ABD Merkez Bankası (Fed), merakla beklenen faiz kararı yarın açıklanacak.
Fed, yarın faiz toplantısını gerçekleştirecek. 9 yıldır faiz artırımında bulumayan Fed’in alacağı karar piyasalara nasıl yansıyacağını Destek Menkul Değerler A.Ş. yorumladı. Değerlendirmeye göre; Fed, küresel piyasalarının rotası sayılabilecek bir sürece adım atmaya hazırlanıyor. Fed’in finans sistemindeki çöküşü önlemek amacıyla piyasalara likidite sağladığı varlık alım programını sonlandırmasının ardından şimdi gözler para politikalarını belirleyen Federal Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) vereceği faiz kararında.
Fed’in 2006 yılında aldığı bir kararla yüzde 1 olan faiz oranını iki yıl içerisinde yüzde 5,5 seviyesine çıkarmıştı. Fed’in uyguladığı bu politika küresel ekonomide yavaşlamaya neden olmuş ve ABD’de başlayıp tüm dünyaya yayılan likidite krizine yol açmıştı. Krizin ortaya çıkmasıyla birlikte Fed, politika faiz oranlarını rekor düşük seviyelere çekmiş ve parasal genişleme programı başlatarak piyasaya nakit pompalamaya başlamıştı. 2008 yılı Aralık ayında başladığı aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımıyla sağladığı parasal genişleme (QE) programını 2014 yılı Ekim ayında sona erdirmesinin ardından piyasada faiz artırımı beklentileri başladı. Bunun üzerine Fed Başkanı Yellen’ın 2015 yılında faiz artırımına başlamayı hedeflediklerini açıklamasının ardından yıl içerisinde faiz artışı yapılacağı beklentisi güçlenirken Fed, o dönem faiz oranını ise ‘kayda değer bir süre daha’ yüzde 0-0,25 seviyesinde tutma kararı almıştı.
Enflasyon ve işsizlik oranı ile birlikte büyüme tahminlerini de güncelleyen Fed, bu yılki büyüme tahminini yüzde 2.6-3 aralığından yüzde 2.3 ila 2.7 aralığına çekti. Gelecek yıla ilişkin büyüme tahminini ise yüzde 2.5-2.7 aralığından yüzde 2.3-2.7 aralığına revize etti. ABD ekonomisi ise Eylül ayında açıklanan son verilere göre yüzde 3.8 büyüme kaydetti.
Fed’in faiz artırım sürecinde elini zayıflatan bir diğer neden ise dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip Çin’de yaşanan ekonomik gelişmeler. Çin’de yaşanan devalüasyonun etkileri ile küresel piyasalarda yaşanan tedirginlik hala devam ediyor.
EKONOMİST GÖRÜŞLERİ
Fed’in Eylül ayında yapacağı toplantı öncesinde değerlendirmelerde bulunan JP Morgan Chase analistleri yayınladıkları raporda, “Eylül ayında faiz artırımına gitmek çok cesur bir adım olur” ifadelerine yer verdiler. Emtia fiyatlarındaki ve gelişmekte olan piyasalardaki zayıflığa ve genel olarak global büyümeye yönelik endişelere işaret eden JP Morgan Asset Management, bu ortamda Fed´in gelecek ay yapılacak FOMC toplantısında faiz artırımlarının başlaması yönünde bir karar almasının muhtemel olmadığını bildirdi.
Goldman Sachs Group Inc. analistleri, Fed’in faiz oranlarını Perşembe günü sabit tutma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti. Analistler Fed’den faiz artırımın yakın olduğu sinyalinin gelmesini bekliyor. Goldman’a göre Başkan Janet Yellen’in basın toplantısı sırasında kullanacağı dilde ve beklentilerde ’güvercin’ bir değişim olabilir.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Fed Fonları oranında (Fed’in gösterge faizi) artışın işaretinin iyi bir şekilde verildiği, ancak Fed’in faiz artırımlarının gelecekte izleyeceği yol ile piyasanın bunu fiyatlaması arasında ’kayda değer bir boşluk’ olduğu belirtildi. Fitch, Fed’in rehberliğine yakın bir sonucun gelişen piyasalar için ’önemli bir şok’ olabileceği vurgulandı. Açıklamada, ayrıca, Fed’in faiz artırımının gelişen piyasalar için sorun olacağı belirtildi.
