatın süresiyle ilgili bilgileri kapsar.
Sözlükte "seferberlik" ne demek?
1. Bir ülkenin silahlı kuvvetlerini savaşa hazır duruma getiren, ülkenin ekonomisini, yönetimini savaş gereklerine uyacak duruma sokan hazırlık ve önlemlerin tümü.
2. Bu durumun ilan edildiği ya da savaşın sürdüğü dönem.
3. Bir alanda başarı sağlamak amacıyla bütün olanakları kullanarak yapılan yoğun çalışma.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN MİLLİ SEFERBERLİK AÇIKLAMASI
32. Muhtarlar Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütlerine karşı seferberlik başlattI.
Erdoğan'ın açıklamaları şöyle;
“Millet olarak yeni bir ahitleşmeye gitmemiz, yeni bir mefkura birliği oluşturmamız gerekiyor. Gün husumet günü, eski defterleri karıştırma günü değildir” diyerek birlik ve beraberlik mesajları veren Erdoğan, “Eğer birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirmez, bu saldırıların karşısında çelik gibi bir irade, tam bir kararlılıkla durmazsak hiç birimiz yarınlarımıza güvenle bakamayız. Hepimiz aynı gemide olduğumuza göre bu gemiye yönelik her saldırı hepimize yapılmış bir saldırıdır. Buna karşı gereken mücadeleyi vermek hepimizin görevidir. Geldiğimiz noktada artık savunmada kalma imkanına sahip değiliz. Mademki bize terör örgütleri üzerinden tarihimizin en büyük saldırılarından birisi yapılıyor, öyleyse bizim misli ile cevap vermek hakkımızdır. Terörün sokağa inmesi bu ülkenin 80 milyon vatandaşının her birini hedef aldığı anlamına geliyor. Sokakta bomba patlatan teröristin tek gayesi vardır, mümkün olduğu kadar çok kan dökmek, can almak, acı çektirmektir. Bu yöntem ile eylem yapan terörist için ölenin kökeni, inancı, meşrebi önemsizdir. ‘Kurşun adres sormaz’ derler, bomba da bunların hiçbirisini sormaz. Mücadelemizi sadece kurumlara, sadece güvenlik güçlerine bırakamayız. Bu mücadeleyi hep birlikte vereceğiz. Muhtar dediğimiz bulunduğu köyün, bulunduğu mahallenin hangi evinde kim var, bunları bilendir. Buradan tüm vatandaşlarıma da sesleniyorum, anayasamızın 104. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başı olarak PKK’sı ile DEAŞ’ı ile FETÖ’sü ile DHKP-C’si ile diğerleri ile adı, söylemi, yöntemi ne olursa olsun tüm terör örgütlerine karşı milli seferberlik ilan ediyorum. Her kim bu örgütlerin çalışmaları ile elemanları ile ilgili herhangi bir şey görürse, duyarsa, malumat sahibi olursa hemen güvenlik güçlerimize bilgi vermelidir. Terör örgütlerinin meselesinin hak elde meselesi, bir davayı savunma meselesi olmadığını artık herkesin anladığına inanıyorum. Çok açıktır ki terör örgütlerinin tek meselesi Türkiye’yi bölgedeki diğer ülkeler gibi köken, inanç ve meşrep farklılıkları üzerinden çatışmalarla parçalamak, yıkıp yok etmektir. Esasen ülkemizdeki hiçbir kesimin, hiçbir kişinin hakkını aramak için terör yöntemlerine başvurmasını mazur kılacak en küçük bir sebep yoktur. Türkiye’deki demokratik hak arama yollarının çeşitliliğini ve toleransını Avrupa ülkelerinde dahi bulamazsınız. Avrupa Avrupa diyorlar ya, hikaye. Bu toleransı hiç birisinde bulamazsınız. Bugün terörle mücadelemiz için bizi eleştirenlerin kendilerine yönelik en küçük bir tehdit karşısında ne kadar katı ve hoyrat olabildiklerini çok iyi biliyoruz. Açıkçası onların ne düşündüğü ne söylediği bizi çok ilgilendirmiyor. Bizim ölçümüz hiç kimsenin bu memleketin herhangi bir yerinde kendi kirli amaçları için bomba patlatma, pusu kurma, eylem yapma, propaganda yapma hakkı ve özgürlüğü yoktur. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliklerine tehdit oluşturan her terörist 80 milyonun tamamının düşmanıdır ve ona göre de muamele görecektir. Bu anlayışla şimdide buradan tüm güvenlik güçlerimize sesleniyorum, terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı devletiniz de milletimiz de sizin yanınızdadır, arkanızdadır. Yetkilerinizi sonuna kadar kullanmaktan asla çekinmeyin. Şehitlerimizin tek bir damla kanı teröristlerin tamamının kanlarına karşılık gelemez. Güvenlik güçlerimiz yürüttükleri mücadelede ölürlerse şehittir, kalırlarsa gazidir. Ama askerimiz, polisimiz bu memlekete sağ olarak, sağlam olarak lazım. Güvenlik güçlerimizden terör örgütlerine ve teröristlere karşı kanunların elverdiği en ağır, en sert muamele ile kararlı bir şekilde mücadele etmelerini istiyorum. Herkes bu ülkenin, bu milletin istiklaline ve istikbaline kastetmenin bedelinin ne olduğunu görmelidir. Eğer bu şekilde hareket etmezsek milletimiz ‘ya devlet başa ya kuzgun leşe’ demeye başlar ki asıl tehlikeyi o zaman yaşarız. Böyle bir serzenişe meydan vermeden devlet olmanın gereğini yerine getirmek mecburiyetindeyiz. Bundan sonra dağdaki teröriste de, şehirdeki teröriste de, onları destekleyen hiç kimseye bir an bile huzur yok, rahat yok. Devletimiz tüm birimleri ile milletimiz de her bir ferdi ile terör örgütlerine nefes aldırmayacak. Muhtarlarımıza birinci derecede görev düşüyor. Hangi evde kim var kim yok bunları emniyet güçlerimize bildirmelisiniz. Zaten bir muhtar mahallesinde, köyünde kimlerin olduğunu, gelinin gidenin kimler olduğunu bilemiyorsa o da görevini tam manasıyla yapamıyor demektir. Bunların hepsi güvenlik güçlerine bildirilmeli. Eğer bu iletişim sağlanırsa o zaman bunlar kendilerine kaçacak delik arayacaklardır” açıklamasında bulundu.
dikGAZETE.com