USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Genel

"PYD bizim için..."

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “PYD bizim için bir terör örgütüdür. Suriye Eşmesi olarak belirlediğimiz yer Türkiye Cumhuriyeti’nin koruması altındadır, Burada biz herhangi bir sorun, herhangi bir çatışma ihtimali görmüyoruz“ dedi.Cumhurbaşkanlığ

"PYD bizim için..."
23-02-2015 19:33
Google News

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “PYD bizim için bir terör örgütüdür. Suriye Eşmesi olarak belirlediğimiz yer Türkiye Cumhuriyeti’nin koruması altındadır, Burada biz herhangi bir sorun, herhangi bir çatışma ihtimali görmüyoruz“ dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 9-12 Şubat tarihlerinde üç Latin Amerika ülkesi Kolombiya, Küba ve Meksika’yı kapsayan bir ziyaret gerçekleştirdiğini anımsatarak, bu ziyaretlerin özellikle Latin Amerika ülkeleriyle ilişkilerimizin güçlendirilmesini hedefleyen ziyaretler dizininin ilk halkasını oluşturduğunu söyledi.
Ziyaretlerin devam edeceğini kaydeden Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın G-20 üyesi ülkeleri de ziyaret etmeye devam edeceğini kaydetti.
Özgecan Aslan’ın vahşice öldürülmesiyle ilgili olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konunun bizzat takipçisi olacağını vurgulayan Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda gerekli görüşmeleri hükümetle yaptığını kaydetti.

“AKTÖRLERE ÖNEMLİ ROLLER DÜŞÜYOR”
Bu tür olaylarda cezaların arttırılması ve önleyici tedbirlerin alınması için kapsamlı bir çalışmanın hükümet tarafından başlatıldığını dile getiren Kalın, “Cumhurbaşkanımız da özellikle kadına karşı her türlü şiddetin önlenmesi için kanuni çalışmaların yanı sıra toplumsal bilincin ve duyarlılığın attırılması yönünde de çalışmalar yapmaya devam edecek. Bu konuda bütün toplum kesimlerine bütün aktörlere önemli roller düşüyor. Bu sorunu sadece kanuni düzenleme yaparak aşamayacağımız ortada pek çok uzmanın da ifade ettiği gibi. Bununla ilgili kapsamlı bir toplumsal farkındalık kampanyasının da başlatılması hedefleniyor. Bu çerçevede sayın Cumhurbaşkanımız bildiniz gibi Özgecan kızımızın ailesi ile de temas kurdular, kızları aileyi ziyaret ettiler. Kendileriyle temas halinde. Burada devam eden bir hukuku süreç var, failler yakalandı. Bu hukuki süreci yakından takip ediyoruz. Tabi ki olay bundan sonra artık yargının yetkisindedir ama bu tür olayların tekrar yaşanmaması için bu konu üzerine kararlıkla gitme noktasında tam bir azim ve irade sergilemiş bulunmaktadır sayın Cumhurbaşkanımız. Bununla ilgili gerek kanuni çalışmalar gerekse diğer alanlarda yapılması gereken faaliyetler yakın bir şekilde takip edilecektir” diye konuştu.

“TARTIŞMAYA KATKI SUNMASI ARZU EDİLEN BİR DURUMDUR”
Kalın, Başkanlık sistemi ile ilgili olarak ise son günlerde Türkiye’de başkanlık sisteminin güçlü bir şekilde tartışılmaya başlandığına dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Sofrası’nda da akademisyenlerle bir araya gelerek konuyu etraflı bir şekilde ele alındığını kaydeden Kalın, “Bu konunun ‘Türkiye en iyi nasıl yönetilir’ sorusu bağlamında etraflı bir şekilde tartışılmasının biz Türkiye’deki siyaset hayatına, Türkiye’nin bundan sonraki hedeflerine ulaşma noktasındaki yönetim modeli arayışlarına önemli katkılar vereceğini düşünüyoruz. Bu noktada uzmanların, meslek kuruluşların, siyasi figürlerin tartışmaya katkı sunması arzu edilen bir durumdur. Bu konuyla ilgili çalışmalarımız devam edecektir” dedi.

