İstanbul
İstanbul Medipol Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Alptekin, "Rusya’nın inisiyatifiyle 1994 yılında imzalanan ateşkes ne tam anlamıyla ateşi söndürebildi ne de soruna kalıcı ve hukuki bir sonuç bulabildi. Geçtiğimiz hafta sonu imzalanan ateşkes de 1994 ateşkesinden farklı bir görüntü sunmamakta." dedi.
Doç. Dr. Alptekin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Dağlık Karabağ bölgesinin Türkiye ve Azerbaycan'ın Nahçıvan bölgesi ile Azerbaycan arasında yer alan son derece stratejik bir yer olduğunu söyledi.
Türkiye'yi, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’ne, Azerbaycan'ı da Anadolu'ya bağlayacak toprak bütünlüğünün aradaki Ermenistan koridoru tarafından kesildiğini anlatan Alptekin, Dağlık Karabağ'ın Ermenistan işgalinde olmasının bu bağlantıyı daha da güç bir duruma soktuğunu belirtti.
Alptekin, "Aradaki Ermenistan koridoru ve işgal altındaki Dağlık Karabağ toprakları bir yandan Türkiye’yi Doğu'dan, Azerbaycan’ı ise Batı'dan koparma işlevi görürken bir yandan da Rusya-Ermenistan ve İran arasında dikey bir hat kurma işlevi gütmektedir. Tabii bu dikey hattın tamamlanması için aradaki en büyük engel Gürcistan ancak Gürcistan’ın Güney Osetya ve Abhazya topraklarındaki Rus müdahalesi aradaki bu engeli de yıpratmış durumda." diye konuştu.
Doç. Dr. Alptekin, Ermenistan'ın, Dağlık Karabağ üzerinde hak iddia etmek için konuyu yüzlerce yıl geriye götürüp tarihi ve kültürel haklar icat etmeye çalıştığını ancak bu bölgenin hukuken, Birleşmiş Milletler nezdinde Azerbaycan toprağı olduğunu ve dünya atlaslarında da bu şekilde görüldüğünü hatırlattı.
Bölgede şu an yaşanan problemin 1988-94 savaşında, henüz Azerbaycan'ın kendi ordusunu dahi tam anlamıyla kuramamışken, Ermenistan'ın, arkasındaki uluslararası destekle bölgeyi işgal etmesi sonucu ortaya çıktığını anımsatan Alptekin, şöyle devam etti:
"1994 yılında sağlanan ateşkes, statükoyu 30 yıl boyunca koruyarak Ermenistan işgalinin sürmesini sağlamıştır. Bu sürede dönem dönem taciz ateşleri, karşılıklı saldırılar, yer yer çatışmalar yaşanmış olsa da şu anki seviyede bir savaş, ateşkes döneminde görülmemişti. Ne var ki 1994 yılında Rusya’nın inisiyatifiyle imzalanan ateşkes ne tam anlamıyla ateşi söndürebildi ne de soruna kalıcı ve hukuki bir sonuç bulabildi. Geçtiğimiz hafta sonu imzalanan ateşkes de 1994 ateşkesinden farklı bir görüntü sunmamakta. Nitekim daha imzalar kurumadan çatışmalar tekrar başladı ve Ermenistan çatışma bölgesinin dışındaki sivil hedeflere yönelik füze saldırıları gerçekleştirdi. Bölgede kalıcı bir ateşkes ancak fiili gerçekliğin hukuki sınırlarla örtüştüğü bir durumda mümkün olacaktır ki bu da Ermenistan işgalinin son bulması anlamına gelir. Ne var ki bu işgali sona erdirmek ateşkeslerle veya uluslararası aktörlerin ara bulucu olacağı yeni bir ateşkesle değil, maalesef savaşarak mümkün olacak gibi görünmektedir. Zira Ermenistan tarafının tutumu bu ülkenin zor kullanılmadan Dağlık Karabağ’dan çekilmeyeceğini göstermektedir." diye konuştu
"Son savaşı tırmandıran taraf Ermenistan oldu"
Aradan geçen 30 yıla yakın sürede Azerbaycan'ın bir yandan ekonomisini güçlendirip diğer yandan askeri kapasitesini artırmaya çalıştığını dile getiren Alptekin, şunları kaydetti:
"Bu bağlamda Türkiye’den aldığı SİHA’ların sahadaki dengeyi Azerbaycan lehine nasıl değiştirdiği de bu son savaşta belli oldu. Ancak Azerbaycan için askeri kapasitesini geliştirmek yeterli değildi zira işgal altındaki topraklarını kurtaracak bir harekat başlatmak için ateşkesin net bir şekilde Ermenistan tarafından bozulması gerekiyordu. Zira olası bir Azerbaycan ihlalinde, ABD, Fransa, Rusya ve İran gibi küresel ve bölgesel güçler Ermenistan’a neredeyse koşulsuz destek sunarak ciddi bir blok oluşturacaktı. Bu son savaşı tırmandıran taraf ise Ermenistan oldu. Belki de asıl soru neden Azerbaycan’ın harekatı şimdi başlattığı değil, neden Ermenistan’ın bu kadar yanlış bir zamanda Azerbaycan’ı tahrik ederek savaşa çektiği olmalı."