Barclays analistleri, yayınladıkları raporda Fed’in ilk faiz artırımının Mart 2016’ya öteleyeceğini öngördüklerini belirttiler. Analistler daha önce Fed’in Eylül’de faiz artıracağını tahmin ediyorlardı. Barclays beklentisini ötelemesine neden olarak cari global görünümdeki belirsizliği işaret etti ve ilk faiz artırımının zamanlamasının daha belirsiz hala geldiğini vurguladı.
Dünya Bankası Baş Ekonomisti Kaushik Basu, Amerikan Merkez Bankası’nın Eylül ayında faizlerde artırıma gitmesi durumunda gelişen ülkelerdeki karmaşa ve paniği tetikleme riski olduğunu ve küresel ekonomi daha sağlam bir zemine yerleşene kadar bu artışı askıya alması gerektiğini belirtti.
Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) yapılan açıklamada, ABD Merkez Bankası Fed’in faiz artışını 2016’nın ilk yarısına ertelemesi gerektiği ifade edildi. IMF uzmanlarının daha yüksek politika faizleri için görünüme ve finansal istikrar risklerine politika yanıtlarına odaklandıkları incelemede, ABD ekonomisinde büyüme ve istihdam yaratımını destekleyen faktörlerin yürürlükte olmaya devam ettikleri, bununla birlikte son aylarda gerçekleşen bir dizi negatif şoka bağlı olarak ivmenin kaybolduğu ifade edildi.
FAİZ ARTIRIMI TÜRKİYE’Yİ NASIL ETKİLER?
Amerika Merkez Bankası’nın (FED) para politikasında izleyeceği yol Türkiye gibi gelişmekte olan ülke ekonomilerini de önemli ölçüde etkilemeye devam edecek. Yurtiçinde yaşanan siyasi belirsizlik ve terör olaylarıyla büyüyen güvenlik endişeleri Türk Lirası’nı zayıflatırken Fed’in bu hafta gerçekleştireceği toplantısı Türkiye için kritik bir öneme sahip. Fed’in gerçekleştireceği toplantıda olası bir faiz artırım kararının alınmasıyla birlikte TL’nin dolar karşısında ciddi oranda değer kaybetmesi kaçınılmaz olacaktır. Yüksek kurun ihracatta olumlu katkı yapması beklenirken döviz açığı bulunan şirketleri de olumsuz etkilemeye devam edecektir.
Perşembe akşamı faiz artırımı kararı çıkarsa her ne kadar uzun süredir bekleniyorsa da gene de (az da olsa) dolar lehine bir hareketlenme beklenebilir. Uzun süredir beklenen faiz artışı fiyatların üstüne belli bir miktarda zaten yansımış durumdadır. Faiz artışının ne kadar olduğu da önem taşımaktadır. ’0,10’ luk bir artış Fed’in Çin’de dahil dünya piyasalarındaki olumsuz gelişmelerden etkilenmiş olabileceğine ve bundan sonra gelecek faiz artışının hemen gerçekleşmeyebileceğine işaret edebilir. ’0,25’ puanlık artış ise Fed’in Çin’den gelen verilerden fazla etkilenmediğine işaret ederken, bundan sonraki artışlarda da sadece kendi takip ettiği gösterge ve verilere bakacağı mesajını verecektir. Dolarda değerlenme görülebilir, dolar/TL’de 3.10-3.15 aralığı hedeflenerek yeni zirve denemelerine şahit olabiliriz.
FED FAİZ ARTIRIRSA NE OLUR?
Elbette Fed’in faiz artırımına gideceği beklentisi dolar varlıklarını uzun bir süredir yukarı taşıyordu. Bu beklentinin birçoğunun fiyatlamaların içerisinde olduğunu düşünüyoruz ancak atılacak adımın piyasalarda ilk reaksiyonu şüphesiz dalgalı olacak. Bunun sonucu olarak başta gelişmekte olan ülke para birimleri olmak üzere dolara karşı birçok para birimi değer kaybedecek diyebiliriz. Doların değerlenme süreci muhtemelen bir süre daha devam edecek. Bu durum Dolar/TL tarafında 3.10’unda üzerinde bir hareketi beraberinde getirebilir. Endeks tarafı 70 binin altına sarkabilir ve TL varlıklarındaki zayıflama söz konusu olabilir. Piyasa ilk kargaşayı atlattıktan fiyatlar belirli bir bant aralığında dengelenecek ancak artık piyasalarda daha çok Fed’in faiz artırımı değil, faiz artırım hızı konuşulacak.