“TOPRAK PARÇASININ HUKUKİ STATÜSÜNDE HERHANGİ BİR DEĞİŞİKLİK SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”
“Şah Fırat” operasyonuyla ilgili olarak ise Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şunları söyledi:
“Bununla ilgili dün bildiğiniz gibi gerek sayın Cumhurbaşkanımız gerekse Başkanımızın yaptığı açıklamalar oldu. O çerçevede şu noktaların altını ben yine tekraren çizmek isterim. Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu Suriye’de kötüye giden güvenlik şartlarına karşı alınmış bir tedbir olarak son derece başarılı bir gece operasyonuyla gerçekleştirildi. Burada bu operasyonla hükümetimiz Süleyman Şah Türbesi’ne ve Saygı Karakolu’na olabilecek bir muhtemel saldırıyı ve askerlerimizin hayatlarının tehlikeye atılması riskini bu operasyonla ortadan kaldırmış bulunmaktadır. Burada bize ait uluslararası anlaşmalara bağlı olarak toprak parçasının hukuki statüsünde herhangi bir değişiklik söz konusu değildir. Bildiniz gibi 1921 yılında yapılan Ankara Anlaşmasıyla bu türbe yeri Türkiye Cumhuriyeti’nin topraklarıdır. Yine bildiniz gibi kamuoyunun doğru anlaması açısından yine fayda var, türbenin yeri daha önce iki defa değiştirilmiş idi. Dolayısıyla sembolik önemi son derece önemli olan bu mekanın korunması, ecdat yadigarı olan bu hatıranın yaşatılması ve Türk bayrağının dalgalandırılması için gerekli emniyet tedbirleri alınmış ve nakli yapılmak suretiyle sandukalar ve oradaki emanetler salimen Türkiye’ye getirilmiştir. En az bunun kadar önemli olan da orada saygı karakolunda görev yapan 38 askeri personelimiz yine hamd olsun sağsalim ülkemize getirilmiştir. Operasyon sırasında bir kaza sonucu bir askerimiz biliyorsunuz şehit edildi. Bu vesileyle bende kendisine Allah’tan rahmet ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. Bu operasyonda bizi üzen tek hadise bu olmuştur. Mevlam mekanını cennet eylesin.”

“BİN 400 CİVARINDA TERÖRİST OLMA İHTİMALİ OLAN, YABANCI SAVAŞÇI SINIR DIŞI EDİLDİ”
Bundan sonrasıyla ilgili olarak Suriye’deki güvenlik durumunun alacağa seyre bağlı olarak türbenin yeri, mevkii ve yapılacak türbenin bizzat kendisiyle ilgili çalışmaları yakından takip edeceklerini sözlerine ekleyen Kalın, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevaplandırdı.
Kalın, “Türkiye’nin bun IŞİD ile mücadelede bundan sonra daha aktif rol almasının mümkün olacak mı?” sorusu üzerine, Türkiye’nin IŞİD terörüne karşı baştan beri çok net tavır alan bir ülke olduğunu dile getirdi.
IŞİD tehdidinin farkında olarak müttefikleri daha önceden uyardıklarını anlatan Kalın, “Bugüne kadar ’Türkiye IŞİD’e ya da DAİŞ’e karşı etkin mücadele vermiyor’ şeklinde propaganda yapıldığını üzülerek gördük. Somut olarak yapılanlara bakıldığınız zaman, Türkiye bugüne kadar DAİŞ terörünün ne Suriye’de ne Irak’ta ne de Türkiye topraklarında bir karşılık bulmaması için en fazla gayret gösteren ülke olmuştur. Sınırımızda 1.7 milyon insanı ülkemize alırken bunların zorluklarını mutlaka akılda tutmak gerekir. Geçen sene Kobani’ye yönelik DAİŞ’in yaptığı saldırının ardından ekim ayında Türkiye topraklarını kullandırmak suretiyle Peşmergenin oraya geçişini sağlamış ve bundan daha önemli 200 bine yakın Kobaniliyi ülkemize almak suretiyle orada insanlık dramının yaşanmasını önlemiştir” diye konuştu.
Kalın, Türkiye’nin DAİŞ terörizmine karşı mücadele kararlılığının en üst makamlar tarafından defalarca ifade edildiğini ve bununla ilgili de pek çok tedbir alındığını kaydetti.
Özellikle yabancı savaşçılar konusunun pek çok kez gündeme getirildiğini ifade eden Kalın, Türkiye’nin şu ana kadar bin 400 civarında terörist olma ihtimali olan, yabancı savaşçı niteliğindeki kişiyi sınır dışı ettiğini, ülkeye giriş yasağı getirdiğini, sınırlarda güvenlik tedbirlerini artırdığını söyledi.

