TSK’dan haksız yere ihraç edildiklerini iddia eden Resen Emekliler Derneği (RE-DER) üyeleri, mağduriyetlerinin giderilmesi için, 6191 sayılı kanundan yararlanmayı talep ediyor.
TSK’dan haksız yere ihraç edildiklerini iddia eden RE-DER üyeleri, iade-i itibarlarının verilmesini istiyor. 2010 yılında yapılan referandum ile Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararları yargıya açıldıktan sonra darbe dönemlerinde tasfiyeye uğrayan silahlı kuvvetler personelinin hak kayıplarının ihyası için 2011 yılında 6191 sayılı yasa ile YAŞ kararları yargıya açılmıştı. Kararname ile meslekten ayrılan askerlerin oluşturduğu RE-DER üyeleri de 6101 sayılı kanundan yararlanarak, iade-i itibarlarının verilmesini istiyorlar.
RE-DER ÜYELERİ MAĞDURİYETLERİNİN GİDERİLMESİNİ İSTİYOR
RE-DER Genel Başkanı Süleyman Göncü derneklerinin amacının, 6191 sayılı kanun kapsamı dışında bırakılan mağdur askerlerin mağduriyetinin giderilebilmesi için, 6191 sayılı kanunda yapılan iade-i itibar kavuşturmalarını sağlamak olduğunu söyledi. Kanun çıktıktan sonra 4 bin 500 kişinin mağduriyetini gidermek amacıyla mahkemeye başvurduğunu söyleyen Göncü, yargıya açık işlemlerle silahlı kuvvetlerle ilişkilerinin kesilmesi gerekçe gösterilerek 3 bin kişinin başvurusunun reddedildiğini ifade etti. 6191 sayılı kanunu çıkartan iradeye teşekkür ettiklerini belirten Göncü, “Uygulamada farklılık olduğu için aynı işlemler doğuran uygulamanın mağdur kısmında kaldık, haklarımız iade edilmedi. Bunun için uğraşıyoruz. Bir önceki hükümet tarafından kurulan Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda komisyon raporlarına geçmiştir bizlerin mağduriyetinin devam ettiği” şeklinde konuştu.
Göncü, Darbeleri Araştırma Komisyonu raporlarında, ‘silahlı kuvvetlerde darbe dönemlerinde yapılan tasfiyeler sadece yaş kararlarıyla değil kararnameler yoluyla da yapılmıştır’ ibaresinin yer aldığını vurguladı. Göncü, YAŞ ile atılan silahlı kuvvetler personelinin bir kısım özlük haklarının iade edildiğini kaydederek şunları söyledi:
"Kararname ile ayrılan personelin mağduriyeti devam etmektedir. Biz bu mağduriyetin sonlanması için çalışıyoruz. 6191 sayılı yasanın çıkmasıyla emsallerinin bulundukları rütbelerden emekli edildi. Yaşı gelmeyen genç olanlar da başka kurumlara araştırmacı olarak atamaları yapıldı. Çalışıyorlar şu anda. Yaşı gelen emekli oluyor. Maaşlarını alıyorlar, emekli olanlar emekli maaşlarını alıyorlar ama biz bu hakların tamamından muafız şu anda. Kimliğimiz yok, silahımız yok, sosyal tesislere giremiyoruz, emekli maaşımız yok."
“İNANÇLARIMIZDAN DOLAYI TSK’DAN TASFİYE EDİLDİK”
Göncü, akademisyenlerin imza attığı bildiride Eski 1. Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Hasan Iğsız’ın kızının imzasının olduğunu ifade etti. Bildiriyi ‘ihanet bildirisi’ olarak tanımlayan Göncü şunları kaydetti:
"Geçenlerde bir general ihanet bildirisine imza atan kızının ‘özgür iradesiyle hareket ettiğini’ beyan ederek basına açıklamalar da bulundu. Aynı generalin olduğu dönemde, görevde oldukları dönemlerde bizler özgür irademizle hareket ettiğimiz için, inançlarımızdan dolayı tasfiye edildik. Konu kendi çocuğuna geldiği zaman ‘özgür iradesiyle hareket etmiştir’ diye beyanat veriyor. Ama bizler ve eşlerimizin inançlarından dolayı, kıyafetlerinden dolayı silahlı kuvvetlerden suç inşat ederek tasfiye edildik. Biz bu haksızlığın, bu hukuksuzluğun düzeltilmesini istiyoruz."
