17 Mart Dünya Uyku Günü nedeniyle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Uyku Merkezi Başkanı Prof. Dr. Derya Karadeniz, Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Aksu ve TEVA Medikal Direktörü Dr. Pınar Köktürk, sosyal yaşamdan, iş yaşamına günlük hayatı olumsuz yönde etkileyen ve dikkat edilmesi gereken gündüz aşırı uykululuk problemini ve beraberinde getirdiği hem kişisel hem de toplumsal riskleri konularını İstanbul'da bir otelde düzenlenen basın toplantısında gündeme getirdiler.
Uyku hastalığının belirtileri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Karadeniz, "Uyku hastalıkların belirtileri sadece geceye özgü değil, aynı zamanda gündüze de özgüdür. Çünkü uyanık kalabilmemiz, normal yaşabilmemiz, kaliteli yaşabilmemiz için uykumuzun kaliteli ve normal olması lazım. Bu hastalıktan ne zaman şüpheleniriz diye baktığımızda; uykuya dalmakta zorluk varsa, sık uyanma, çok erken uyanma, kötü kalitede uyuma, gece terleme, gece tuvalete kalma, sabah yorgun uyanma, sabah başta ağırlık hissi ile uyanma, gün içinde uykuya eğilim hali ve sürekli yorgun hissetme, normal beslenmeye rağmen giderek kilo alma gibi birçok belirtisi var" dedi.
"Uykuda solunum bozukluğu varsa kalp-damar hastalıkları riski 6 kat artıyor"
Uyku hastalıkları psikolojik hastalıklar değil, çok somut, tanıları net olarak konulan hastalıklar olduğunun altını çizen Prof. Dr. Karadeniz, "Uykuyu bozarak; gündüzü yaşam kalitesini bozan ve aynı zamanda başka hastalıklara zemin hazırlayan hastalıklardır. Örneğin; uykuda solunum bozukluğu varsa kalp-damar hastalıkları riski 6 kat artıyor. Uyku apnesini tedavi edemezsek hipertansiyon tedavi edilemiyor. Gündüz uykululuk hali olan narkolepsi hastası bunun farkında değilse toplumda ciddi kazalara yol açabiliyor. Gece uykuyu bölen ve gündüz uykuluk durumlarında muhakkak uyku hekimine baş vurmak gerekiyor" şeklinde konuştu.
Gece yeteri kadar uymasına rağmen gün içinde isteyerek ya da istemeyerek, aktif ya da pasif iken uyuklamanın bir uyku hastalığı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Karadeniz, "Gündüz uyanık kalamama ile seyreden uyku hastalığıdır. Bunun çeşitleri var. Bunun için gece uykusuna bakıyoruz. Gündüz uykululuğa neden olan bir başka gece uyku bozukluğu mu var? Sonra gündüz uykululuğa bakıyoruz, acaba bu kişide gündüz uykululuk ne düzeyde. Hastalığın adını koyup tedaviye başlıyoruz. Gündüz uyanık kalamama ile ilgili hastalıklarda ilaç tedavileri, gece uykusunda solunum bozukluklarında cihaz tedavileri, ritim bozukluklarında ışık tedavisi gibi bir takım tedaviler var. Hepsi tedavi edilebilir, tedaviye cevap veren hastalıklar'' ifadelerini kullandı.
"Bir kısmı da başka hastalıkların habercisi olan hastalıklardır"
Uyuklama ile ilgili nasıl tedbirlerin alınacağını dile getiren Prof. Dr. Karadeniz, "Kişi normal uykusunu bilmesi lazım ki ne aksıyor, ona göre karar verebilsin. Uyku süresi insanların çoğunda 6-8 saat, doğuştan itibaren 6 ya da 8 saattin üstüne veya altına ihtiyaç duyan insanlar da var. Belli yaştan sonra uyku süresi uzamaya başlıyorsa ya da kısalmaya başlıyorsa gece uyku bölünmeye başlıyorsa uykuda terleme ve tuvalete kalma durumlar oluyorsa ve yorgun uyanma meydana geliyorsa muhakkak uyku hekimine baş vurmaları lazım. Uyku hastalıkların bir kısmı hayatı tehdit eden, yaşam ömrünü kısaltan hastalıklardır. Bir kısmı yaşam kalitesini bozan hastalıklardır. Bir kısmı da başka hastalıkların habercisi olan hastalıklardır" açıklamalarında bulundu.
