AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, partisinin genel merkezinde gazete, televizyon ve haber ajanslarının Ankara temsilcileri ile kahvaltıda bir araya geldi.
Yavuz, AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi ile ilgili YSK'ya yaptığı olağanüstü itiraz başvurusunun detaylarını anlattı, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin'in de yer aldığı toplantıda Yavuz, AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi ile ilgili Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) yaptığı olağanüstü itiraz başvurusunun detaylarını anlattı, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
31 Mart yerel seçimlerinin gerçekleştirildiği pazar akşamından itibaren bütün gözlerin İstanbul'da olduğunu belirten Yavuz, kendilerinin bir sonuç alım sistemi bulunduğunu, YSK'nin de kendi sistemi üzerinden rakamları paylaştığını ve başka partilerin de kendi yöntemleriyle sonuçları toplamaya çalıştığını anımsattı.
Yavuz, "Mesela bizim sonuç alım sistemimiz var, Cumhuriyet Halk Partisi'nin 'Adil Seçim Platformu'ydu sanıyorum geçen dönem. Bu dönem onu çok daha geliştirdiklerini iddia ettiler ama mesela seçim günü ve seçimden sonra onun adını hiç duymadık." diye konuştu.
YSK rakamlarına göre seçim gecesi CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun önde göründüğünü aktaran Yavuz, "Sistemde veri gelmeye devam ediyordu, bir de oraya ne girilmişse onu gösteriyordu." dedi.
YSK'nin verilerinin ham veri olduğunu ve maddi hatalar ile rakam oynatmalarını içermediğini anlatan Yavuz, CHP'nin 29 bin oyla seçimi aldığı iddiasında olduğunu, AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak'ın da 3 bin 870 farkla seçimi aldıkları iddiasında bulunduğunu söylediğini aktardı.
Bu çelişkileri görmelerinin ardından bu farkın nereden ileri geleceğine yönelik üç aşamalı bir çalışma yaptıklarını belirten Yavuz, bu doğrultuda maddi hataların düzeltimi, geçersiz oyların sayımı ve bütün oyların sayımını istediklerini ifade etti.
Sadece 4 ilçede tüm oyların sayımına, 2 ilçede de sadece birer seçim kurulunda sayıma karar verildiğini hatırlatan Yavuz, sadece geçersiz oy sayımıyla AK Parti lehine düzeltilen oyun 5 bin 594 olduğunu belirtti.
Tüm sandıkların sayımı anlamında sadece yüzde 10'una tekabül eden bir sayımın gerçekleştiğine işaret eden Yavuz, gün gün aradaki farkın eridiğini kaydetti.
CHP'nin 1 Nisan'da 29 bin 408 oy farkıyla önde olduklarını açıkladığını, Yüksek Seçim Kurulunun da 27 bin 889 gibi bir rakamla CHP'nin önde olduğunu gösterdiğini, kendilerinin de 'biz öndeyiz' iddiasında olduklarını anlatan Yavuz, "Aslında bu iş daha sandıkların yüzde 10'unun sayıldığını da dikkate aldığımızda bizim tezlerimizin haklılığını ortaya koyuyor." dedi.
"Bir parça kusurumuz vardı"Gün gün farkın azaldığını ve bugün itibarıyla 13 binli rakamların telaffuz edildiğini vurgulayan Yavuz, "Peki hiçbir şey olmadıysa, sandıkta nasıl bu kadar oy aşağı düştü AK Parti'nin lehine kayıtlara geçildi ve fark azalmış oldu. Biz diyoruz ki kesinlikle bir şeyler oldu. 'Sizin kusurunuz yok muydu?' kabul edelim bizim de Sayın Cumhurbaşkanımız da açıkladılar bir parça kusurumuz olabilir. Bence de bir parça kusurumuz vardı. Fakat ortada kanunun dışına çıkan ve bizim kesinlikle denetleyemeyeceğimiz, fark edemeyeceğimiz, seçimden önce, seçim günü fark edemeyeceğimiz birtakım kanunsuz işlemler yapıldı diyoruz. Bu kadar net. Kesinlikle bizim fark edemeyeceğimiz ve bizim denetimimize, partilerin denetimine tabi olmayan alanda birtakım usulsüzlükler, hatta usulsüzlük demek istemiyorum hafif, kanunsuzluklar yapıldı." değerlendirmesinde bulundu.
