İSTANBUL
İbn Haldun Üniversitesi (İHÜ) Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk, Türkiye'de Almanca ve Fransızca öğreten üniversitelerin bulunduğunu ancak Arapça eğitim veren ilk üniversitenin İbn Haldun olduğunu belirterek, "Arapça eğitimini kolaylaştırmak istiyoruz. Herkesin Arapça öğrenebileceği bir eğitim sistemi hedefliyoruz." dedi.
Şentürk, İHÜ tarafından düzenlenen "Yabancılara Arapça Öğretim Üzerine 1. Uluslararası Sempozyum: Müfredat ve Materyal Geliştirilmesi" konulu sempozyumda yaptığı konuşmada, üniversitenin ismini, ilim ve fikir dünyasını geliştirmek için bilimin her alanına yaydığı çalışmalarla asırlar boyu anılan eşsiz bir Arap bilim adamı olan İbn Haldun'dan aldığını söyledi.
"Teknoloji ve siyasi bağımsızlığa ihtiyaç var..."
İslam medeniyetinin ırkçılığın ve kavmiyetin önüne geçen bir medeniyet olduğunu ve Türkiye'nin de bu medeniyete sahip olduğunun altını çizen Şentürk, "İbn Haldun Üniversitesi'nin hedefi fikir bağımsızlığı. Türkiye'de teknoloji bağımsızlığına ve siyasi bağımsızlığa ihtiyacımız var. Fakat görüyorum ki fikir bağımsızlığı bunların içerisinde en önemlisi. Bundan dolayı fikir bağımsızlığını üniversitemizin hedefi olarak belirledik. Bunun için dilleri öğrenmeye ihtiyacımız var. Farklı medeniyetleri karşılaştırmamız gerek fikri bağımsızlığı kazanmamız için." dedi.
Hızlı, kolay, ucuz ve karşılaştırmalı gerçek bir eğitim sunmayı hedeflediklerini aktaran Şentürk, üniversitenin kaliteli öğrenciler yetiştiren bir eğitime sahip olması için çaba sarf ettiklerini dile getirdi.
Prof. Dr. Şentürk, kaliteli bir eğitim için öğrencilerin İngilizce, Arapça ve Türkçe olmak üzere 3 dil öğrenmeleri gerektiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer Arapça bilirseniz bu İslam medeniyeti ve kültürü için bir anahtar olur. İngilizce, Batı medeniyeti için bir anahtar oluyor. Birçok insan ise Türkçe'nin önemini anlayamamakta. Fakat dünyada Çin'den Bosna'ya bir Türk kuşağı var.
Batı medeniyeti ve İslam medeniyetine hiçbir medeniyete karşı değiliz. Hedefimiz disiplinlerarası bir eğitim vermek. Öğrenciler hem Batı medeniyeti hem İslam medeniyeti hem de diğer medeniyetleri öğrenip kendileri seçsinler.
Bizim üniversitemizde bütün öğrenciler Arapça, Türkçe ve İngilizce'yi iyi bir şekilde öğrenmek zorunda. Psikoloji, medya gibi bütün bölümlerde bu zorunlu. Türkiye'de Almanca, Fransızca öğreten üniversiteler var fakat Arapça eğitimi veren ilk üniversite biziz. Arapça eğitimini kolaylaştırmak istiyoruz. Herkesin Arapça öğrenebileceği bir eğitim sistemi hedefliyoruz."
"Arapça öğrenmek Türkiye'nin Araplarla ilişkisine katkı sağlayacak"
İHÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burhan Köroğlu da Müslümanlar'ın, Kur'an dili olan Arapçayı öğrenmesinin İslam'ı anlamak bakımından önemli olduğunu vurguladı.
Dil olarak da Arapça'nın öğrenilmesinin önemli bir fırsat olduğunu ve iletişim kurmada kolaylık sağlayacağını vurgulayan Köroğlu, "Bu sadece İslam dünyası için değil tüm dünya için, insanların iletişimi için önemli bir köprü olacak. Dünyada yaşananlar iletişim sıkıntısından kaynaklanıyor.
Osmanlı'nın 100 yıl önceki çöküşünden beri Türkiye, Arap dünyasında koparıldı. Ama şimdi yeni bir fırsat bu kopuk olduğumuz iletişimi tekrardan bağlamak için. Tabi iletişim teknolojisi de artıyor ve Arapça bu iletişimde büyük bir yer kaplıyor.
İlk olarak Müslüman olduğumuz için Arapça öğrenmemiz lazım. İkincisi de aynı coğrafyada yaşıyoruz ve tüm sorunlarımız, sıkıntılarımız bir. Bu iletişim beraber yaşadığımız ortama büyük bir katkı sağlayacak. Arapça öğrenerek Türkiye'nin Araplarla beraber güçlü bir ilişki kurması gelecek nesillere büyük bir katkı sağlayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"Hedefimiz Arapça öğrenmek isteyen öğrencilere hizmet etmek"
İHÜ Yabancı Diller Yüksekokulu Arapça Dili Koordinatörü Mudar Haj Faris ise Türkiye'de 5 yıl önce Arapça öğretmeye başladıklarını ve eski yöntemlerle Arapça öğretim metodu uygulandığı için çok zorluk çektiklerini anlattı.
Hocaların sistematik bir şekilde değil kendilerine göre bir yol izlediklerini aktaran Faris, şunları kaydetti:
"Farklı hocalardan farklı öğrencilere farklı bilgiler gittiği için farklı problemlerle karşılaşmaya başladık. Arapçayı daha sistematik öğretmek için bir sistem lazım. Bunun için diğer ülkelerdeki uygulama felsefelerini bir araya getirme düşüncemiz oluştu.
Arapça bilmeyenlere Arapça öğretmenin felsefesi, teorisi, üsluplarını düzenledik. Bu projenin hedefi eğitici bir yöntem bulmak için Arapça öğrenmek isteyen öğrencilere hizmet etmek. Kapalı bir sempozyum olmasının nedeni de çok derin ve nitelikli tartışmalarla geçecek olması.
Rektörümüz Recep Şentürk'e her zaman çıtayı yüksek tuttuğu ve bize destek olduğu için teşekkür ediyorum."
Sempozyum, açılış oturumunun ardından, basına kapalı devam etti.
Farklı ülkelerden 35 Arapça öğretim uzmanının bir araya geldiği sempozyum, yarın sona erecek.