“ESAD REJİMİ ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, DAİŞ’İ KULLANMAKTADIR”
Özellikle yabancı savaşçılar konusunda mücadeleyi Türkiye’nin tek başına veremeyeceğini söyleyen Kalın, “Bu kadar insan Suriye’ye geçerken, ’acaba bu kadar insan kendi ülkelerinden ayrıldıkları noktada neden durdurulmuyor’ sorusunu bizim sormamız gerekir. Bugünlerde de üç İngiliz kızının Suriye’ye gidip DAİŞ’e katılmak üzere Türkiye’den gittiği şeklinde haberler yer aldı. Biz yine aynı soruyu soruyoruz, Bunların terörist eylemlere katılma ihtimali ile ilgili bilgi varsa bu durdurma eylemini sizin kendi kapılarınızda sınırınızda yapmanız gerekir. Bunu engelleyemiyorsanız, Türkiye ile bu bilgileri paylaşırsınız, Türkiye ile ortaklaşa olarak bunun gereği yapılır. Eşgüdüm ve koordinasyona her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. DAİŞ terörizminin dünyada ne tür barbarlıklara imza attığını izledik, maalesef izlemeye de devam ediyoruz. Buna karşı etkin mücadele için Suriye’deki savaşın sona erdirilmesi gerektiğinin altını bir kez daha çizmemiz gerekiyor. Zira, Esad rejimi çok açık bir şekilde, DAİŞ’i hür Suriye ordusunu zayıflatmak ve bölmek için kullanmaktadır. Dolaylı olarak destek vermektedir. Aynı şekilde dünyadaki propaganda savaşını lehine çevirebilmek için de bu örgütün barbarca eylemlerine izin vermektedir. Burada şu soruyu çok açık bir şekilde soralım, Suriye rejimi mualif grupların elinde şehirleri hergün bombalarken, DAİŞ’in kontrolündeki şehirlere, kasabalara dönük şuana kadar ciddi bir saldırı yapmamıştır” diye sordu.

“PYD BİZİM İÇİN TERÖR ÖRGÜTÜDÜR”
“Süleyman Şah Türbesi’nin inşa edileceği bölge PYD’ye bağlı YPG güçlerinin kontrolünde. Bu kapsamda Süleyman Şah Türbesi’nin yeni yerinde ve o türbeli koruyacak askerlere yönelik gelecekte güvenlik riski ihtimali görüyor musunuz?” yönündeki soruya ise Kalın, “Öncelikle PYD bizim için bir terör örgütüdür. Suriye’deki son derece kırılgan güvenlik yapısı içerisinde ’şu örgüt şu bölgeye hakim, şu grup şu bölgeye hakim’ demek bile oldukça zordur. Farazi olmaktan öteye geçmez. Bunlar her gün değişir, değişebilir. Fakat bizim şu anda bizim Suriye Eşmesi olarak belirlediğimiz, sınırımıza yakın noktadaki yer Türkiye Cumhuriyeti’nin koruması altındadır. Burada biz herhangi bir sorun, herhangi bir çatışma ihtimali görmüyoruz. Şu anda burayla ilgili de zemin, kazı ve etüt çalışmaları yapılıyor. Bu türbe en kısa zamanda tarihi değerine ve kutsiyetine uygun şekilde inşa edilecek ve gene Türk askerleri tarafından korunacak ve Türkiye Bayrağı orada dalgalanmaya devam edecektir” diye konuştu.