FED FAİZ ARTIRMAZSA NE OLUR?
Perşembe gecesine gelindiğinde Fed, bu toplantıyı pas geçerse piyasalarda sürpriz karşılanmayacak. Çünkü gelişmekte olan ülke para birimlerinin sınırlı değer kaybı, dolar endeksindeki yavaş yükseliş ve faizlerdeki yatay bant aralığına bakılırsa piyasalar Fed’den bir hamle beklemiyor. Yani Fed’in faiz artırımına gideceği piyasalarda şuan için pek fiyatlanmıyor. Fed faizleri sabit tutarsa bu durumda toplantı notları ve Fed Başkanı Yellen’ın ileriye dönük açıklamaları takip edilecek. Piyasalar Yellen’dan bir sonraki toplantıyla ilgili sinyal almaya çalışacak. Piyasalar için faizlerin sabit tutulması ilk etapta olumlu karşılanabilir. Özellikle dolar/TL açısından değerlendireceksek 3.02-3.00 seviyeleri karar sonrası test edilebilir. Ancak Fed’in faiz artırımına gidememesi piyasalar için ayrı bir endişe yaratabilir. Çünkü bu durum, ABD ekonomisinin tam olarak krizden çıkmadığına ve küresel yavaşlamanın devam ettiğine işaret ediyor. Bu sebeple Fed’in faizlerde bir değişikliğe gitmemesi doların değer kaybı ile sonuçlanır ancak başta ABD piyasaları olmak üzere küresel vadeli piyasalarda satışlar, başta saydığımız sebeplere bağlı olarak artabilir.
Konu ile ilgili derin bir analiz gerçekleştiren Destek Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Mergen, Araştırma Müdürü Murat Tufan, Finansal İletişim Uzmanı Aysun Göksu, Araştırma Uzmanı Adnan Çekçen, Emre Özgüven ve Araştırma Uzman Yardımcısı Eylül Genç konu ile ilgili görüşlerini de web sitelerinde paylaştıklarını belirtti.
(İHA)
Fed, yarın faiz toplantısını gerçekleştirecek. 9 yıldır faiz artırımında bulumayan Fed’in alacağı karar piyasalara nasıl yansıyacağını Destek Menkul Değerler A.Ş. yorumladı. Değerlendirmeye göre; Fed, küresel piyasalarının rotası sayılabilecek bir sürece adım atmaya hazırlanıyor. Fed’in finans sistemindeki çöküşü önlemek amacıyla piyasalara likidite sağladığı varlık alım programını sonlandırmasının ardından şimdi gözler para politikalarını belirleyen Federal Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) vereceği faiz kararında.
Fed’in 2006 yılında aldığı bir kararla yüzde 1 olan faiz oranını iki yıl içerisinde yüzde 5,5 seviyesine çıkarmıştı. Fed’in uyguladığı bu politika küresel ekonomide yavaşlamaya neden olmuş ve ABD’de başlayıp tüm dünyaya yayılan likidite krizine yol açmıştı. Krizin ortaya çıkmasıyla birlikte Fed, politika faiz oranlarını rekor düşük seviyelere çekmiş ve parasal genişleme programı başlatarak piyasaya nakit pompalamaya başlamıştı. 2008 yılı Aralık ayında başladığı aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımıyla sağladığı parasal genişleme (QE) programını 2014 yılı Ekim ayında sona erdirmesinin ardından piyasada faiz artırımı beklentileri başladı. Bunun üzerine Fed Başkanı Yellen’ın 2015 yılında faiz artırımına başlamayı hedeflediklerini açıklamasının ardından yıl içerisinde faiz artışı yapılacağı beklentisi güçlenirken Fed, o dönem faiz oranını ise ‘kayda değer bir süre daha’ yüzde 0-0,25 seviyesinde tutma kararı almıştı.
Enflasyon ve işsizlik oranı ile birlikte büyüme tahminlerini de güncelleyen Fed, bu yılki büyüme tahminini yüzde 2.6-3 aralığından yüzde 2.3 ila 2.7 aralığına çekti. Gelecek yıla ilişkin büyüme tahminini ise yüzde 2.5-2.7 aralığından yüzde 2.3-2.7 aralığına revize etti. ABD ekonomisi ise Eylül ayında açıklanan son verilere göre yüzde 3.8 büyüme kaydetti.
