Turhal Şeker Fabrikasından 1993 yılında emekli olan 2 çocuk babası 73 yaşındaki Mehmet Çolak, turşu yapımını, çalıştığı dönemde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ziyaret ettiği bir arkadaşından öğrendi. Emekli olduktan sonra bunu gelir kaynağına çeviren Çolak, turşu yapımında kullandığı satılmayan ürünleri de ekonomiye kazandırmış oluyor.
Turşuları, kendi üretimi olan sirkeyle kuran Çolak, aradan geçen yıllarda kendini geliştirerek yumurtadan fasulyeye, kara lahanadan karpuza, muzdan patatese, domatesten eriğe, kirazdan elma ve armuda kadar 110 çeşit turşu yapar hale geldi.
Mehmet Çolak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, turşularının güzel olmasını, kendisinin yaptığı sirkeye borçlu olduğunu söyledi.
Tokat'ta kendisinden başka turşucu bulunmadığına işaret eden Çolak, "İlk zamanlar çok zayiat verdim ama tutturdum. Satışlarımız da fena değil. Turşunun haricinde alıç ve elma sirkesi de yapıyorum. Hiçbir katkı maddesi olmaksızın elde edilen ürünler. Şu anda neredeyse bir tona yakın turşu ve sirkem var." dedi.
Pek çok meyve ve sebzeden turşu yaptığını, bunları Tokat'ın haricinde farklı illere de gönderdiğini anlatan Çolak, "Tokat'ın satılmayan mamullerini alıp değerlendiriyorum. Hem bana meşgale hem de ülke ekonomisine ufak da olsa bir katkımız oluyor. 110 çeşit olunca hepsini saymakta sıkıntı çekiyorum. Mesela erik turşusu hamileler için yılın her mevsimi bulunabilir." ifadelerini kullandı.
Çolak, vatandaşların artık katkısız ürünler aradıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Benim ürünlerimde katkı yok. Sirke dışında limonlu da yapıyoruz. 'Neşeli Günler' filminden etkilendik biz de biraz. Onlar gibi biz de hanımla beraber başladık bu işe. Deneme yanılma yöntemiyle tutturduk. Sirkeyi kendim yaptığım için turşuların renkleri de parlak ve saydam olur. Çarşıdan aldığımız sirkelerde katkı maddesi olduğu için evde yapılan turşular tutmuyor, içleri boşalıp yumuşuyor. Bu ürünler, ağzı açılmadığı sürece bir yıl saklanabilir."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com
