Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, CHP’nin ’Merkez Türkiye’ projesini G-20 dönem başkanı olarak kendisinin bile anlamadığını belirterek, "Proje açıklıyorlar; Türkiye’nin neresinde, hangi bölgesinde olacağının bile ismi yok’’ dedi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, NTV’de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Babacan, çözüm süreci ve bölge ekonomisine etkisi ile ilgili bir soruya, "Ziyaret ettiğimiz bütün bölge illerinde çözüm sürecinin getirdiği olumlu atmosferi canlı yaşıyorsunuz. Şanlıurfa’da gece yarısı sokaklar kalabalık. Diyarbakır’da gece 2-3’e kadar sokaklar canlı. Türkiye’nin dört bir yanından dünyanın pek çok ülkesinden insanlar geliyor buraları yeniden keşfediyor. Bu huzur ve güven ortamının bir şehre neler katabileceğinin canlı örnekleriyle Güneydoğu Anadolu bölgemizde görüyoruz. İstikrar varsa, siyasi istikrar zemini kuvvetliyse ve güven ortamı varsa bu hem sosyal hayatı hem iş hayatını çok olumlu etkiliyor. Sanayi yatırımları özellikle uzun vadeli yatırımlarında güzel örneklerini görüyoruz. Dolayısıyla bunun olumlu sonuçları görüyoruz. Önemli olan Türkiye’deki bu istikrar zemininin güçlü bir şekilde devam etmesi. Güçlü bir siyasi irade olunca bütün bunlar oluyor" cevabını verdi.
MUHALEFETİN SEÇİM VAATLERİ
Muhalefetin seçim taahhütleri ile ilgili kaynak maliyeti konusunda Babacan, "2002’de öyle bir tablo devraldık ki hiper enflasyona gelmişti Türkiye artık. Tek haneli enflasyonu sadece bizim dönemimizde gördük. Daha önce enflasyonun hep bu kadar yüksek olmasının sebebi şu anda olduğu gibi partilerin popülist tavırları ve vaatleri. Ben her aileye iki anahtar vereceğim diye genel başkanlar vardı. Emekli maaşları olsun, asgari ücretler olsun ölçüsüz arttıracağını söyleyenler oldu. Eğer gerçek anlamda bir kaynağa dayanmayan bir harcama yaptıysanız veya taahhüdüne girdiyseniz merkez bankasına dönüp para bastırma gibi bir yola başvuruyorsunuz. Bunu söyleyen partilerin geçmişine bakın bunların hepsinde Türkiye hiperenflasyon yaşamıştır. Neredeyse açık arttırmayla ortaya atılan taahhütlerin yolu Türkiye’de enflasyon üretmek olacak. Aslında söylemedikleri kaynak enflasyondur. Asgari ücreti yüzde 50 arttırırken tekrar Türkiye’de yüzde 80- yüzde 100 enflasyon üretilecek bir döneme memleketi sokmaktır. Yüzde 50 maaş artışı yapabilirsiniz ve para basarak bunu karşılarsanız arkadan gelecek enflasyon o artının tamamını siler götürür. Fiili olarak halkımızın satın alma gücü düşer. Yıllarca bu yaşandı. Son 12 yılda düşen enflasyonla birlikte halkımızın satın alma gücü yükseldi. Maaş artışından daha fazla piyasada fiyatlar artıyorsa o artış gerçek bir artış değildir. Dolayısıyla bu projelerin fikirlerin tümünün uygulanması Türkiye’de çok yüksek bir enflasyonu beraberinde getirir. Bunu 13 yıl bütçe yapan bir hükümetin kabine üyesi olarak söylüyorum size. Açıklanana bütün bu projeler Türkiye’nin tekrar eski laçka politikalara dönmesini öneren politikalardır. Bunlara da halkımızın inanacağını biz düşünmüyoruz. Doğru politikalarla nasıl satın alma gücü yükseldi bunu yaşadık gördük" dedi.
’MERKEZ TÜRKİYE’ PROJESİ
CHP’nin Merkez Türkiye projesiyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Babacan, şunları kaydetti:
"Ana muhalefet partisi hayal üretmeye devam ediyor. Ne söylerim de nasıl farklı kesimlerin gözünü boyayabilirim diye bir çaba içine girmiş. Bunlar seçime iki hafta kala apar topar böyle seçim otobüslerinin arka odasında hazırlanan projeler. Proje açıklıyorlar Türkiye’nin neresinde hangi bölgesinde olacağının bile ismi yok. Çünkü böyle bir şeyi şu şehirde yapıyorum dese diğer bütün şehirleri kızdıracaklar küstürecekler. Acaba birilerini daha kandırabilir miyiz diye hazırlanan şeyler. Bir hayal ürünü projeyi daha açıklamış olabilirler. Çok detaylarını da incelemedim açıkçası şöyle basından biraz okudum. G20 dönem başkanı olarak 20 en büyük ekonominin bakanlar komitesinin başkanı olarak ve her ülkedeki hangi proje nasıl yürüyor hangi ekonomik program nasıl sonuç veriyor onu da bilen bir kişi olarak ben dinlediğimde anlamadım bu projeyi. Demek ki bu bir hayal. Daha somut ayağı yere basan projeler gelirse muhalefet partilerinden biz de daha ciddiyetle inceleriz ama onun dışında çok üzerinde durmaya değer görmüyorum".
(İHA)