(İHA)
TSK’dan haksız yere ihraç edildiklerini iddia eden RE-DER üyeleri, iade-i itibarlarının verilmesini istiyor. 2010 yılında yapılan referandum ile Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararları yargıya açıldıktan sonra darbe dönemlerinde tasfiyeye uğrayan silahlı kuvvetler personelinin hak kayıplarının ihyası için 2011 yılında 6191 sayılı yasa ile YAŞ kararları yargıya açılmıştı. Kararname ile meslekten ayrılan askerlerin oluşturduğu RE-DER üyeleri de 6101 sayılı kanundan yararlanarak, iade-i itibarlarının verilmesini istiyorlar.
RE-DER ÜYELERİ MAĞDURİYETLERİNİN GİDERİLMESİNİ İSTİYOR
RE-DER Genel Başkanı Süleyman Göncü derneklerinin amacının, 6191 sayılı kanun kapsamı dışında bırakılan mağdur askerlerin mağduriyetinin giderilebilmesi için, 6191 sayılı kanunda yapılan iade-i itibar kavuşturmalarını sağlamak olduğunu söyledi. Kanun çıktıktan sonra 4 bin 500 kişinin mağduriyetini gidermek amacıyla mahkemeye başvurduğunu söyleyen Göncü, yargıya açık işlemlerle silahlı kuvvetlerle ilişkilerinin kesilmesi gerekçe gösterilerek 3 bin kişinin başvurusunun reddedildiğini ifade etti. 6191 sayılı kanunu çıkartan iradeye teşekkür ettiklerini belirten Göncü, “Uygulamada farklılık olduğu için aynı işlemler doğuran uygulamanın mağdur kısmında kaldık, haklarımız iade edilmedi. Bunun için uğraşıyoruz. Bir önceki hükümet tarafından kurulan Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda komisyon raporlarına geçmiştir bizlerin mağduriyetinin devam ettiği” şeklinde konuştu.
Göncü, Darbeleri Araştırma Komisyonu raporlarında, ‘silahlı kuvvetlerde darbe dönemlerinde yapılan tasfiyeler sadece yaş kararlarıyla değil kararnameler yoluyla da yapılmıştır’ ibaresinin yer aldığını vurguladı. Göncü, YAŞ ile atılan silahlı kuvvetler personelinin bir kısım özlük haklarının iade edildiğini kaydederek şunları söyledi:
"Kararname ile ayrılan personelin mağduriyeti devam etmektedir. Biz bu mağduriyetin sonlanması için çalışıyoruz. 6191 sayılı yasanın çıkmasıyla emsallerinin bulundukları rütbelerden emekli edildi. Yaşı gelmeyen genç olanlar da başka kurumlara araştırmacı olarak atamaları yapıldı. Çalışıyorlar şu anda. Yaşı gelen emekli oluyor. Maaşlarını alıyorlar, emekli olanlar emekli maaşlarını alıyorlar ama biz bu hakların tamamından muafız şu anda. Kimliğimiz yok, silahımız yok, sosyal tesislere giremiyoruz, emekli maaşımız yok."
“İNANÇLARIMIZDAN DOLAYI TSK’DAN TASFİYE EDİLDİK”
Göncü, akademisyenlerin imza attığı bildiride Eski 1. Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Hasan Iğsız’ın kızının imzasının olduğunu ifade etti. Bildiriyi ‘ihanet bildirisi’ olarak tanımlayan Göncü şunları kaydetti:
"Geçenlerde bir general ihanet bildirisine imza atan kızının ‘özgür iradesiyle hareket ettiğini’ beyan ederek basına açıklamalar da bulundu. Aynı generalin olduğu dönemde, görevde oldukları dönemlerde bizler özgür irademizle hareket ettiğimiz için, inançlarımızdan dolayı tasfiye edildik. Konu kendi çocuğuna geldiği zaman ‘özgür iradesiyle hareket etmiştir’ diye beyanat veriyor. Ama bizler ve eşlerimizin inançlarından dolayı, kıyafetlerinden dolayı silahlı kuvvetlerden suç inşat ederek tasfiye edildik. Biz bu haksızlığın, bu hukuksuzluğun düzeltilmesini istiyoruz."
(İHA)