BAŞKANLIK SİSTEMİ
Bir gazetecinin, “Sayın Cumhurbaşkanının Türkiye’ye özgü başkanlık sistemi önerisinin içerisinde güçlü bir Parlamento için seçim sisteminde bir değişiklik öngörüsü de var mı ya da böyle bir talebi de var mı? Buradan yola çıkarak, denetim yetkisi daha güçlü bir Parlamento için örneğin dar bölge sisteminin olması gerektiğine dair bir düşünce ifadesi var mı?” sorusu üzerine Kalın, ‘başkanlık sistemiyle ilgili dünyada farklı modellerin bulunduğunu, bu modeller etrafında da yürütülen farklı çalışmaların olduğunu söyledi.

“BUNLARIN HAKİKATEN GERÇEKLERLE İLGİSİ YOK”
Kuvvetler ayrılığı prensibinin en güçlü bir şekilde hayata geçirildiği modelin aslında ‘başkanlık sistemi’ olduğuna dikkat çeken Kalın, “Şimdi bazen kamuoyundaki tartışmalarda başkanlık sistemi geldiğinde Parlamento olmayacak ya da hiçbir yetkisi olmayacak ya da yetkileri tamamen asgariye indirilecek gibi birtakım mülahazalar, ya da yorumlar yapılıyor, bunların hakikaten gerçeklerle hiçbir ilgisi yok. Örneklerine baktığınız zaman, Amerika’dan Meksika’ya, Brezilya’dan birçok başka başkanlık sisteminin uygulandığı, yarı başkanlık sisteminin uygulandığı Fransa gibi ülkelere baktığınızda parlamentonun son derece güçlü olduğunu ve bu kontrol mekanizması, ‘check and balance’ dediğimiz sistemin işlemesi bakımından son derece sağlıklı bir ilişkinin olduğunu buralarda görüyoruz. Dolayısıyla, başkanlık sistemi parlamentonun, belki bugünkü parlamenter sisteminden daha da güçlü olduğu bir modeli öngörür. Parlamentoya seçilecek vekillerle ilgili olarak yapılacak çalışma tabii ki neticede Parlamento’nun, Meclis’imizin yapacağı çalışmalar neticesinde ortaya çıkacaktır. Bu dar bölge mi olur, daraltılmış bölge mi olur? Temsilin en yüksek olacağı model hangisiyse seçim modeli buna göre mutlaka yapılacaktır, bununla ilgili çalışmalar devam ediyor” diye konuştu.

“BİR FEDERAL SİSTEM OLMASI GEREKMİYOR”
Kalın, “Başkanlık sistemiyle ilgili gene zihinlerde uyandırılan birtakım istifhamlar, sorular var, mesela başkanlık sistemi mutlaka federalizmi gerektirir gibi. Halbuki bununla da doğrudan bir ilgisi yok, illa da bir federal sistem olması gerekmiyor. Federal sistemin olduğu örnekler var Amerika gibi, olmadığı örnekler var Fransa gibi, Meksika gibi, Brezilya gibi birçok ülkede ya da çok gevşek yerel yönetimlerin daha güçlendirildiği, ama adına federalizm demediğimiz modeller de mevcut. Bunlar, yine tekraren ifade etmek isterim; Türkiye en iyi nasıl yönetilir, 2023 hedeflerine ulaşırken en etkili sistem nasıl inşa edilir sorusuna cevap olarak tartışılacak konular. Ama bununla ilgili zihinlerde uyanan bazı soruları zamanında cevaplamak mutlaka isabetli olur ki, bunlardan bir tanesi de başkanlık sistemi tek adam yönetimidir algısı verilmeye çalışılıyor. Yine örneklere baktığınız zaman bununla uzaktan, yakından ilgisi yoktur, başkanlık sisteminin. Tam tersine başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı çok net bir şekilde ortaya konduğu için başkanın yetkileri bellidir, parlamentonun yetkileri bellidir, yani yasama ile yürütmenin alanları net bir şekilde ayrılmıştır. Zaten yargıda bütün bunları denetleyen bir merci olarak kendi yerine orada sahiptir” şeklinde konuştu.