Fed’in faiz artırım sürecinde elini zayıflatan bir diğer neden ise dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip Çin’de yaşanan ekonomik gelişmeler. Çin’de yaşanan devalüasyonun etkileri ile küresel piyasalarda yaşanan tedirginlik hala devam ediyor.
EKONOMİST GÖRÜŞLERİ
Fed’in Eylül ayında yapacağı toplantı öncesinde değerlendirmelerde bulunan JP Morgan Chase analistleri yayınladıkları raporda, “Eylül ayında faiz artırımına gitmek çok cesur bir adım olur” ifadelerine yer verdiler. Emtia fiyatlarındaki ve gelişmekte olan piyasalardaki zayıflığa ve genel olarak global büyümeye yönelik endişelere işaret eden JP Morgan Asset Management, bu ortamda Fed´in gelecek ay yapılacak FOMC toplantısında faiz artırımlarının başlaması yönünde bir karar almasının muhtemel olmadığını bildirdi.
Goldman Sachs Group Inc. analistleri, Fed’in faiz oranlarını Perşembe günü sabit tutma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti. Analistler Fed’den faiz artırımın yakın olduğu sinyalinin gelmesini bekliyor. Goldman’a göre Başkan Janet Yellen’in basın toplantısı sırasında kullanacağı dilde ve beklentilerde ’güvercin’ bir değişim olabilir.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Fed Fonları oranında (Fed’in gösterge faizi) artışın işaretinin iyi bir şekilde verildiği, ancak Fed’in faiz artırımlarının gelecekte izleyeceği yol ile piyasanın bunu fiyatlaması arasında ’kayda değer bir boşluk’ olduğu belirtildi. Fitch, Fed’in rehberliğine yakın bir sonucun gelişen piyasalar için ’önemli bir şok’ olabileceği vurgulandı. Açıklamada, ayrıca, Fed’in faiz artırımının gelişen piyasalar için sorun olacağı belirtildi.
Barclays analistleri, yayınladıkları raporda Fed’in ilk faiz artırımının Mart 2016’ya öteleyeceğini öngördüklerini belirttiler. Analistler daha önce Fed’in Eylül’de faiz artıracağını tahmin ediyorlardı. Barclays beklentisini ötelemesine neden olarak cari global görünümdeki belirsizliği işaret etti ve ilk faiz artırımının zamanlamasının daha belirsiz hala geldiğini vurguladı.
Dünya Bankası Baş Ekonomisti Kaushik Basu, Amerikan Merkez Bankası’nın Eylül ayında faizlerde artırıma gitmesi durumunda gelişen ülkelerdeki karmaşa ve paniği tetikleme riski olduğunu ve küresel ekonomi daha sağlam bir zemine yerleşene kadar bu artışı askıya alması gerektiğini belirtti.
Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) yapılan açıklamada, ABD Merkez Bankası Fed’in faiz artışını 2016’nın ilk yarısına ertelemesi gerektiği ifade edildi. IMF uzmanlarının daha yüksek politika faizleri için görünüme ve finansal istikrar risklerine politika yanıtlarına odaklandıkları incelemede, ABD ekonomisinde büyüme ve istihdam yaratımını destekleyen faktörlerin yürürlükte olmaya devam ettikleri, bununla birlikte son aylarda gerçekleşen bir dizi negatif şoka bağlı olarak ivmenin kaybolduğu ifade edildi.
FAİZ ARTIRIMI TÜRKİYE’Yİ NASIL ETKİLER?
Amerika Merkez Bankası’nın (FED) para politikasında izleyeceği yol Türkiye gibi gelişmekte olan ülke ekonomilerini de önemli ölçüde etkilemeye devam edecek. Yurtiçinde yaşanan siyasi belirsizlik ve terör olaylarıyla büyüyen güvenlik endişeleri Türk Lirası’nı zayıflatırken Fed’in bu hafta gerçekleştireceği toplantısı Türkiye için kritik bir öneme sahip. Fed’in gerçekleştireceği toplantıda olası bir faiz artırım kararının alınmasıyla birlikte TL’nin dolar karşısında ciddi oranda değer kaybetmesi kaçınılmaz olacaktır. Yüksek kurun ihracatta olumlu katkı yapması beklenirken döviz açığı bulunan şirketleri de olumsuz etkilemeye devam edecektir.
