USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Siyaset

’Paralel yapı’ mücadelesinde kararlılık vurgusu

Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Paralel yapıyla mücadele AK Parti’nin yapması gerektiği veya sadece AK Parti’nin yapması gerektiği, üzerine sorumluluk olan bir mücadele değildir” dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Başbakan’la Özel Yayın”da TRT Haber ve Spor Y

’Paralel yapı’ mücadelesinde kararlılık vurgusu
12-02-2015 01:15
Google News
Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Paralel yapıyla mücadele AK Parti’nin yapması gerektiği veya sadece AK Parti’nin yapması gerektiği, üzerine sorumluluk olan bir mücadele değildir” dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Başbakan’la Özel Yayın”da TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör’ün gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı. Paralel yapıyla mücadele konusunda önemli açıklamalarda bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu, paralel yapıyla mücadelenin AK Parti’nin yapması gerektiği veya sadece AK Parti’nin yapması gerektiği üzerine sorumluluk olan bir mücadele olmadığını söyledi.

“PARALEL YAPI AK PARTİ’YE BİR TEHDİT DEĞİL, DEVLETİN TÜMÜNE TEHDİT”

“Paralel yapı AK Parti’ye bir tehdit değil” diyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Paralel yapı ve benzeri yapılanmalar sadece AK Parti’ye veya bir siyasi harekete tehdit değil devletin bütünlüğüne bir tehdit, devlet işleyişine bir tehdit. Devlet prensipleri Anayasal kuralar üzerine oturur veya bütün vatandaşlarının eşit olduğu ilkesi üzerine oturur.

Eğer bir grup çıkıp da devletin işleyişi dışında paralel yapılarla emniyeti, yargıyı, diplomasiyi, güvenlik güçlerini denetim altına almak istiyorsa bu sadece iktidarda bulunan yani AK Parti’ye yönelik bir tehdit olma niteliğinde değildir. Muhalefete ve toplumun her kesimine yönelik bir tehdittir” diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, “Paralelle mücadele ve bir daha böyle paralel yapı seküler veya dini kimlikle, cunta ya da vesayetçi böyle paralel yapılar şeklinde hiçbir paralel yapıya yol vermeyecek sağlam bir siyasal yapı oluşturma konusunda irademiz güçlüdür ve çok ciddi bir şekilde de bu konuda mücadele veriyoruz hem içeride hem de dışarıda. Geçen hafta Kılıçdaroğlu Meclis’te konuşuyor, ‘Türkiye’de otoriterlik var. Herkes dirensin sokağa çıksın. Yüzüne maske takanların haklarını savunacağım’ diyor.

Aynı saatlerde New York Times’te paralel yapının başı artık ismen de zikretmekten imtina ediyorum gerçekten büyük ızdırap duyarak bunu ifade ediyorum, bu milletin bir kesimini en azından çok büyük saygıyla andığı bir isim ya da saygıyla baktığı hareket tamda milletin en kritik aşamalardan geçtiği bir dönemde bütün ABD’deki Türkiye karşıtı, İslam karşıtı lobileri harekete geçirecek şekilde böyle bir makale yazar mı? Kimi kime şikayet ediyorsun?

Eğer şikayet edecek idiysen 28 Şubat’ta neredeydin? Mazlum kızlar okulların önünde başörtüsü sebebiyle tahkir edilirken, ‘başörtüsü teferruattır’ demek dışında hangi otoriterliğe karşı çıktın. 12 Eylül’de neredeydin? Dana diğer örneklerde de 2007’de neredeydin?.

Mavi Marmara olayında olduğu gibi İsrail otoritesini meşru göreceksin Türkiye’de halk iradesiyle tekrar tekrar seçilmiş bir Cumhurbaşkanını otoritesine meydan okuyacaksın sonrada da yurt dışında ben ilim adamıyım diyeceksin arkasına sığınacaksın ama 24 Nisan’a iki ay kala ve kongre hareketliyken muhbirlik yaparak neredeyse bir makale yayınlayıp bütün ABD kongrelerini harekete geçireceksin…

Biz yüzüncü yıl üzerinden Türkiye’ye saldırılar karşısında ne tedbirler alacağımızı düşünürken saldırganları tahrik eden ve teşvik eden bir makale yayınlayacaksın” dedi.

“12 YILDA ATILAN ADIMLAR HERKES TARAFINDAN MALUM DEĞİL Mİ?”

“Bakın ben biraz sonra burada gayrimüslim vatandaşlarımızla bir araya geleceğim” diyen Davutoğlu, şunları söyledi:

“Sık sık belli aralıklarla toplumumuzun önemli isimleriyle bir araya geliyorum. Türkiye’de gayrimüslimlere dönük olarak son 12 yılda atılan adımlar herkes tarafından malum değil mi? Bunu en iyi gayrimüslim vatandaşlarımız bilmez mi? Ama orada diyor ki, ‘Türkiye’de gayrimüslimlerde baskı altında, Alevilerde baskı altında’ diyor. Kime söylüyor bunu, kim var gayrimüslim.

