İSTANBUL
AK Parti Bursa Milletvekili ve Türkiye'nin eski Mogadişu Büyükelçisi Kani Torun, Anadolu Ajansı'nın (AA) global iletişim ortağı olduğu TRT World Forum'un "İnsani Yardımı Yeniden Yorumlamak" başlıklı oturumunda yaptığı sunumda, Türkiye'nin Afrika'da yaptığı diplomasi, ticaret, insani yardım, kalkınma konularında bilgi verdi.
Ticarette büyük artış görüldüğünü, toplam ihracat ve ithalatın 16 milyar dolar civarında olduğunu belirten Torun, Somali'de yürütülen çalışmalara ilişkin şunları anlattı:
"Somali'de biz insani yardım yaptık. Kalkınma, barışı ve devleti tesis etme gibi şeyler yaptık. Kalkınma açısından göreceksiniz ki iki tip kalkınma var bizim yaptığımız. Birincisi alt yapı inşaatı, hastaneler, okullar, yollar gibi şeyleri inşa ettik. Diğeri de kapasite oluşturma bu da daha çok eğitim ve yetenek geliştirme konusunda.
Hepimiz insani yardımdan bahsediyoruz. Sadece insani yardımdan bahsederseniz, bu sadece ağrı kesici gibidir, tedavi getirmez. Acıyı bir müddet için azaltır. Uzun dönemli kalkınma için ticaret ve yatırım lazımdır. Bunlar işte Afrika'yı dönüştürecek araçlar. Yoksa insani yardıma bağımlılık kısır bir döngü olacaktır Afrika için de her yer için de. O yüzden sadece insani yardımdan bahsetmiyoruz. Afrika'da mesela Somali'de kalkınma üzerinde duruyoruz. Somali'de ayrıca barışı tesis etmek ve devleti oluşturmak konusunda da yardımcı olduk. 20 yıldır iç savaş vardı, devlet bir işlev görmüyordu, barışı tesis etmek ana araçtı istikrarı getirmek için."
"Temel mesele bana göre güven değil de politik siyasi irade"Ortadoğu uzmanı Richard Falk da TRT World Forum moderatörü David Foster'in Filistin sorununu yakından takip ettiği yıllarda, model olarak görülebilecek bir yardım projesi görüp görmediğine ilişkin sorusunu yanıtladı.
İsrail-Filistin çatışmasında insani yardımın kullanımının bir yerde jeopolitik bağlamda görülmesi gerektiğini belirten Falk, "Temel mesele bana göre güven değil de politik siyasi irade. Siyasi irade de yani dünyayı yönetenlerde, gerçekçilikle şartlanıyor. Gerçekçilik de ulusal çıkarlarla alakalı. Öyle ki ulusal çıkarlar tekrar tanımlanana ve hükümetler acı çekmeyi ciddiye almanın, 21. yüzyılda gerçekçiliğin bu anlama gelmesi gerektiğini anlayana kadar, insani yardım bir dış politika enstrümanı aracı. Egosuzluk değil yani. Egosuzluk, o kapak hikayesi olayı. Gerçek hikaye şu, niye bu yardım burada verilmiyor da şurada veriliyor." diye konuştu.
"Yeni vizyonlar, yeni liderler lazım"Manchester Üniversitesi Küresel Sağlık ve İnsani Yardım İşleri Profesörü Mukesh Kapila da insani yardımın nasıl kanalize edileceğine ilişkin görüşlerini şöyle aktardı:
"Paranın büyük çoğunluğu, doğrudan yararlanacaklara gitmiyor. İlk, büyük uluslararası organizasyonlara yani çok taraflı BM kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarına gidiyor. Sivil toplum kuruluşları bugünlerde daha büyük BM'den. Onlar, o parayı uygulayan ortaklara geçiriyor. Onlar yerel partnerler buluyorlar kendilerine. Yani şeffaflık ve hesap verilebilirlik yok. Katkıda bulunduğunuz bir dolar, alıcıya gidene kadar Allah bilir bunun ne kadarı idari maliyetlere gidiyor. Biliyoruz paranın israf edildiğini. Sadece nasıl değiştireceğiz, bunu merak ediyorum. Temel zorluk burada güven meselesi. Sistemi değiştiremezseniz tekrar güveni kazanamazsanız."
Politikayı dönüştürmek istediklerini, bu yüzden Türkiye'nin bu foruma ev sahipliği yaptığını anlatan Kapila, "Niçin söylemeyelim artık tolere etmek istemediğimizi? Yeni bir düzen istiyoruz, eski düzeni istemiyoruz. Ben o dünyada yaşamak istemiyorum. Yeter artık 30 yılım geçti bu tarz şeylerle. Yeni vizyonlar, yeni liderler lazım." dedi.
Muhabir: Çiğdem Alyanak, Sefa Mutlu