“KUTLAMALARLA İLGİLİ HAZIRLIKLARIMIZ YOĞUN BİR ŞEKİLDE DEVAM EDİYOR”
Çanakkale Savaşı’nın 100. yıl dönümü için düzenlenecek törenlerin iptal edildiği yönündeki iddiaların sorulması üzerine ise Kalın, “Çanakkale 23-24 Nisan törenleriyle ilgili bu tamamen asılsın, uydurma bir haberdir, bunun itibar edilecek hiçbir tarafı yok. 23-24 Nisan Çanakkale kutlamalarıyla ilgili hazırlıklarımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Beklediğimizden çok daha fazla ilgi ve teyit şu ana kadar bize ulaşmış durumda ve teyitler de gelmeye devam ediyor. Yani tek tek isim vermeyeyim, ama yani Avustralya bölgesinden Avrupa’ya, Ortadoğu’dan Afrika’ya, hatta Latin Amerika’ya, Balkanlar’a kadar pek çok coğrafyadan devlet, hükümet başkanı düzeyinde, ayrıca bakanlar ve diğer temsilciler düzeyinde 23-24 Nisan Çanakkale anma törenlerine katılım sağlanacaktır. Ve bu yıl 100. yılı olması münasebetiyle şehitlerimizin, Çanakkale şehitlerimizin tarihi hatırasına layık bir şekilde bu anma törenleri gerçekleştirilecek, bu konuda herhangi bir değişiklik söz konusu değil” dedi.

“FÜZE SİSTEMLERİ NATO SİSTEMİNE ENTEGRASYONU VE UYUMUNU SAĞLAYACAĞIZ”
Kalın, Türkiye’nin alacağı uzun menzilli füze ihalesinin, füzelerin NATO sistemine entegre edilmeyeceğini yönündeki haberlerin de sorulması üzerine şunları kaydetti:
“Füze sistemiyle ilgili olarak Sayın Savunma Bakanımızın o konuyla ilgili yaptığı açıklama ihale süresinin bitmesiyle ilgilidir, yoksa henüz şuraya, şu ülkeye verildi, şu teklif kabul edildi şeklinde bir karar verilmiş değil. Burada yalnız şunun altını çizmek isterim: Bu füze meselesi gündeme geldiğinden beri Türkiye’nin NATO üyeliğini tartışmaya açmaya çalışanlar, aslında Türkiye gibi NATO üyesi, ama kendi bağımsız politikalarını yürüten bir ülkenin bir füze sistemi alırken hangi kriterlerle karar vereceğine dair büyük bir zihin karışıklığı içerisindeler. Bakın daha önce de Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanken bunu açıkladılar, Sayın Başbakanımız bunu açıkladılar; bu konuda son derece objektif kriterler vardır; bunlar fiyattır, teslim tarihidir, teknoloji transferidir ya da ortak üretimdir. Bu kriterlere kim uyuyorsa, bu kriterler içerisinde Türkiye Cumhuriyeti’nin menfaatlerine en uygun teklif hangisiyle o esas alınır ve o hayata geçirilir. Bu, gelecek füze sisteminin NATO savunma sistemiyle uyumlu olmaması diye bir şey söz konusu olmaz. Biz NATO güvenlik hattının bir üyesi ve en önemli ülkelerinden birisi olarak elbette bu entegrasyonu ve uyumu sağlayacağız. Fakat bunun etrafında yürütülen tartışmalar zaman zaman art niyetli noktalara gidebilmektedir. Dediğim gibi bizim kriterlerimiz son derece nettir, objektiftir, bunu ideolojik, siyasi noktalara çekmeye çalışmak, bu tartışmayı verimsiz bir noktaya götürür. Önümüzdeki haftalarda ve aylarda da bu konuda biz tabii ki değişik teklifler değerlendirilecek ve nihai olarak bu karar Savunma Sanayi Müsteşarlığı, Savunma Bakanlığımız ve Başbakanımız tarafından verilip Cumhurbaşkanımızın onayına sunulacaktır.”

