"PKK terör örgütü değildir" diyen Tahir Elçi’yi savunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Elçi’nin ifadesini almaya çalışan savcılar 2 Kasım’dan itibaren sakın ola ki ’yanlış yaptık’ demeye çalışmasınlar. 2 Kasım’da arkalarında tek parti hükümeti olmayacak. Hepsinden hesap sorulacak" dedi.
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş Bahçelievler’de Ehlibeyt Alimler Derneği’ni ziyaret etti. Ziyarette basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Demirtaş, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ankara patlaması sonrası kendisini taziye için aramasıyla ilgili olarak, “Biz tarihimizin benzerleri itibariyle en büyük katliamını yaşadık. 102 kardeşimizi yitirdik. Bütün Türkiye toplumunun en azından insani vicdani olarak kendini kaybetmemiş herkesin bu taziyeyi yüreğinde hissettiğinden şüphe duymuyoruz. Taziye evleri Türkiye’deki bütün evlerdir. Ne HDP Genel Merkezi ne de başka bir parti merkezidir. Önceki Cumhurbaşkanımızın şahsımızda bizleri araması, üzüntülerini iletmesi ve bizler aracılığı ile ailelere bu duyguların iletilmesini istemesi son derece ahlaki, vicdani, insani bir duruştur. Buradan yola çıkarak bir polemiğe girmek bir insanın ahlaki seviyesini gösterir. Vicdanının oy uğruna, sandık uğruna karardığını gösterir" ifadelerini kullandı.
"HEPSİNDEN HESAP SORULACAK"
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin gözaltına alınmasını de değerlendiren Demirtaş, şunları söyledi:
“Çok hazin bir durum gerçekten. İnsanlar fikirlerini açıklamakta serbest olmalı. Adli ve idari baskı ile karşılaşmamalılar. Tahir Elçi aynı zamanda benim baromun başkanıdır. Ben o baroya bağlı bir avukatım. Kendisini çok iyi tanırım. Bırakın PKK üyesi, sempatizanı bile değildir. Barış adamıdır. İnsan haklarına inanır ve inandığı şeyleri söyler. PKK’ya yönelik sert eleştirileri olan bir insandır fakat terör örgütü olarak görmediğini açıklamıştır. Bu şiddeti övme anlamında kullanmamıştır. Siz bir organizasyonu terör örgütü olarak tanımlarsanız onunla mücadele şekli başkadır. Bir şiddet organizasyonu ama toplumsal temeli olan bir örgüt gibi görürseniz o şiddetin çözümünün yolu başkadır. Kendisi bunu anlatmaya çalıştı. Fakat o fikri önerisine bile tahammül gösterilmedi. Siyasetin emri ile savcılar talimat alarak baro başkanını gece yarısı gözaltına alıp İstanbul’a getirdiler. Tahir bey çıkıp ‘ben canlı bombayım’ deseydi. Başbakanın tabiriyle ‘o zaman sana karışamayız çünkü henüz kendini patlatmadın serbest bırakın’ derlerdi. Yargı ne karar verirse versin siyasallaşmış bir yargıya kimsenin güveni yoktur. Tahir Elçi’nin ifadesini almaya çalışan savcılar 2 Kasım’dan itibaren sakın ola ki biz yanlış yaptık demeye çalışmasınlar. Çünkü 2 Kasım’da artık arkalarında bir tek parti hükümeti olmayacak. Hepsinden hesap sorulacak”.
(İHA)
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş Bahçelievler’de Ehlibeyt Alimler Derneği’ni ziyaret etti. Ziyarette basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Demirtaş, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ankara patlaması sonrası kendisini taziye için aramasıyla ilgili olarak, “Biz tarihimizin benzerleri itibariyle en büyük katliamını yaşadık. 102 kardeşimizi yitirdik. Bütün Türkiye toplumunun en azından insani vicdani olarak kendini kaybetmemiş herkesin bu taziyeyi yüreğinde hissettiğinden şüphe duymuyoruz. Taziye evleri Türkiye’deki bütün evlerdir. Ne HDP Genel Merkezi ne de başka bir parti merkezidir. Önceki Cumhurbaşkanımızın şahsımızda bizleri araması, üzüntülerini iletmesi ve bizler aracılığı ile ailelere bu duyguların iletilmesini istemesi son derece ahlaki, vicdani, insani bir duruştur. Buradan yola çıkarak bir polemiğe girmek bir insanın ahlaki seviyesini gösterir. Vicdanının oy uğruna, sandık uğruna karardığını gösterir" ifadelerini kullandı.
"HEPSİNDEN HESAP SORULACAK"
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin gözaltına alınmasını de değerlendiren Demirtaş, şunları söyledi:
“Çok hazin bir durum gerçekten. İnsanlar fikirlerini açıklamakta serbest olmalı. Adli ve idari baskı ile karşılaşmamalılar. Tahir Elçi aynı zamanda benim baromun başkanıdır. Ben o baroya bağlı bir avukatım. Kendisini çok iyi tanırım. Bırakın PKK üyesi, sempatizanı bile değildir. Barış adamıdır. İnsan haklarına inanır ve inandığı şeyleri söyler. PKK’ya yönelik sert eleştirileri olan bir insandır fakat terör örgütü olarak görmediğini açıklamıştır. Bu şiddeti övme anlamında kullanmamıştır. Siz bir organizasyonu terör örgütü olarak tanımlarsanız onunla mücadele şekli başkadır. Bir şiddet organizasyonu ama toplumsal temeli olan bir örgüt gibi görürseniz o şiddetin çözümünün yolu başkadır. Kendisi bunu anlatmaya çalıştı. Fakat o fikri önerisine bile tahammül gösterilmedi. Siyasetin emri ile savcılar talimat alarak baro başkanını gece yarısı gözaltına alıp İstanbul’a getirdiler. Tahir bey çıkıp ‘ben canlı bombayım’ deseydi. Başbakanın tabiriyle ‘o zaman sana karışamayız çünkü henüz kendini patlatmadın serbest bırakın’ derlerdi. Yargı ne karar verirse versin siyasallaşmış bir yargıya kimsenin güveni yoktur. Tahir Elçi’nin ifadesini almaya çalışan savcılar 2 Kasım’dan itibaren sakın ola ki biz yanlış yaptık demeye çalışmasınlar. Çünkü 2 Kasım’da artık arkalarında bir tek parti hükümeti olmayacak. Hepsinden hesap sorulacak”.
(İHA)