İSTANBUL - Zehra Melek Çat
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Gülhane Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Karadaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, parkinsonun sinir hücre harabiyeti sonucunda gelişen bir hastalık olduğunu belirtti.
Parkinsonun görülme sıklığının 55-60 yaş üzerindeki nüfusta yüzde 1 olduğunu ifade eden Karadaş, "Ancak yaşam süresinin uzaması dolayısıyla toplumda yaşlı nüfusunun artması parkinson hastalarının sayısında da artışa neden olmaktadır." dedi.
"Dopamin eksikliği ilerledikçe belirtiler de ilerler"Ömer Karadaş, vücut hareketlerinden sorumlu beyin hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan en temel maddelerden birinin dopamin olduğunu anlatarak, "Dopamini üreten beyin hücrelerinin kaybıyla vücut hareketlerinde azalma, düzensizlik, özellikle istirahat halindeyken ortaya çıkan titremeler, kaslarda sertlik, denge sorunları, koordinasyon bozukluğu, kontrol edilemeyen kıvrılmalar, gittikçe azalan zihinsel kabiliyet, konuşma, yürüme, yutmada yavaşlama ile bu yavaşlamaya bağlı salya akması, düzensiz nefes alma, duyguların ifadesinde yetersizlik, yüz mimiklerinin azalması ve depresyon gibi psikolojik belirtiler de ortaya çıkar. Dopamin eksikliği ilerledikçe hastalığın belirtileri de ilerler." diye konuştu.
"Hastalık belirtileri ilaçla azaltılabilir"Parkinsonun uzun süreli ve yavaş ilerleyici bir hastalık olduğunu dile getiren Karadaş, tedavisinde hastanın ve ailesinin hekimle uzun yıllar işbirliği yapması gerektiğini söyledi.
Hasta, hasta yakını ve doktor işbirliğinin tedavide önemli olduğunu vurgulayan Karadaş, şunları kaydetti:
"Günümüzde parkinson hastalığındaki belirtilerden sorumlu olan dopamin hücrelerinin hasarını tamamen onaracak kesin bir tedavi henüz bulunamamış olmakla birlikte hastalık belirtileri ilaçlarla önemli ölçüde azaltılabilmektedir. Mevcut ilaçlar beyinde eksilmiş olan dopamini yerine koyar veya onun etkisini taklit eder. Belirtilerin tedavisi esas olarak ilaçlarla yapılır. Seyrek olarak, ilaç tedavileriyle kontrol altına alınamayan şiddetli titreme varlığında ya da ileri evredeki hastalarda yaşam kalitesini bozan 'açılma ve kapanma' dönemleri ya da ilaç dozunu artırmayı kısıtlayan istem dışı hareketlere yol açan yan etkiler söz konusu olduğunda cerrahi yöntemlere de başvurulmaktadır."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com