AZEZ - ERDAL TÜRKOĞLU
Suriye'de muhaliflerin kontrolündeki Azez şehrinde akıl hastanesi olarak kullanılan binada, birçok ülke ve Suriye'nin dört bir yanından gelen 400'e yakın hasta bulunuyor.
PYD/PKK ve DAEŞ terör örgütleriyle rejim güçlerinin tehdidi altındaki Halep'in Azez ilçesi, içerisinde çok özel bir mekan barındırıyor. Yüksek bahçe duvarlı, etrafı tel örgülü, demir parmaklı pencereleri olan 2 katlı eski bir bina, ilk görüşte hapishaneyi andırıyor.
Binanın bahçesine girişte duyulmaya başlayan bağırtılar ürpertiyor ve bu ses hemen hiç kesilmiyor.
Etrafındaki birçok yapının yerle bir olduğu, şu an Azez Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi olarak kullanılan binada, yaşam hikayesiyle belki de romanlara konu olabilecek onlarca akıl hastasına ev sahipliği yapıyor.
Hastane, dört bir yanda devam eden çatışmalar nedeniyle can tehlikesinin yanı sıra elektrik, su, yakıt, ilaç, gıda, kıyafet gibi tüm temel ihtiyaçların yetersiz olduğu bir ortamda şifa olmaya çalışıyor.
Hastaların bazıları koğuşlarda kalırken, bazıları elleri kelepçeli olarak bağlandığı yataklarda kimisi de tek kişilik hücrelerde tedavi görüyor.
Hastane sorumlularından psikiyatrist Haşim Haci Cüneyt, AA muhabirine, Halep merkezde 30 yıla yakın süredir hizmet veren hastanelerinin, 3 yıl önce saldırılar nedeniyle Azez ilçesine taşındığını söyledi.
Şifa merkezlerinde 2'si psikiyatrist 45 personelin çalıştığını aktaran Cüneyt, "Hastanemiz, muhaliflerin kontrolündeki tek akıl hastanesi. İçerisinde Suriye'nin birçok kentinden gelen insanların yanı sıra Mısır, Libya, Lübnan'dan gelen 30'u kadın toplam 152 yatılı hastamız bulunuyor. Bunların ilaç, gıda, kıyafet gibi tüm ihtiyaçları hastanemiz tarafından karşılanmakta. Ayrıca durumları biraz daha iyi olup evlerinde kalan 250'ye yakın kişi de daha var. Onları da düzenli olarak çağırıp tedavi ediyoruz." dedi.
Çoğunluğu eğitimli kişiler
Hastaların yaşlarının 17 ile 70 arası değiştiğini ve bir kısmının kimsesiz olduğunu anlatan Cüneyt, tedaviye aldıkları kişilerin çok çeşitli nedenlerle akıl sağlıklarını yitirdiklerini söyledi.
Cüneyt, hastalar arasında farklı meslek gruplarından kişilerin de olduğun aktararak, şöyle devam etti:
"Hastanede, kimisi cinnet geçirip bir yakınını öldürmüş ve aklını kaybetmiş, kimisi savaşta yakınlarını kaybetmenin acısıyla aklından olmuş, kimisi de geçmişte yaşadığı bir olay sonucu bilincini kaybetmiş kişiler bulunuyor. Bunların içinde Ermeni bir diş doktoru da var. Psikolog, mühendis, subay da. Genel olarak burada yatanların yüzde 60'ı eğitimli kişiler. Hastaların bazılarının durumları çok ağır. Onları tek kişilik hücrelerde tutuyoruz. Bazen ellerine kelepçe takıyoruz. Çevreye ciddi zararlar veriyorlar. Çoğunluğu tuvalet, banyo, yemek gibi ihtiyaçlarını kendileri karşılıyor."
"Savaşın farkındalar"
Hastaları arasında tedavi olup normal hayatına dönen kişilerin de olduğunu kaydeden Cüneyt, hastanenin bölge için çok önemli bir görev üstlendiğinin altını çizdi.
"Çok kısıtlı imkanlarla, savaşın tam da içinde onları hayata döndürmeye çalışıyoruz." diyen Cüneyt, şöyle konuştu:
"Bulunduğumuz bölge savaşın ortasında sayılır. Defalarca hastanemizin çevresi bombalandı. Şarapnel parçaları binaya isabet etti. Bazı günler hastaları bodrum kata indirdik ve bir gün orada tuttuk. Çünkü çok korkuyorlar. Bu tedavileri geciktirebiliyor. Bizlere bazen savaş ne zaman bitecek diye soranlar oluyor. Böyle bir ortamda onların psikolojilerini düzeltmeye çalışıyoruz. Hastanemizin aylık yaklaşık 30 bin dolara ihtiyacı oluyor. Biz bunun yarısını yardımlarla bulabiliyoruz. İlaç, gıda, yakıt, kıyafet hepsi yetersiz. Örneğin, şu an ilaç raflarımız boşalmış durumda. Bir gün bile ilaç almasa çok kötü olacak hastalarımız var."