CHP'nin tavrını anlamadığını belirten Yavuz, şöyle devam etti:
"Ben şunu demiyorum, 'bu işi baştan sona Cumhuriyet Halk Partisi kurguladı, usulsüzlüğü yaptı, yaptırdı' iddiasında değilim ama bu oldu ve biz belgeleriyle ortaya koyuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi'ne de düşen bu kadar kanunsuz iş ve işlemleri onların da takip etmesidir. Eğer biz bu sistemi arındıramazsak, eğer biz bu sistemi ayıklayamazsak, bu hataları, şüpheleri, şaibeleri, bundan sonraki seçimlere ilişkin herkesin kafasında bir soru işareti kalır. Cumhuriyet Halk Partisi ne yaptı bilmiyorum, yaptı diye itham etmiyorum ama bu iş CHP'ye yarasın diye yapıldı, Ekrem İmamoğlu'na. Sırf Ekrem İmamoğlu'nun lehine, ona yarasın diye, yapıldı diye bu kadar şaibeyle, şüpheyle bir seçimin arkada kalmasına hiçbir partinin gönlünün razı olmaması gerekir. Çünkü bizim iddialarımız net, biz diyoruz ki organize usulsüzlük, kanunsuzluk, seçim işleri yolsuzluğu yapıldı. Çok net bunları bilerek söylüyoruz, belgeye, bilgiye dayalı olarak söylüyoruz."
Yavuz, 298 sayılı yasanın 22. maddesinin çok net ve açık olduğunu bunun 24 Haziran öncesinde değiştirildiğini anımsattı.
Değişikliğin sebebine ilişkin de bilgi veren Yavuz, bundan önceki seçimlerde sandık başkanlarına ilişkin şikayetler geldiğini söyledi.
AK Parti olarak sandık başkanlarının objektif ve hukuk devleti anlayışına uygun bir şekilde belirlenmesini sağlayacak bir düzenleme yapmak üzere harekete geçtiklerini belirten Yavuz, bu değişikliğin gerekçelerini anlattı.
Kendilerinin mülki idarenin sadece kamu görevlilerinin listesini teslim etmesini, onların içinden sandık başkanını ve resmi memur üyeyi seçim kurulu başkanının kurayla belirlemesini istediklerini vurgulayan Yavuz, "Seçim Kurulu Başkanı kim? O ilçenin en kıdemli hakimi, o da sistemde otomatik olarak belirleniyor. Biz şimdi o ilçenin en kıdemli hakiminin yapacağı iş ve işlemlerde tamamen kanunun dışına çıkabileceğini nasıl öngörebiliriz?" dedi.
Kanun maddesindeki usulleri ve çalışma sürecini anlatan Yavuz, "Peki olan ne tamamen kanun dışı bir işlem yapılıyor. Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi'nin, başka partilerin ve tüm unsurların, herkesin yapması gereken şu ortada çok açık, çok sarih, çok net, hiç tevile ihtiyaç duyulmayacak bir hüküm var, kanun maddesi var. 298, 22 ve 23 'buna nasıl uymaz bir seçim kurulu hakimi' diye aslında hepimiz bas bas bağırmamız gerekiyor ve bunun takipçisi olmamız gerekiyor. Çünkü bugün o kanunları en iyi uygulaması gereken yerler tamamen kanunun dışına çıkarsa Allah göstermesin yarın başkaları da başka şey yapar ve nasıl olsa herkesin yaptığı yanına kar kalıyor anlayışıyla yapar." diye konuştu.
