Adana
"Mandıra Filozofu", "Yengen ve Şengen", "Yaşamak Güzel Şey", "Babamın Ceketi" ile Kovid-19 kısıtlamaları nedeniyle zor koşullarda çekilen "Maskeler de Düşer" filmlerine imza atan Saçıntı, Yüreğir Belediyesi tarafından hayata geçirilen Film Akademisi'nin açılışı için geldiği Adana'da soruları yanıtladı.
"Şu an yeni projeleriniz var mı, anlatır mısınız?"
"Şu an proje yapacak durumda değiliz. Korona belimizi kırdı. Bütün sektörlere darbe vurdu, sinema, tiyatro, müzik, sahne sanatları, dizi sektörü dahil. Çok sıkıntılı bir süreç.
O süreçte ben bir şey çeksek, self servis bir film çeksek, sosyal mesafeyi koruyarak diye herkesin kendi sahnelerini çektiği bir film yaptım. 'Maskeler de Düşer' diye. İnternete koyduk ama açıkçası internette de beklediğimiz ilgiyi göremedik.
Şu an korona yüzünden bir şey üretemiyoruz. Kafada üretsek de gerçekte üretemiyoruz. İlk gösterimini 'sanal gala' diye duyurduk. Ücretsiz gösterdik ve aynı anda 12 bin kişi canlı izledi. Sonra 2 aydır 2,5 lira gibi cüzi bir miktarla izlettirmeye çalıştık.
Aylık 1500 kişi de ücretli izledi. Şu an 14 bin civarı kişi izledi. Bir süre sonra dijital platformlara satamazsak YouTube'a ücretsiz koymayı düşünüyorum.
Şu an sadece hayal edebiliyoruz. Kafada proje üretebiliyorum, gerçek hayatta üretemiyoruz. Gerçekten her şey çok sıkıntılı. Mesela günlük ortalama seyirci sayısı seans başı 2,5'a düşmüş. Nereden nasıl üreteceğiz.
Bir kabare yapayım diyordum şimdi seyirci sayısı 3'te 1'e düşmüş. Salon kiraları düşüyor mu, yok. Tam tersine bazı belediyelere ait salonlara zam yapılmış. Nasıl üreteyim, niye üreteyim?"
"Sağlık çalışanlarına organizasyonlarımda ömür boyu indirim düşünüyorum"
"Kovid-19 salgınıyla mücadelede büyük bir yükü omuzlayan sağlık çalışanlarına birtakım vaatleriniz vardı, bahsedebilir misiniz?"
"Hala normal sürece dönemediğimiz için eğitim öğretim alanında da talep oluşturulursa, ilgisi olan varsa, senaryo, kurgu ve yönetmenlik kursu gibi şeyler sağlık çalışanlarına böyle bir vefa borcu ödemek istiyorum kendi adıma.
Onun dışında gösterilerimizde nasıl öğrenci indirimi oluyorsa sağlık çalışanı indirimi yapmayı düşünüyorum. Şu an tam sözümü yerine getiremiyorum, gösteri de yapamıyoruz. Sözümüz söz, sağlık çalışanlarına bundan sonra ömür boyu, kendi yaptığımız tüm organizasyonlarda indirim düşünüyorum."
"Dizi sektörü Türkiye'deki hiçbir sektörün başaramadığını başardı"
"Türk dizileri, ABD'den sonra en fazla ihraç edilen projeler haline geldi, bu konuda düşüncelerinizi alabilir miyiz?"
"Zaman zaman onları geçtiğimiz oldu. Aslında dizi sektörü Türkiye'deki hiçbir sektörün başaramadığını başardı. Dünyada birinci olduğumuz dönemler de oldu. ABD ve Brezilya bir ve ikiydi, biz neredeyse amatör kümedeydik sonra geldik, gerilerden süper ligde şampiyon olduk, yani dünya kupasını aldık.
Sonra ne oldu kendi ayağımıza sıktık. Senaryoları yüzde 80 ucuza mal edebilmek için Kore uyarlamalarına başladık. Öyle bir noktaya geldik ki bugün bizi bir Kore senaryosu uyarlaması filmimiz Oscar yarışında temsil etmeye çalışacak.
Niye yaptık bunu, senarist mi yok bu topraklarda, hikaye mi yok? Bu toprakların kültürünün hikayesinin kaçta kaçı Kore'de var. O zamanki rakamlarla uyduruyorum Türkiye'de senaryo 15-20 bin liraysa Kore senaryosunu 3 bin liraya alıyor.
Bir milyonluk bütçe ama bu kadar küçük hesap olmaz. Oradan 10 bin lira kar edeceğim diye gidiyorsun Kore senaryosu alıyorsun. Bir açıklama daha yapıyorlar, 'Önümüzü görebiliyoruz.
Kore'den hazır alınca 100 bölüm sonrasını görebiliyoruz' diye. Sonuçta o avantajı kaçırmadıysak bile durup dururken Korelileri ortak ettik işe. Biz kazanırsak Koreliler de kazanmış sayılacak."
"Başka ülkelerden senaryo almamak için yerli senaryolara destek verilmesi konusunda bir çalışma yapılmalı mı?"
"Kapitalist sistemde patrondan bunu bekleyemezsin. Ben bunu konuşurken de eleştirmek, kızmak için değil, tespit olarak söylüyorum. İki tercih sebepleri var birincisi ucuz diye. Ama devlet olarak denilebilir ki yapımcıya, Sen yerli senaryo yaparsan şu vergide yüzde 10 indirim yapacağım.' Cazip hale getirirsen devlet olarak o da yerli senaryoyu tercih edeyim diyebilir."
"Kendi ismimle çağrılınca şaşırıyorum"
"Mandıra Filozofu olarak tanınıyorsunuz, böyle tanınmak hoşunuza gidiyor mu?"
"Çok normal. Bir dizide oynadık, oradan hasbelkader bir şöhret yakaladık. Kendi adımla oynamadım ki halk da haklı olarak ne gördüyse öyle tanıdı. Beni Müfit diye tanıyanlar oluyor, Müfit deyince şaşırıyorum.
Müfit bey diye hitap ettiklerinde nereden biliyorsunuz adımı diyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar, hiçbir şikayetim yok çok memnunum, çok normal. Dediğim gibi kendi ismimle çağrılınca şaşırıyorum. İsmimi nereden biliyorlar diye."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com