Perşembe akşamı faiz artırımı kararı çıkarsa her ne kadar uzun süredir bekleniyorsa da gene de (az da olsa) dolar lehine bir hareketlenme beklenebilir. Uzun süredir beklenen faiz artışı fiyatların üstüne belli bir miktarda zaten yansımış durumdadır. Faiz artışının ne kadar olduğu da önem taşımaktadır. ’0,10’ luk bir artış Fed’in Çin’de dahil dünya piyasalarındaki olumsuz gelişmelerden etkilenmiş olabileceğine ve bundan sonra gelecek faiz artışının hemen gerçekleşmeyebileceğine işaret edebilir. ’0,25’ puanlık artış ise Fed’in Çin’den gelen verilerden fazla etkilenmediğine işaret ederken, bundan sonraki artışlarda da sadece kendi takip ettiği gösterge ve verilere bakacağı mesajını verecektir. Dolarda değerlenme görülebilir, dolar/TL’de 3.10-3.15 aralığı hedeflenerek yeni zirve denemelerine şahit olabiliriz.
FED FAİZ ARTIRIRSA NE OLUR?
Elbette Fed’in faiz artırımına gideceği beklentisi dolar varlıklarını uzun bir süredir yukarı taşıyordu. Bu beklentinin birçoğunun fiyatlamaların içerisinde olduğunu düşünüyoruz ancak atılacak adımın piyasalarda ilk reaksiyonu şüphesiz dalgalı olacak. Bunun sonucu olarak başta gelişmekte olan ülke para birimleri olmak üzere dolara karşı birçok para birimi değer kaybedecek diyebiliriz. Doların değerlenme süreci muhtemelen bir süre daha devam edecek. Bu durum Dolar/TL tarafında 3.10’unda üzerinde bir hareketi beraberinde getirebilir. Endeks tarafı 70 binin altına sarkabilir ve TL varlıklarındaki zayıflama söz konusu olabilir. Piyasa ilk kargaşayı atlattıktan fiyatlar belirli bir bant aralığında dengelenecek ancak artık piyasalarda daha çok Fed’in faiz artırımı değil, faiz artırım hızı konuşulacak.
FED FAİZ ARTIRMAZSA NE OLUR?
Perşembe gecesine gelindiğinde Fed, bu toplantıyı pas geçerse piyasalarda sürpriz karşılanmayacak. Çünkü gelişmekte olan ülke para birimlerinin sınırlı değer kaybı, dolar endeksindeki yavaş yükseliş ve faizlerdeki yatay bant aralığına bakılırsa piyasalar Fed’den bir hamle beklemiyor. Yani Fed’in faiz artırımına gideceği piyasalarda şuan için pek fiyatlanmıyor. Fed faizleri sabit tutarsa bu durumda toplantı notları ve Fed Başkanı Yellen’ın ileriye dönük açıklamaları takip edilecek. Piyasalar Yellen’dan bir sonraki toplantıyla ilgili sinyal almaya çalışacak. Piyasalar için faizlerin sabit tutulması ilk etapta olumlu karşılanabilir. Özellikle dolar/TL açısından değerlendireceksek 3.02-3.00 seviyeleri karar sonrası test edilebilir. Ancak Fed’in faiz artırımına gidememesi piyasalar için ayrı bir endişe yaratabilir. Çünkü bu durum, ABD ekonomisinin tam olarak krizden çıkmadığına ve küresel yavaşlamanın devam ettiğine işaret ediyor. Bu sebeple Fed’in faizlerde bir değişikliğe gitmemesi doların değer kaybı ile sonuçlanır ancak başta ABD piyasaları olmak üzere küresel vadeli piyasalarda satışlar, başta saydığımız sebeplere bağlı olarak artabilir.
Konu ile ilgili derin bir analiz gerçekleştiren Destek Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Mergen, Araştırma Müdürü Murat Tufan, Finansal İletişim Uzmanı Aysun Göksu, Araştırma Uzmanı Adnan Çekçen, Emre Özgüven ve Araştırma Uzman Yardımcısı Eylül Genç konu ile ilgili görüşlerini de web sitelerinde paylaştıklarını belirtti.
(İHA)