Bu durumun İstanbul seçimlerinin sonucunun ne olacağından önemli olduğunu kaydeden Yavuz, "Biz seçim sistemine, seçim mevzuatımıza da güveniyoruz. Burada olan seçim sistemiyle alakalı değildir, seçim mevzuatıyla alakalı da değildir. Burada olan seçim mevzuatının dışına çıkmaması gereken birilerinin ya kendilerinin çıkması ya da onların çıkmasına sebebiyet veren birilerinin oralarda varlığıdır. O zaman bunu ayıklamak hepimizin boynunun borcudur." ifadelerini kullandı.
Yavuz, 31 bin 280 sandık bulunduğunu, her birinde bir başkan ve bir memur olması sebebiyle 62 bin 560 kamu personelinin görevlendirilmesi gerekirken, bu sayının 19 bin 623'ünün kamu görevlisi olmadığını belirtti.
Kamu görevlilerinin içinde kamudan ihraç edilen, görevden uzaklaştırılan, emekli olan, askeri personellerin de bulunduğunu anlatan Yavuz, "Bu tam kanunsuzluk anlamına gelmez mi?" diye sordu.
"Sayım döküm cetvellerinden 5 bin 388'i mühürsüzdür"Bazı sandık kurulu başkanlarının kamu görevlisi olmamasının başlı başına çok önemli bir iddia olduğuna işaret eden Yavuz, "Biz sandık başkanları üzerinden yürütülen bir organize usulsüzlük olduğunu düşünüyoruz. Yoksa bu kadar 19 bin gibi bir rakamı dışarıdan kimse bulmayı düşünmezdi ve kimse bu kadar sandık başkanlığı yapma engeli olan birilerini sandık başkanlıklarına yerleştirmezdi. Hiç olmazsa kamu görevlilerinin dışına da çıkıyorsan, illa aşçıdan, illa ihraç edilenlerden, illa yakınları ihraç edilenlerden yapmak zorunda mısın? Demek ki bir tezgah var, bir organizasyon var." ifadelerini kullandı.
Sayım döküm cetvellerinin kanunen "olmazsa olmazları"na dikkati çeken Yavuz, bunları mühür, barkod, isim, imza, çentik atılmış olması ve rakamların yazılmış olması şeklinde sıraladı.
Yavuz şöyle devam etti:
"Geçen dönem CHP'nin Ankara'da yaptığı mühürsüz, zarf, oy, mühürsüz sandık sonuç tutanağıydı, ben onlardan bahsetmiyorum. Ben diyorum ki tüm onlara esas teşkil eden, esas unsur sayım döküm cetvelinde acayip fazla miktarsa usülsüzlük, eksiklikler, hatalar var. Bunların sehven ve münferiden olması da mümkün değildir. Bunlar müştereken, kasıtlı ve organizeli bir şekilde yapılmıştır, net. Bu kadar şeyin üst üste gelmesi mümkün müdür? Bu işin temeli olan sayım döküm cetvellerinden 5 bin 388'i mühürsüzdür, 694'ü imzasızdır, 214'ü boştur, 498 tanesi eksiktir, 919 tanesinde rakam yoktur, bin 335 tanesinde öyle ya da böyle birtakım eksiklikler söz konusudur. Bir seçimde bu kadarının olması mümkün müdür? Keşke CHP de bunu kendisine sorsa. Keşke hep birlikte bunun mücadelesini versek ve bundan sonraki süreçte bu şaibeden, şüpheden eser kalmasa."
Yavuz, bu şüphe ve şaibelerin olmaması için 13 Mart 2018'de değişiklik yaptıklarını hatırlattı.
Sandık adedi kadar tutanak olduğunu belirten Yavuz, "31 bin 280 sayım döküm cetveli var ama iki ile çarpın, çünkü bir tanesini eline alıyor ve bir tanesini de de torbaya koyuyor ve mühürlüyor. Buradan baktığımızda 62 bin 560 adet oluyor." diye konuştu. Ancak torbalar açıldığında sayın döküm cetvellerinin olmadığını dile getiren Yavuz, "Olan ne? Sisteme girememişler, yok. Bizim uğraşlarımız, 'Biz neyle kaşılaştıracağız?' dedikçe, boş, imzasız, isimsiz, mühürsüz girmişler, bunlar doğru şeyler mi?" sorusunu sordu.