Oradaki Ermeni lobisi, Yahudi, Rum lobisini harekete geçirmeye çalışıyor. Biz bu diyalogumuzu sürdüreceğiz, sürdürüyoruz da. O yazdı veya yazmadı diye görüşecek değilim. Bu benim bir ay önceden planlanmış bir yemek. Bundan sonrada devam edecek. Türkiye’nin bu tablosuna oradan dünyaya şikayet edip, muhbirlik etmek başka bir gündemin parçası olmak demektir.

Biz o gündeme Türkiye’yi esir etmeyiz. Biz o gündeme Türkiye’yi mahkum etmeyiz, Türkiye’nin ayaklarına pranga takılmasına izin vermeyiz ve ister paralel ister başka yollarla olsun kim ülkenin geleceğine milletten almadığı bir etkiyle karartmaya çalışırsa da karşısında dimdik dururuz.”

“MÜSLÜMANLARA DÖNÜK ŞİDDET EYLEMLERİNDE BİR ARTIŞ GÖRÜYORUZ”

ABD’de Müslüman üç gencin öldürülmesiyle ilgili soruya ise Başbakan Davutoğlu, “Bu bilgiler bize de geldi. Arka planını iyi haberdar olmak lazım. Son dönemde ABD’de ve Avrupa’da Müslümanlara dönük şiddet eylemlerinde bir artış görüyoruz. Camiler yakılıyor, tehditler özellikle Avrupa’da bu çok ciddi bir tehlike” dedi.

Türkiye’nin burada tavrının çok açık olduğunu vurgulayan Başbakan Davutoğlu, her türlü eylemine karşı olduklarını ama terör eylemleri bahane edilerek Müslümanlara kolektif bir şekilde suçlamanın, kolektif suçlu muamelesine tabi tutmanın ırkçı bir tutum olduğunu vurguladı. DEAŞ’la ilgili açıklamalarda da bulunan Başbakan Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

“ABD’li senatör geçende bizim haklı olduğumuz ifade etti. ‘Davutoğlu ve Türkiye uyarılarında haklıydı ve vaktinde dinlemedik’ dedi. Gerçekten bunların hepsi konusunda ciddi uyarılar yaptık. Bu devlet kayıtlarında var. Bizim kayıtlarımızda da var. Bir gün Wikileaks bir daha olsun istemem ama Wikileaks kayıtları ABD’de çıkarsa o zaman neler söylediğimiz de çıkar ortaya. Bunların hepsini uyardık biz. Halkın meşru taleplerine kayıtsız kalınırsa radikalleşme doğuracağını söyledik. Suriye ki hiçbir zaman radikal eğilimler olmamıştır Suriye’de.

Daha Anadolu İslam’ı gibi daha orta ve mutedil İslam anlayışı vardır. O mutedil İslam anlayışına sahip insanlar havadan bombalanıp, kitlesel silahlarla katledilince meydan bu terör odaklarına kaldı. O masum insanlar milyonlarcası 4-5 milyonu yurt dışına gidince boşalan yerlere başkaları geldi. İşte bu anlatmaya çalıştığımız şeyler hakkıyla dinlenilmediği için bugün hepimiz ızdırap çekiyoruz.

Irak’ta 2009 seçimlerinden sonra şahsen ne kadar çaba sarf ettim. Herkesin içinde olduğu bir hükümet kurulsun diye. 2010’da hükümet kuruldu, herkesin içinde olduğu bir hükümet kurulmuş olsaydı, emin olun Irak’ın durumu bugün farklı olurdu. İki kavram önemli temsil ve rıza. Temsil kabiliyeti olmayan sistemlerin meşruiyet kazanması çok zor, rıza esası üzerine yani ‘ben ülkeye rızamla aidiyet hissediyorum’ ilişkisi doğmadıkça da güvenlik sağlamak imkansızdır.”

“BÖLGE DIŞI FAKTÖRLER BİR ANLAMDA BÜTÜN BU DEMOKRASİ ÇAĞRISINI BOĞMAYA YÖNELDİLER”

“Ortadoğu’nun geleceği ile ilgili Başbakan olarak değil de ‘Hoca Ahmet’ olarak nasıl öngörüyorsunuz” sorusu üzerine Başbakan Davutoğlu, “Arap baharı denilen olgu başladığında ümitle bakmıştım çünkü demokratik temsil kabiliyeti olan rıza esaslı dayalı yapılar oluşur diye. Bu tehlikeyi gördükleri için bazıları yani böyle bir yapının gelmesinin kendi iktidarlarını sarsacağını gören Ortadoğu da iktidar odaklarıyla böyle bir yapının gelmesini kendi emperyal yaklaşımlarını sarsacağını düşünen bazı bölge dışı faktörler bir anlamda bütün bu demokrasi çağrısını boğmaya yöneldiler. Ortaya çıkan şu anda gerçekten dehşete düşürüyor. Tarihi artık durdurmak mümkün değil. Suni yapıların içinde bir gelecek inşa etmek mümkün değil. Bütün bu fırtınalı dönemlerden sonra Ortadoğu’nun, diğer bölgelenin tarihe ağırlığını koyacağını düşünüyorum.”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