USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

'Referandumun bölge halklarına en ufak katkısı olmayacak'

Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş, IKBY'deki gayrimeşru referanduma ilişkin, "Bölge halklarının ortak çıkarı, daha fazla bölünmekten değil daha fazla bütünleşmekten ve birleşmekten geçiyor." dedi.

'Referandumun bölge halklarına en ufak katkısı olmayacak'
28-09-2017 17:47
Google News

İSTANBUL

Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, IFTV - Uluslararası İstanbul Film Televizyon Forum ve Fuarı'nın açılışının ardından, gazetecilerin IKBY'deki gayrimeşru referanduma ilişkin sorusunu yanıtladı.

Bölgede herkesin konuyu hassasiyetle değerlendirmesi gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, "Bölgede 1990'ların başından beri bir oyun oynanıyor. Daha geriye giderseniz, 1. Dünya Savaşı'ndan itibaren, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra yenilenmiş versiyonuyla bölgede oynanan oyunun adı, 'daha fazla böl, parçala ve yönet'tir. Bu bölgede iç çatışmalar, çelişkiler ve birtakım tartışmalar sürekli körüklenerek, bugünlere kadar gelindi. Bölge halklarının ortak çıkarı, daha fazla bölünmekten değil daha fazla bütünleşmekten ve birleşmekten, ortak hedeflere yoğunlaşmaktan geçiyor. Onun için Kuzey Irak'taki bu referandumu, biz bu perspektiften değerlendiriyoruz." diye konuştu.

Kurtulmuş, Kuzey Irak'ta yaşayan Kürtlerle en ufak bir problemleri olmadığını aktararak, Kuzey Suriye'de yaşayan Kürtlerle de bir problemleri olmadığına vurgu yaptı.

"Bölge halklarına en ufak katkısı olmayacak"

Bu bölgelerde yeni hassasiyetler oluşturulduğunu belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Ayrışma ve çatışma alanlarının oluşturulmasının kimseye faydası olmayacağını, bu referandumun en çok da bölgede yaşayan Kürt kardeşlerimizi huzursuz ve rahatsız edeceğini biliyoruz. Biz Türklerin, Kürtlerin, Arapların, Farisilerin, diğer etnik unsurların geleceği, ortaklaşmadan, kaderimizi birleştirmekten, imkanlarımızı çoğaltmaktan ve dayanışmaktan geçiyor. Herhangi bir ayrışmaya vesile olacak olan tavır ve davranışlardan kaçınmak lazım. Biz Kuzey Irak'taki refarandumu, bu şekilde değerlendiriyoruz. Bu sonucun bölge halklarına en ufak bir katkısı olmayacağını biliyoruz. Lübnan'da iç savaş oldu, İran-Irak uzun zaman savaştı, Yemen ikiye bölündü, Suriye paramparça oldu, Irak'ın şehirleri paramparça oldu, bunlardan kim kazandı? Asla ve asla bu bölgede yaşayan halklar değil. Ne Araplar ne Türkler ne Kürtler ne de bölgede yaşayan diğer unsurlar... Hiçbirisi kazanmadı. Kazanan emperyal güçlerdir. Kazanan, bu bölge üzerine hesapları olan güçlerdir."  

"Kültürler arası köprü kurabilmenin bir vasıtası olmalı"

Forumun açılış oturumunda konuşan, Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş, Türkiye'de hem sinema hem televizyon sektörünün son yıllarda teknik olarak belli bir aşama katettiğini mutlulukla izlediklerini dile getirdi.

Bakan Kurtulmuş, televizyon veya sinema filmi izleyen kişilerin bu sayede farklı birikimler elde ettiklerinin de altını çizdi. İzleyicilerin, Everest Dağı'nın tepesinden denizlerin derinliklerine, İngiltere'deki kraliyet saraylarındandan Topkapı Sarayı'nda geçen bir öyküye filmler sayesinde şahit olduğunu belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Dolayısıyla son derece hızlı bir bilgilendirme aracı olarak hem sinemayı hem televizyonları kullanabilme özelliğine sahibiz. Aynı şekilde, kültürlerin, medeniyetlerin, bölgelerin maalesef siyasi bir takım çalkantılar içerisinde birbirinden uzaklaştığı ve düşmanca bir tutum içine girdiği günümüzde hem televizyonları hem de sinemayı barışın, dostluğun, kardeşliğin, birbirini anlamanın, farklı kültürler arasında ilişki kurmanın, köprü kurabilmenin bir vasıtası olarak kullanmamız gerekiyor. Sinemanın ve televizyonun bu gücünü iyiye kullanmaktan kastımızdan birisi de dünyadaki bütün bu çatışma ortamlarını bir tarafa bırakarak, halkları, kültürleri birbirine yakınlaştıracak bir unsur olarak kullanabilme becerisidir. Eğer insanoğlu bu beceriye sahip olur, bu beceriyi geliştirirse bu iki aracın her birisi siyasetin elini güçlendirecek, sorunların çözülmesini kolaylaştıracak, farklılıkları yakınlaştıracak ve insan topluluklarını, kültürleri, milletleri, farklı coğrafyaları birbirine yakınlaştıracaktır."

Kurtulmuş, filmler ve televizyonları, bilmediğini öğrenmenin, tanımadığını tanımanın aracı olarak kullanmak gerektiğini vurguladı. Bu yönde hareket etmenin, aklın, siyasetin ve irfanın gereği olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Bu çerçevede özellikle algı operasyonuyla karşı karşıya kalan Türkiye'nin hem sinema sektörüne hem televizyon yayıncılarına çok büyük iş düşüyor."

Dizi sektörünün başarısı

Son yıllarda Türkiye'nin dizi sahasındaki başarısının altını çizen Kurtulmuş, gittikleri birçok ülkede sokaklarda Türk dizilerinin reklamlarını gördüklerini ve bundan memnuniyet duyduklarını ifade etti.

Türk dizi kahramanları, oyuncuları ve senaryosu üzerinden geniş kitlelerin Türk kültürü ve tarihiyle tanışmasının da önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu sahayı çok daha güçlendirebiliriz. Bizim öykülerimizi güzel filmler haline getirebilecek potansiyelimizin olduğunu sizler daha iyi biliyorsunuz. Onun için özellikle bu alanlarda sadece reyting kaygısı gütmeden, kültürümüzü, medeniyetimizi, değerlerimizi dünyayla paylaşıp bunun üzerinden bir barış ve dostluk dili oluşturabilme bilinciyle hem sinema hem de televizyon yayıncılığını kamusal bir sorumluluk olarak yerine getirmemiz gerekiyor. Bu sektördeki arkadaşlarımız para kazanacaklar, tabii ki reyting alacaklar ki reklam alabilsinler. Buna diyeceğim bir şey yok. Ama para kazanacağız diye reyting alacağız diye değerleri bir tarafa bırakarak, Türkiye'nin bu hassasiyetlerini bir kenara bırakarak, kültürel zenginliklerimizi bir kenara bırakarak, günü birlik, maalesef tüketici, öğütücü ve kültürü yok edici bir şekilde sinemanın ve televizyonların kullanılmaması gerekiyor. Bunun için de sektörün gereken hassasiyeti göstereceğini ümit ediyorum." 

Muhabir: Sefa Mutlu,Güç Gönel

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