"31 bin 280 sayım döküm cetvelinden 10 bine yakını sorunlu. Temel çöktü." diyen Yavuz, bundan önceki seçimlerin hiçbirinde bu derece sandık başkanlarına dayandırılan bir usulsüzlük olmadığına işaret etti.
Yavuz, "Şimdi her seçimde daha çok işletilen, daha çok olağan olan husus, 'kısıtlılar, ölüler, cezaevi seçmeni, yerleşim yeri cezaevi olan cezaevi seçmeni, hükümlülerin seçmen listelerinde yer alması.' Diyor ki bir CHP'li yetkili, 'Tamam da kısıtlıların oy kullandığını nereden biliyorsunuz?' diyor. Biz zaten bütün bu belgeleri YSK tek tek incelesin, irdelesin diye ileri sürüyoruz." diye konuştu.
"2 bin 308 kısıtlı tespit ettik"Yavuz, oyların iptal edildiği 4 yer olduğunu, buralarda da daha çok kısıtlıların oy kullandığını belirterek, "Mahkeme kararı var. Bir de mahkeme kararı olmayan yüzde 40'tan daha fazla raporu olan zihinsel engelliler var. Bu da başka bir iddiamız. Onlar mahkeme kararına bağlanmamış, tespit edemedik, onları devam ediyoruz tespit etmeye, o ayrıca bir başlık. 2 bin 308 kısıtlı tespit ettik. Bin 229 ölü, 10 bin 290 cezaevi seçmeni, 236 yerleşim yeri cezaevi olan cezaevi seçmeni, 5 bin 287 de hükümlü olmasına rağmen seçmen listelerinde yer alanlar." diye konuştu.
Buradakilerin hiçbirinin karşılığında "oy kullanamaz" şerhinin bulunmadığının altını çizen Yavuz, "CHP'li yetkiler cevap verirken, bir parça 'Kamuoyunu nasıl yanıltırız?' diye bir yerden hareketle cevap veriyorlar. Halbuki bizim esas işimiz gerçeği yakalamak olmalı, maddi gerçeğe ulaşmak olmalı ve bu kanunsuzlukları bir şekilde tespit etmek olmalı. Eğer yan tarafına 'oy kullanamaz' şerhi düşenler de olsaydı, bu rakamlar 2-3 katı olacaktı. Onları ayırdık, onlar yok bunun içinde." dedi.
Cezaevindeki seçmenlere ilişkin CHP'nin "şartlı salıverilen kişiler" dediğini anımsatan Yavuz, şunları kaydetti:
"Bakalım, öyle mi? bizim iddiamız bu. 10 bin 290 kişi cezaevinde seçmen ve oy kullanmış. Bu kadarı, yanında şerh düşülmeden seçmen kayıtlarında var. Bağcılar'da, Avcılar, Silivri, Çekmeköy'de var. Onların yerine de oy kullanılmış olabilir iddiamız, kısıtlıların yerine de olabilir. Onu biz bilemeyiz, torbaların içinde. YSK açacak, bakacak. Bu iptal edilen 4 yerde de böyle oldu. Biz iddiamızı sunduk. Sonra açtılar ki gerçekten oy kullanmış, peki 4 yerde kullanılmışsa biz burada niye demeyelim ki 'Burada da kullanılmış olabilir.' Bundan daha doğal bir şey olabilir mi?"
"Kayıt dışı aktörler var"Yavuz, "(İstanbul seçimi) Kayıt dışı aktörler var, bu iş organize bir iş. Bu iş sadece CHP'ye gönül verenler tarafından yapılacak bir iş değil." dedi.
"Seçim güvenliğini zedelemeye hiç kimsenin hakkı yoktur"YSK, kararını olumlu da olumsuz da verse atacakları adımlar olduğunu kaydeden Yavuz, "Kesinlikle bunları tek tek belirleyip suç duyurusunda bulunacağız." şeklinde konuştu.
Yavuz, "Seçim güvenliğini zedelemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Kim olursa olsun, isterse babamızın oğlu olsun suç duyurusunda bulunacağız." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com