Bestelerini tüm dünyaya aktarmayı amaçlayan Birgülüş, isteğini tek cümleyle ifade etti: “Müzikle dolsun dünya.”,
Birgülüş Beril Esen, henüz 10 yaşında Mersinli müzik tutkunu minik bir deha. Nilgün-Kenan Esen çiftinin tek çocukları Birgülüş’ün, bu minik yaşında bile onlarca yeteneği var. Gelecek Koleji’nde okuyan ve 5. sınıfa geçen, anne ve babasının bebekliğinden itibaren klasik müzik dinleterek büyüttüğü, henüz bebekken konserlere götürdüğü Birgülüş, müzik yeteneğini 4 yaşında göstermeye başladı. Ailesinin aldığı orgla 4 yaşında tanışan Birgülüş, kendisine akordeonla eşlik ettiği annesiyle birlikte şarkılar çalmaya başladı.
10 yaşında 30’a yakın bestesi var
8 yaşında piyano çalmak istediğini söylemesiyle eve alınan piyano, Birgülüş’ün müzik yaşamında büyük bir adım oldu. Piyano çalmaya başlamasıyla kendi bestelerini de yapmaya başlayan Birgülüş’ün daha şimdiden 30’a yakın bestesi var. Dünyaca ünlü bestecilerin eserlerini piyanoda hiç zorlanmadan yorumlayan Birgülüş, geçen yaz başladığı bağlama ve önümüzdeki yıl başlayacağı kemanla da çaldığı enstrüman sayısını artırmayı hedefliyor.
BİLSEM’in müzik bölümünü birincilikle kazandı
Geçen yıl Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Mersin Bilim ve Sanat Merkezi’nin (BİLSEM) müzik bölümünü birincilikle kazanan Birgülüş, hem okuluna gidiyor hem BİLSEM’e devam ediyor hem de Turhan Alıcı Kültür Merkezi’nde piyano ve bağlama derslerine devam ediyor. Burada, piyano öğretmeni Yılmaz Soğuk’tan piyano, bağlama öğretmeni Turhan Alıcı’dan da bağlama dersleri alan Birgülüş, İHA muhabirlerine kendi bestesi ‘Opsidiyen’ ve ‘Hüzün’ ile Johann Sebastian Bach, Johann Friedrich Franz Burgmüller gibi dünyaca ünlü bestecilerin eserlerinden mini bir konser verdi. Bağlamadaki yeteneğini de sergileyen Birgülüş, hedeflerini ve müzik yolculuğunu İHA’ya anlattı. Henüz 4 yaşındayken annesinin aldığı orgla çalmaya başladığını belirten Birgülüş, “Daha sonra artık piyano çalmak istediğimi söyledim ve 2. sınıfta piyanoya başladım. O zamandan bu yana da piyano çalışıyorum. İlk başta öğretmenim yoktu, bana annem öğretti. Annem akordeon çalıyordu. Annem ve babam da destek oluyorlar bana. Annem bana eskiden bildiği parçaları çalıyor bazen piyanonun karşısına geçip. Ben de onları çalmaya çalışıyorum. Ayrıca bazı zamanlarda yapılmış besteleri kimsenin yardımı olmadan çıkartıyorum” dedi.
“Piyanoya başladığım zaman beste yapmaya da başlamıştım”
İlk bestesini piyano çalmaya başladığı 8 yaşında yaptığını ve o günden bu yana da beste yapmaya devam ettiğini söyleyen Birgülüş, “İlk bestemi yaptığımda içimden bir melodi geçmişti. Sonra öğretmenimin verdiği biraz daha zorlaşan parçaları çalarken aklıma değişik melodiler geldi. Onlarla da beste yapıp isimlendirmeye başladım. Şu ana kadar kaç bestem olduğunu bilmiyorum, sayamayacağım kadar çok. 2. sınıftan bu yana, piyanoya başladığım zaman beste yapmaya da başlamıştım. Anneler Günü gibi özel günlerde çalıyorum bestelerimi. Misafir geldiğinde de konser veriyorum” diye konuştu.
