Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) destekli Güney Geçiş Konseyi'nin önceki hafta Yemen'in geçici başkenti Aden'de kontrolü ele geçirmesi ülke tarihi için "dönüm noktası" olmasının yanı sıra, 2015'ten bu yana Husilere karşı oluşturulan koalisyonun iki önemli ülkesi Suudi Arabistan ile BAE arasında "çatlak" oluşturdu.
Yemen'deki ayrılık yanlısı Güney Geçiş Konseyi'ne bağlı Hizam Emni birliklerinin, 10 Ağustos'ta Aden'deki Maaşik Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı ele geçirmesi, zaten kırılgan bir yapıya sahip olan bölgedeki istikrar ve güven ortamını daha da zedeledi. Aden'de BAE destekli güçler ile Yemen hükümetine bağlı Cumhurbaşkanlığı Savunma birlikleri arasında çıkan çatışmalarda onlarca kişi hayatını kaybetti.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın yanı sıra devlet kurumları ve askeri mevzilerin de Güney Geçiş Konseyi'ne bağlı güçlerce ele geçirilmesiyle sonuçlanan çatışmalar, 2015'ten bu yana Yemen'de Husilere karşı savaşan koalisyon güçlerinin iki lokomotif ülkesi Suudi Arabistan ile BAE'yi karşı karşıya getirdi.
Aden'deki olaylar sonrası Abu Dabi Veliaht Prensi'nden "kritik" Riyad ziyareti
Konuya ilişkin yapılan değerlendirmelerde Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid'in söz konusu olaylar sonrası Suudi Arabistan'a gerçekleştirdiği ziyarei ve bu ziyaret çerçevesinde Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile yaptığı görüşmelere dikkat çekilerek, Aden'deki olaylara yoğunlaşılan bu görüşmelerde geçici başkentteki gelişmelerin gelecekte neden olabileceği olumsuz etkilerinden kaçınma çabaları ve koalisyon güçleri saflarındaki birliğin güvence altına alınmasına yönelik ortak bir vizyon üzerinde durulduğu ifade edildi.
Bin Zayid'in Suudi Arabistan ziyareti resmi düzeyde "Hizam Emni güçlerinin Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Aden limanı, uluslararası havalimanı gibi ele geçirdiği noktalardan geri çekilmesini sağlama" konusunda Riyad yönetimiyle anlaşmaya varılması çerçevesinde "başarılı" oldu.
Ortak tehditler karşısında Suudi Arabistan ile BAE arasındaki ortaklığın ve koalisyonun güçlendirilmesi noktasında görüş birliğine varılması da Abu Dabi Prensi'nin Riyad ziyaretinin bir diğer "olumlu" neticesi oldu.
Ancak bu durum Yemen'den kısmen çekilen BAE'nin özellikle bir süre önce Tahran'a gönderdiği heyet sonrası "ABD'nin İran'a yönelik yaptırımları ve Yemen" konularında Suudi Arabistan'ınkinden farklı bir siyaset izlediği gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Öyle ki BAE, ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını "Tahran'ın frenlenmesi ve İran'a karşı olası bir sıcak savaşa alternatif" olarak görüyor.
BAE'den konuya ilişkin yapılan resmi açıklamalarda, Yemen'deki taraflar arasında diyalog ve sükunetin önemi vurgulanarak, Güney Geçiş Konseyi ile BAE arasında mesafe konulmaya çalışılıyor.
Riyad ve Abu Dabi'nin izlediği politikaların, Yemen'in geleceği ve Husilere karşı savaşa ilişkin uzun vadeli stratejilerde hemfikir olmadığı görülüyor.
Yemen'de Suudi Arabistan ve BAE'nin farklı çıkarları varSuudi Arabistan ve BAE her ne kadar iki müttefik güç olarak görünmeye çabalasa da Husilere karşı savaşa katılmalarının arkasında farklı çıkarlar yatıyor. Suudi Arabistan, Yemen'in güneyinde BAE destekli ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi'ne değil hükümete destek veriyor.
Sahadaki ittifaklara bakılacak olursa, Suudi Arabistan Yemen'deki hükümete ve ona bağlı güçlere destek verirken, BAE ise 1990 öncesine dönülmesi ve güneyin bağımsızlığını isteyen Güney Geçiş Konseyi'ne destek veriyor ve Hizam Emni ile diğer bazı gruplarla ittifak içerisinde bulunuyor.