“BİZE ULAŞAN HERHANGİ BİR BİLGİ YOK”
Bank Asya’nın ardından İş Bankası’nın hisselerinin de fona devredilebileceği iddiaları üzerine bugün bankanın hisselerinde ciddi bir düşüş yaşandığı ve Cumhurbaşkanlığı’nda bu konuda herhangi bir tasarruf söz konusu olmuş mudur? Yönündeki soruya ise Kalın, “Bize ulaşan herhangi bir şey yok, bu konuda BDDK’nın ya da TMSF’nin bir tasarrufu olur-olmaz bunu bilemiyorum. Bununla ilgili bize ulaşmış bir bilgi söz konusu değil. Zaman zaman bunların çok altı boş spekülasyon olduğunu görüyoruz. Resmi makamların yaptığı açıklamaları esas almak daha doğru olur, bu konularla ilgili” dedi.

“SURIYE REJIMININ YAPTIĞI AÇIKLAMANIN BIZIM NEZDIMIZDE BIR KARŞILIĞI YOK”
Kalin, bir gazetecinin, “Süleyman Şah Operasyonuna değinmek istiyorum. Bu operasyon sonrası Suriye’den de bazı açıklamalar geldi, bu açıklamalardan biri de; bu saldırı bir savaş nedenidir olarak, Uzlaşı Bakanı böyle bir açıklama yaptı. Siz hem bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz, hem de bundan sonra bölgede Türkiye’nin pozisyonu bu operasyondan sonra nasıl etkilenecek, ne olacak?” diye sorması üzerine şunları kaydetti:
“Öncelikle Suriye rejiminin yaptığı açıklamanın bizim nezdimizde bir karşılığı olmadığını ifade etmek isterim. Meşruiyetini yitirmiş, 300 binden fazla insanın ölümüne sebep olmuş, milyonlarca vatandaşını mülteci haline getirmiş bir rejimin ne bölgede, ne uluslararası hukukta herhangi bir meşruiyeti kalmamıştır. Dolayısıyla yaptıkları bu açıklamanın da ne bizim açımızdan, ne müttefiklerimiz açısından da bir karşılığı söz konusu değildir. Üstelik bu konuyla ilgili olarak dün Sayın Başbakanımızın da açıkladığı gibi, Suriye’ye bir nota verilmiş ve bu operasyon gerçekleştirilmiştir. Burada bundan sonrasıyla ilgili olarak başta da ifade ettiğim gibi, Suriye’deki muhalefetin güçlendirilmesi, hem hür Suriye Ordusuna, hem de Suriye Ulusal Koalisyonu’’na uluslararası toplumun her açıdan, insani açıdan, siyasi açıdan, lojistik açıdan ve diğer alanlarda destek vermesinin sağlanması en önemli kritik eşiği oluşturmaktadır. Uluslararası topluluk bu konuyla ilgili bugüne kadar üzerine düşen sorumluluğu maalesef tam manasıyla yerine getirmediği için konu bu noktaya gelmiş ve Suriye toprakları adeta bu tür terör örgütlerinin bir militan devşirme alanı haline gelmiştir. Bizim DAİŞ terörüne karşı tavrımız çok açık ve nettir, devletin bütün kurum ve kuruluşlarıyla bu terör örgütünün gerek eylemlerinin, gerek söylemlerinin, inançlarının, hepsinin tam manasıyla karşısındayız, karşında olmaya da devam edeceğiz. Doğabilecek muhtemel güvenlik risklerine karşı da ilgili birimlerimiz gerek sınır boyumuzda, gerek ülke içinde tedbirleri en üst düzeyde bulunmaktadır.”
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