İSTANBUL
Pfizer Türkiye Genel Müdürü Cem Açık, ilaç sektöründeki üretime ilişkin, "İlaçta Ar-Ge 7-10 yıl arasında süren bir süreç. Dolayısıyla hangi ilaçların geldiğini, hangilerinin başka ürünlerin yerini alacağını veya nasıl fazlandırılacağı konusunun bir öngörüsünü yapabilirsiniz." dedi.
Açık, Marmara Üniversitesi Sinerji Kulübü'nün düzenlediği Sinerji Liderlik Zirvesi "20 Online" etkinliğinde konuştu.
Hızlı üretimin ilaç sektörü için geçerli olmadığına dikkati çeken Açık, "İlaç, bilgi ve Ar-Ge ile 3-5 gün içerisinde, 1 ayda ya da tahmin edilemeyen bir zamanda geliştirilebilen bir ürün değil. En hızlı geliştirilen ilaçları şu an Kovid-19'a karşı geliştirilenlerde görüyoruz.
Onun bile 1 yıl kadar süreci oldu. İlaçta Ar-Ge 7-10 yıl arasında süren bir süreç. Dolayısıyla hangi ilaçların geldiğini, hangilerinin başka ürünlerin yerini alacağını veya nasıl fazlandırılacağı konusunun bir öngörüsünü yapabilirsiniz." diye konuştu.
İlaçta ruhsatlandırma süreçlerinin de 1-2 yıl, bazen 3 yıl sürebileceğini aktaran Açık, "Makul derecede bir üretim ve talep planlaması yapabildiğiniz ölçüde çok büyük sorun yaşanmaz. Mesela, FMCG sektöründe bu çok kritiktir.
Paketleme sektörü gibi alanlarda hızlı şekilde ağa girebilirsiniz fakat giriş çıkışları iyi kontrol etmeniz gerekir. Genelde eski ürünler için kampanya yapılır, başka ürünler verilir, diğeri raflardan alınır fakat ilaç böyle bir konu değildir ve döngüsü yavaştır.
Çok daha net bir şekilde ilacı planlayabiliyorsunuz." dedi.
Açık, üretim ve dağıtımda da hastanın sağlığını öncelediklerini belirterek, "Bazı durumlar için ilacın çok daha iyisi gelmişse, zaten bir ömrü vardır ya da piyasaya vermişiz ama zamanında satılamamış veya raflarda kalmamışsa, biz onları hemen toplatıyoruz ve imha ediyoruz.
Bu da işimizin bir parçası." ifadelerini kullandı.
- "Sağlık sektörünün sorumluluğu daha büyük"
Cem Açık, sağlık şirketi olarak diğer sektörlere göre daha büyük sorumluluk taşıdıklarını vurgulayarak, "İnsanların en zor zamanında yanında oluyoruz. Hekimler, hastalarını bizim ilaçlarımızla tedavi ediyor ve bu çok büyük bir sorumluluk.
Atılan her adımın, alınan her kararın, yargıçların ve toplumun önünde hesap verilebilir olması ve vicdanımızın bu konuda rahat olması bizim için çok önemli. Sağlık için çalışanlarda toplum bilinci çok yüksek oluyor." şeklinde konuştu.
Birçok vakıfla eğitim ve toplumsal yardım projelerine ilişkin iş birlikleri yaptıklarını anlatan Açık, "8-10 milyon TL'leri bulan yardımlarımız oldu sadece salgın zamanında, özellikle Sağlık Bakanlığı ve hastanelerle birlikte...
Koruyucu ekipman, ilaç ve maddi bağış anlamında çok fazla proje yaptık. Bundan gurur duyuyoruz." dedi.
Şirketlerin içinde bulundukları toplumun kurumsal vatandaşı olduklarına inandıklarını aktaran Açık, şunları kaydetti:
"Pfizer, Türkiye'nin kurumsal bir vatandaşı. Ülkenin iyiliği, sağlığı, mutluluğu ve refahı, topluma katkı veren bir şirket olarak görevimiz. Toplumun neye ihtiyacı var ve bizim gücümüzün hangi alanda olduğunu belirleyerek buna yönelik projelerin içinde yer almaya çalışıyoruz. Ç
eşitli vakıflar ve devlet kurumlarıyla çalışmanın yanında eğitim projelerimiz bulunuyor ki eğitimin bu konudaki önemi çok büyük. Nobel ödüllü Prof. Dr. Aziz Sancar da zamanında Pfizer bursu ile okumuş bir bilim insanımız. Onun adına da bir bursumuz bulunuyor.
Şeffaf ve hesap verilebilirliği olan projelerle çalışıyoruz. Böyle olması çalışanlarımızın da firmasından gurur duymasına neden oluyor."
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com