"Uyku yoksunluğu, endüstrisi gelişmiş ülkelerde daha çok görülüyor"
Uyku yoksunluğu daha çok endüstrisi gelişmiş ülkelerde olduğunun vurgusunu yapan Prof. Dr. Murat Aksu, "Bize öğretilen, biz yapmamız istenilen; 'siz uyumayın, çalışın'. Uyumanız gereken sürede uyku dışındaki başka aktiviteleri yapın. Eğlenin, televizyon seyredin, parti yapın ve gezin. Bunlar hep uykudan çalarak bize yapmamız gereken aktiviteler olarak sunulan durumlar. Toplumun gelişmesi için daha iyi daha uygun sunulduğu için kendimiz daha az uyumaya zorluyoruz" ifadelerini kullandı.
Uyku yoksunluğunun neden olduğu kazalar değinen Prof. Dr. Aksu, "Eğer 7 saat uyumak zorundaysanız ve 7 saatlik uykuyu uyumayıp 5 saat uyku uyumuşsanız, geri kalan 2 saatte başka şeyle uğraşmışsanız, beyniniz, uyunulmaması gereken saatlerde gündüz sizi uyutur. Uyumamız gereken süreyi beynimizin karşılaması gerekir. Aktif olmamız gereken zamanda uyuklamalar yaşarız. Bu uyuklamalar çeşitli iş kazaları ve trafik kazlarının oluşumunda çok önemli bir etken. Kişiye bağlı kazalarda ikinci sırada uykululuk yer alıyor. Çağımızdaki önemli felaketlerden bir tanesi Çernobil kazası. Çernobil felaketinin ortaya çıkmasının nedeni; aslında uykusu kısıtlanmış, uzun çalışma saatlerine zorlanmış olması nedeniyle uyku yoksunluğu yaşayan işçilerin, o gece güvenlikten sorumlu olmaları ve erken uyarı sistemini uykululukları nedeniyle algılayamamalarıdır. Tüm dünyayı etkileyen önemli faciaya neden olmuşlardır" şeklinde konuştu.
Prof Dr. Aksu, uyku hastalıklarının daha kimlerde görüldüğü ile ilgili, "Her uyku hastalığında değişiktir. Erkeklerde, kadınlarda ve her yaşta görülebilir. Çocuklarda, orta yaşlılarda, ileri yaşlarda hepsinde uyku hastalıkları görülebilir" dedi.
Gece hangi saatte yatılırsa yatılsın, sabah aynı saatte kalkılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Aksu, "Uyku uyanıklık ritminizi belirleyen, uyku uyanıklık zamanınızı belirleyen beynimizdir. Beyniniz ne zaman uyumanız gerektiğini, ne zaman uyanık kalmanız gerektiğini bir şekilde belirler ve bunu uygular. Bizim bunu beynimize öğretmemiz gerekiyor. Bu bilgiyi bozmamamız gerekiyor. O nedenle gece ne yaparsanız yapın, ne kadar geç yatarsanız yatın, sabah kalmanız gereken saatte mutlaka kalkın" diye konuştu.
TEVA Medikal Direktörü Dr. Pınar Köktürk, uyku bozukluklarının da içinde bulunduğu MSS (Merkezi Sinir Sistemi Hastalıkları) hastalıkları TEVA'nın odaklandığı en önemli alanlardan biri olduğunu belirtti. Dr. Köktürk, iyi bir uyku sağlığın olmazsa olmaz temel şartlarından birisi olduğunu söyledi.