ANKARA - DİLARA ZENGİN / CAN ERÖZDEN
Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ), toplam ekonomik büyüklüğü Pakistan ve Hindistan'ın da katılımıyla 15 trilyon doları aştı ve 74 trilyon dolarlık dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 20'sine karşılık geldi.
Örgütün, geçen günlerde Kazakistan'ın başkenti Astana'da gerçekleşen zirvesi, ŞİÖ'nün ekonomik iş birliği potansiyelini gündeme getirdi.
İlk olarak 1996'da Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan tarafından "Şanghay Beşlisi" adıyla başlayan birliktelik, 2001'de Özbekistan'ın da katılmasının ardından adını Şanghay İşbirliği Örgütü olarak değiştirdi. Geçen sürede dünya ekonomisi üzerinde etkinliğini hızla artıran ŞİÖ, 9 Haziran'da Kazakistan'ın başkenti Astana'da düzenlenen zirvede Pakistan ve Hindistan'ın tam üyeliği onaylanmasıyla gücünü artırdı.
Son katılımlarla ülke sayısını 8'e çıkaran Örgüt, üye devletler arasında siyasi, ticari, ekonomik, bilim, kültür, eğitim ve başka alanlarda karşılıklı iş birliği ve güveni pekiştirmeyi amaçlıyor.
Dünya Bankası'nın verilerine göre, ŞİÖ'nün toplam ekonomik büyüklüğü Pakistan ve Hindistan'ın da katılımıyla 15 trilyon doları aştı ve 74 trilyon dolarlık dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 20'sine karşılık geldi.
Söz konusu iki ülkenin üyeliğinden önce ise Örgütün ekonomik büyüklüğü 2015 sonu itibarıyla 12,7 trilyon dolar civarındaydı.
"Ekonomik iş birliğinde ciddi potansiyeli var"
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Tanrısever, ŞİÖ'nün ekonomik potansiyeline ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
ŞİÖ'nün değişen ve gelişen bir yapısı olduğuna değinen Tanrısever, örgütün temelde sınır sorunlarını çözmek için kurulduğunu ancak son dönemde ekonomik alanlarda da etkili olduğunu söyledi.
Tanrısever, ŞİÖ'nün şu an için Avrupa Birliği (AB) benzeri bir entegrasyon projesinin çok uzağında olduğunu ifade ederek, "Çünkü çok farklı ülkeler var. Menfaatleri, ekonomik yapıları farklı. ŞİO, ekonomik entegrasyonun henüz uzağında olsalar da bu alanda iş birliği konusunda ciddi bir potansiyeli var." dedi.
Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü ile ilişkisine değinen Tanrısever, "Türkiye tam üyelik perspektifi içinde olan bir ülke değil, daha ziyade diyalog ortağı şeklinde. Türkiye, AB ile tam üyelik konusundaki iradesini koruyor. Ülkemizin ŞİÖ'ye bakışı 'Dünyadaki ekonomik alanda etkili ve bölgesel oluşumların dışında kalmamak, onlarla düşük düzeyde de olsa ilişkileri korumak, gelişmeleri takip etmek varsa bunların ekonomik avantajlarından istifade etmek' çerçevesinde şekilleniyor." değerlendirmesinde bulundu.
Tanrısever, Pakistan ve Hindistan'ın da örgüte üye olmasıyla birlikte dünya nüfusunun neredeyse yarısının ŞİÖ bölgesinde yer aldığına dikkati çekti. Tanrısever, Astana'da yapılan zirveye damgasını vuran konulardan birinin de Çin'in "Tek Kuşak Tek Yol" projesi olduğunu belirterek, bu projeyi üye ülkelerin desteklediğini anlattı.
"Pakistan ve Hindistan Örgüte prestij katacak"
Stanford Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Phillip Lipscy de ŞİÖ'nün NATO gibi Batı'nın uluslararası örgütlerini dengelemek maksadıyla oluşturulduğunu söyledi.
Lipscy, Örgütün kilit üyelerinin, uluslararası birliktelikler için egemenliklerinden vazgeçmede tereddüte sahip olduğuna işaret ederek, bu durumun ŞİÖ'nün potansiyelini kısıtladığını kaydetti.
Üye devletler arasında birbiriyle örtüşen, özellikle ekonomik gelişme, altyapı ve terörle mücadelede birçok çıkar bulunduğuna değinen Lipscy, "ŞİÖ, üye ülkeleri arasında diyalog ve iş birliğini kolaylaştırabilir. Örgüt anlamlı iş birliği konusunda başarılı olmak için önemli çaba gösterdi." diye konuştu.
Lipscy, Pakistan ve Hindistan'ın tam üye olmasına ilişkin, bunun prestij katacağını ancak farklı çıkarlara sahip ülkeler arasında oy birliği ya da anlamlı iş birliği konusunda başarı elde etmeyi daha zor bir hale getireceğini ifade etti.
dikGAZETE.com