“Hedefim, Fazıl Say gibi büyük bir piyanist olmak”
Geçen yaz 1,5 ay bağlama dersi aldığını, önümüzdeki yıl da keman çalmayı öğreneceğini dile getiren Birgülüş, piyanoda yaptığı bestelerini de Türkiye ve tüm dünyada yaşanan olaylar üzerine kurgulayabiliyor. En sevdiği canlıların kediler olduğunu ve onlar için besteler yaptığını belirten Birgülüş, “Bir ara bombalar patlamıştı, onlar için hüzünlü bir beste yapmıştım. Mutlu olduğumda da yaparım. Konserlerde çalan müzikleri değiştirerek, bazen de sevdiklerime beste yapıyorum” şeklinde konuştu. Beste yapmaya da devam edeceğini kaydeden Birgülüş, hedefini ise şöyle anlattı: “İlerideki hedefim, Fazıl Say gibi büyük bir piyanist olmak. Özel bir yere gittiğimizde orada çalan müziği aylarca aklımda tutup içimde seslendiriyorum. Sonra farklı müzikler yapıyorum. Hep kafamda, bazen aklımın gittiği de oluyor. Tüm bestelerimi dünyaya aktarmak istiyorum. Onlar da böyle yarpsınlar, müzikle dolsun dünya.”
“İleride Birgülüş Beril Esen bestelerini dinleyeceğiz”
Birgülüş için “Gururumuz, medarı iftiharımız” diyen bağlama öğretmeni Turhan Alıcı da Birgülüş’ün müziği çok severek yaptığını vurguladı. Alıcı, “Onunla birlikte çalışmak bizim için çok kıymetli bir şey. Batı müziği atölyemizde Yılmaz Hocamızın öğrencisi. Çok güzel çalışıyorlar, birlikte çok iyi şeyler yaptılar. Birgülüş’ü özel kılan şey, doğru çalgıyla doğru işi yapıyor. Birgülüş, yaptığı işle çok bütünleşen, onu çok seven bir çocuk. Sürekli çalıyor, sürekli egzersiz yapıyor, derdini anlatıyor, bir şey söylüyor bize besteleriyle. Çok güzel şeyler üretiyor. İleride duyacaksanız, Birgülüş Beril Esen bestelerini dinleyeceğiz. Biz şimdi dinlerken bile gerçekten şaşırıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Doğduğundan bu yana müzikle büyüdü”
Anne Nilgün Esen ise Birgülüş’ün doğduğundan bu yana müzikle hep iç içe olduğunu, bebekken hep klasik müzik dinleterek büyüttüklerini söyledi. Daha sonra konserlere, opera ve bale gösterilerine götürmeye başladıklarını anlatan Anne Esen, şöyle devam etti: “Orada hep uyurdu, küçücüktü çünkü. Ama bir fark ettik ki, uyanık olduğu bir zamanda aslında uyurken dinlemiş olduğu müziği bize söylüyor. O zaman ben ‘Bu kızda gerçekten bir müzikal yetenek var’ dedim. Sonra anaokulunda öğretmenleri keşfettiler, mutlaka bir müzik aletine yönlendirilmesi gerektiğini söylediler. Birinci sınıfla birlikte piyanoyla başladık. Doğru bir enstrümanla başladık galiba ki, çok güzel bütünleşti piyanoyla. Ben en çok onun bestelerini seviyorum. Çünkü Birgülüş çok farkındalığı olan bir çocuk. Türkiye ve dünyadaki bütün olayları izliyor, onlar için besteler yapıyor. Bir ara bombalar patladığında onun için beste yapmıştı. Suriyeliler için besteler yaptı. İlk bestesi zaten benim içindi, ‘Canım Annem’ bestesini yapmıştı. Ben onun bu şekilde gitmesini ve ileride farkındalığı olan gerçek bir sanatçı olmasını diliyorum. Gurur duyuyorum kızımla, çok seviyorum onu.”
“Kalbinin melodilerini dinliyorum”
Kızından piyano öğrenmeye başlayan baba Kenan Esen de duygularını şu cümlelerle dile getirdi: “Ben onu dinlerken çok heyecanlanıyorum, çok duygulanıyorum. Onun direk kalbinin melodilerini dinliyorum. Herkesin, tüm dünyanın da dinlemesini arzu ederim. Çünkü çok güzel bir kalbi var. Tüm çocukların kalbi zaten çok güzel, yeter ki, ortaya çıkartılabilsin, doğru bir yöne sevk edilebilsin. Ona inanıyorum. Sonuna kadar desteğimiz sürecek kızımıza. Canımız feda ona.”
dikGAZETE.com