Alptekin, Rusya ve İran'ın geleneksel olarak Ermenistan'ı destekleyen iki ülke olduğunu anımsatarak, bunun da kendi açılarından anlaşılır bir durum olduğunu, zira Dağlık Karabağ’ı işgalden kurtarmış bir Azerbaycan'ın hem bölgede daha güçlü bir aktör olacağını hem de kendi toprağı olan Nahçıvan’a ve müttefikten öte yakın ilişkilere sahip olduğu Türkiye'ye fiziken daha da yaklaşacağını ifade etti.
"Türkiye bu savaşa doğrudan müdahil olmamıştır"
Türkiye'nin Azerbaycan'a en net desteği sunan ülke olduğuna ve Azerbaycan ordusunun eğitiminden silah envanterine kadar pek çok konuda iki ülke arasında yakın askeri ilişkiler bulunduğuna vurgu yapan Alptekin, bununla birlikte Türkiye'nin bu savaşa doğrudan müdahil olmadığını belirterek "Ermenistan ise bunun tersi bir algı oluşturup Türkiye’yi dengelemek adına yanına farklı küresel ve bölgesel güçleri çekmeye çalışmaktadır. Bununla beraber şunu da söyleyelim ki Ermenistan’ın geçtiğimiz temmuz ayında TANAP, Bakü-Tiflis-Cayhan boru hatları ile Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun geçtiği Azerbaycan’ın Tovuz vilayetine gerçekleştirdiği top saldırısı bir bakıma Türkiye’ye yapılan bir saldırıdır. İki ülke arasındaki kültürel yakınlığın yanı sıra bunun gibi stratejik sebepler de Türkiye’yi Azerbaycan’ın yanında konumlandırmaktadır. Ancak Türk F-16 jetlerinin Ermenistan uçaklarını düşürdüğü yahut Türkiye’nin Karabağ bölgesine Suriyeli milis taşıdığı gibi savlar teyit edilmemiş Ermenistan iddialarıdır." şeklinde konuştu.
Alptekin, Ermenistan'ın hamisinin Rusya olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
"Her ne kadar Paşinyan liderliğindeki mevcut Ermenistan yönetimi Batı’ya yakın bir görüntü verse de Rusya için Dağlık Karabağ’ın tümüyle Azerbaycan’ın eline geçmemesi hükümetler arası ilişkileri aşan stratejik seviyede bir politikadır. Bu sebeple Ermenistan’ın Karabağ işgalinin sona erip bölgenin tümüyle Azerbaycan’ın eline geçmesine Rusya'nın razı olacağını düşünmek mümkün değildir. Rusya savaşa doğrudan müdahil olmadan veya diplomatik oldubittilerle işgale yeni bir kılıf uydurmadan Azerbaycan’ın olanca hızıyla topraklarını kurtarması gerekmektedir. Olası bir Rusya müdahalesi Türkiye’yi müdahil duruma getirebileceğinden Rusya (ve dahi İran) Ermenistan’a istihbarat ve silah sağlayarak, bu yeterli olmazsa barış gücü gibi misyonlarla veya Azerbaycan hükümeti üzerinde baskı kurarak Azerbaycan ilerlemesini durdurmayı deneyebilir."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com