BAE, Suudi Arabistan'ın izlediği siyasetten aşamalı şekilde uzaklaşıyorAbu Dabi yönetimi, geçen mayıs ayında sınırlarında yer alan Fuceyra Limanı açıklarında petrol tankerlerine düzenlenen saldırı sonrası Suudi Arabistan'ın Yemen ve İran politikalarından yavaş yavaş uzaklaşıyor.
Fuceyra Limanı açıklarında yaşanan olayda, ABD ve Suudi Arabistan'dan İran'ı suçlayıcı açıklamalar yapılırken, BAE ise söz konusu olayda İran'ı suçlayıcı bir ifade kullanmaktan çekindi.
Aden'de çatışan tarafların tamamı koalisyonu desteklemelerine rağmen Arap koalisyonunun kentteki tutumuna ilişkin çelişkili açıklamalar yapıyor ki bu noktada Riyad ile Abu Dabi'den gelen açıklamalar "çelişki" konusunu bir adım daha ileriye taşıdı.
BAE destekli Güney Geçiş Konseyi Başkan Yardımcısı Hani bin Berik, birden fazla vesileyle yaptığı açıklamalarda, koalisyon güçleri komutanlığına olan bağlılığının altını çizerken aynı koalisyonun öncü ülkesi Suudi Arabistan'ın müttefiki durumundaki Yemen hükümetini ise en sert şekilde eleştirmekten çekinmedi.
Buna karşı Yemen İçişleri Bakanı Ahmed el-Meyseri ise Aden'de 4 gün süren ve Güney Geçiş Konseyi'nin kenti ele geçirmesiyle sonuçlanan çatışmalar süresince Suudi Arabistan'ı sessiz kalmakla suçladı.
Yemen hükümetinde Müslüman Kardeşler Teşkilatı'na (İhvan) bağlı Islah Partisi yetkililerinin yer aldığını düşünen Abu Dabi yönetimi bu hükümetin büyük ölçüde Suudi Arabistan tarafından desteklediğine inanıyor. BAE ayrıca Yemen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ali Muhsin el-Ahmar ile İçişleri Bakanı Meyseri gibi bazı isimlere, Islah Partisi'yle ilişkisi olduğu şüphesiyle bakılması gerektiğini düşünüyor.
Riyad ve Abu Dabi yönetimlerinin 11 Ağustos'ta yaptığı çağrıya rağmen şu ana kadar Yemen hükümeti ile Güney Geçiş Konseyi arasında görüşmelerin başladığına ilişkin herhangi bir belirti yok.
Bölgede çatışmaların yeniden başlamayacağı ya da Güney Geçiş Konseyi ile hükümet arasındaki anlaşmazlıkların da öngörülebilir bir gelecekte barışçıl şekilde çözebileceğine dair de de bir veri bulunmuyor.
Güneydeki güvenlik boşluğu ve olası yeni tehlikelerYemen'in güneyindeki istikrarsız durum, bölgede ve çevre ülkelerde olası tehlikeleri de beraberinde getiriyor.
Ülkenin güneyindeki istikrarsız durumun devam etmesi, Güney Geçiş Konseyi ile hükümet arasında çatışmaların yeniden patlak vermesi olasılığı ve bölgenin bir güvenlik boşluğuna girmesi halinde, El Kaide'nin güney kent merkezlerindeki nüfuzunu yeniden kazanacağı ifade ediliyor.
Bölgedeki çatışmaların devam etmesi ayrıca Husilere karşı mücadelede koalisyon güçleri ile onları destekleyen grupların çabalarını da bölebilir ki bu durumda Husiler Yemen'in orta kesimindeki kontrol alanını genişletebilir.
Her halükarda BAE, Aden'deki çıkarlarını müttefiki Hizam Emni güçleriyle güvence altına alabilir. BAE bu arada "Amalika" ya da eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in oğlu Tarık Salih liderliğindeki "Ulusal Direniş" güçleri gibi müttefikleriyle de Kızıldeniz'den Aden Körfezi'ne kadar Yemen sahillerinde birliklerini yeniden konuşlandırabilir.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com